Esas No: 2022/2263
Karar No: 2022/4971
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2263 Esas 2022/4971 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu prime esas kazancın tespit edilmesidir. İş Mahkemesi, bozma kararına uyarak kısmen kabul kararı vermiştir. Ancak davalılar vekilleri temyiz etmiştir ve mahkemenin kararı usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur. Mahkemenin kararında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesine uygun olarak tarafların talep sonuçlarına göre karar vermesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, 294.-301. maddelerinde mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait sözler tekrar edilmemelidir. Gerekçeli kararın, zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği durumlarda bir ay içinde yazılması gerekmektedir. Tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile gerekçeli karar birbirine uygun olmalıdır. Hüküm sair hususlar incelenmeksizin bozulmuştur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. ve 294.-301
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2020/220-2021/562
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294.-301. maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Yine, aynı Kanunun 294/4. maddesi; “zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.” hükmü gereği zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de HMK.'nun 294. ve 297’nci maddelerine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa ve gerekçeli kararın birbirinden farklı olması kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.'nun değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır.
Davacı, prime esas kazancın tespitini talep etmiş olup Mahkemece, bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle, bilirkişi raporunun da kararın eki sayılmasına dair hüküm verilmesi, yukarıda anılan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair hususlar incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.