Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/14318
Karar No: 2013/3603

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/14318 Esas 2013/3603 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/14318 E.  ,  2013/3603 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerlerinde 14.04.2010-25.06.2010 tarihleri arasında ustabaşı olarak çalıştığını, günlük ücretinin 100,00 TL olduğunu, işverenin 960,00 TL ödemede bulunduğunu, 6.040,00 TL ücret alacağı olduğunu ileri sürerek, ücret alacağının en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili, davalı şirketin Ankara Çukurambar ve Ümitköy inşaatlarına 2010 yılı Mayıs ayında başladığını, davacının Nisan ayında çalışmaya başlamasının söz konusu olamayacağını, davacının işyerinde 21.06.2010 tarihinde işverenin diğer işçisine sataştığı için iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, asgari ücret ile çalıştığını ve ücret alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 14.04.2010-24.06.2010 tarihleri arasında çalıştığı, günlük ücretinin 65,00 TL olduğu, banka kaydına göre yapılan 960,17 TL ücret ödemesi yapıldığı, kalan miktarın ödendiğinin ıspatlanamadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı kanuni süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ve davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı ve çalışma süresi konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
    İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
    4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
    Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda, davacının günlük 100,00 TL ücretle çalıştığını ileri sürdüğü,davalının asgari ücretle çalıştığını iddia ettiği, ücret bordroları ve banka kayıtlarına göre ücretin asgari ücret olduğu, davacı ve davalı şahitlarının çoğunluğunun, kendilerinin 65,00 TL günlük ücretle çalıştıklarını davacınında aynı ücretle çalıştığını beyan ettikleri, bir davacı tanığının davacının ücretinin 3.000,00 TL olduğunu belirttiği, Ankara Ticaret Odasının, taraflar arasında sözleşme yok ise davacının asgari ücret ile çalışabileceğini bildirdiği, taraflar arasında ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunduğu, yapılan emsal ücret araştırmasının ilgili meslek odasından yapılmadığı anlaşılmış olup, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
    Öte yandan, davacının 14.04.2010-24.06.2010 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, işverenin 08.05.2010-13.05.2010 ve 25.05.2010-25.06.2010 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürdükleri, davacı tanığının 24.04.2010 tarihinde işe girdiğinde davacının çalışıyor olduğunu beyan ettiği, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, 08.05.2010-13.05.2010 tarihleri arasında yedi gün 1152873 sicil nolu işyerinde, 14.05.2010-24.05.2010 tarihleri arasında onbir gün 1153379 sicil nolu işyerinde, 25.05.2010-25.06.2010 tarihleri arasında otuziki gün 1151598 sicil nolu işyerinde kesintili olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Davacının çalıştığını iddia ettiği dönem içinde çalışması görülen üç ayrı sicil nolu işyerlerinin işverenlerinin kimler olduğu araştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında işe başlangıç tarihinin 08.05.2010 tarihi olduğu, davacı tanığının 24.05.2010 tarihinde işe girdiğinde davacının çalıştığını beyan ettiği, tanığın bordro veya komşu işyeri tanığı olduğuna ilişkin belgelerin sunulmadığı, Mahkemece davacının beyanına göre işe başlama tarihinin 14.04.2010 tarihi olduğunun kabul edildiği anlaşılmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının aksi eşdeğer belgelerle
    ıspatlanamamıştır. Buna göre, şahitlerin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları getirtilerek bordro veya komşu işyeri tanığı olup olmadıkları tesbit edilmeli, bordro veya komşu işyeri tanığı iseler, fiili çalışma iddia edilen tarihlerde işyerinde çalışıp çalışmadıkları belirlenmeli, 14.04.2010 tarihinden sonraki bir tarihte çalışmaya başlamış iseler işe başlama tarihi bu tarihe göre belirlenmeli, kesintisiz fiili çalışma iddiası kuşkuya yer vermeyecek şekilde tesbit edildikten sonra ücret alacağı hesaplanmalıdır. Makemece olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi