Esas No: 2022/2231
Karar No: 2022/5124
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2231 Esas 2022/5124 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/2231 E. , 2022/5124 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, boşanılan eşle birlikte yaşamın devam ettiği gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile kesildiği tarihten itibaren yeniden ölüm aylığı bağlanarak yasal faiziyle ödenmeyen aylıkların ödenmesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ...'den boşandıktan sonra babası ...'den dolayı ölüm aylığı almaya başladığını, ancak kurum denetmenleri tarafından yapılan denetimde boşanmış olduğu eşi ile fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi üzerine müvekkilinin aylığının kesilmesine karar verildiğini belirterek davalı Kurum tarafından ödenmeyen maaşların ödenmesine, maaşların kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının eşinden muvazaalı bir şekilde boşandığı ile kurumu zarara uğrattığını, şikayet üzerine kurum denetmenlerince düzenlenen 16/08/2018 tarih ve 145 sayılı rapor ile bu hususların tespit edildiğini, tespit üzerine davacıya ödenen yersiz aylıklar için davacı adına borç tahakkuk ettirildiğini, kurum işlemlerinin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunduğu,
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, "davanın kabulü ile; davacının boşanmış olduğu eski eşi ... ile fiilen birlikte yaşamadığının tespitine, davacının davalı kurum tarafından yetim aylığının kesilmesi ve 25/10/2015 - 21/10/2018 tarihleri arasında yapılan yersiz ödemenin iadesi işlemenin iptaline, davacıya aylığının kesilmesi nedeniyle ödenmeyen aylıklarının kesildikleri tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine..." karar verdiği görülmüştür.
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“... dosya incelendiğinde: tanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... beyanları dikkate alındığında istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasa'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir-aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir-aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan-olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk-çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir-aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan-yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Gelirin-aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme-başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir-aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun-yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96'ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56'ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Eldeki davada, davacının eşinden 28.09.2015 tarihinde kesinleşen boşanma hükmü ile boşandığı, babasından dolayı 01.10.2015 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, 16.08.2018 tarihli Kurum inceleme raporu ile boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespiti üzerine, aylığının 01.10.2015 tarihi itibariyle kesildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, Kurum denetmen raporunun düzenlendiği tarihte davacının ikamet ettiğinin belirlendiği adres olan “... mah. ... cad.18. ... sitesi B blok No:4/8 Alanya” adresindeki ikametgahın esasen davacının boşandığı eşinin boşanma protokolü çerçevesinde davacıya bıraktığı ancak tapu kaydının davacı adına tescilinin yapılmamış olması nedeniyle 11.10.2018 tarihinde Alanya 1. Aile Mahkemesinde açılan daha sonra mahkemenin görevsizlik kararı ile Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde E.2019/129 esasa kayden devam eden bir davanın bulunmasına rağmen,gerek davacının gerekse boşandığı eşi ...’ın 05.12.2012-devam şeklinde bu adreste ikamet ediyor olarak gözüktükleri, boşanma tarihinden önce eşlerin 01.03.2007-05.12.2012 arası ikamet adresi olarak da yukarıda anılan adresin no:10 no.lu dairenin bildirildiği, ancak bu adresi davacının boşanmadan çok sonra, 23.05.2017 tarihli bir hastane kaydında adres olarak yine beyan ettiği, yine eş ...’nin de gerek no:10 gerekse davacının ikamet ettiği no:8 in bulunduğu site adresini 15.01.2016-16.01.2020 tarihleri arasında gelen medula kayıtlarının çoğunda adres olarak beyan ettiği,öte yandan boşanılan eşin adres kayıt sisteminde olmayan bir adres olan ... cad. ... sok. Konaklı 1/1 Alanya adresinde 06.05.2018-18.09.2019 tarihleri arasında mevcut bir ... aboneliğinin olduğu ancak bu adreste emniyet araştırması yapılmadığı da anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bir kısım tanık beyanları ile eşler arasında tapu tesciline ilişkin yukarıda anılan davanın ön inceleme duruşmasında eşin “5 yıldır sokaklardayım...'' şeklindeki doğruluğu kesin olarak ispatlanmamış beyanı gerekçe gösterilmek suretiyle karar verildiği anlaşılmakta olup söz konusu karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Mahkemece, gerek aynı sitede mevcut no:8 ve no: 10 ile eş ...’nin yukarıda belirtilen telefon aboneliğinde gösterdiği her bir adreste ayrı ayrı ayrıntılı şekilde emniyet araştırması yapılmalı,seçmen kayıtları getirtilmeli,eş ...’nin nerede ikamet ettiği ayrıca araştırılmalı,toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun mevcut olup olmadığı hususunda bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.