22. Hukuk Dairesi 2012/11007 E. , 2013/3593 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, dini ve milli bayram, genel tatil ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01.04.1994 tarihinde davalı ... Tic.A.Ş’ne ait işyerinde işe başladığını, çalıştığı süre zarfında doğan işçi alacaklarının müvekkiline ödenmediğinden davalıya ihtarname gönderdiğini, işyerinin 01/01/2008 tarihinde diğer davalı ... adlı şahsa muvazaalı bir şekilde devredildiğini, söz konusu işyerinin “... Ticaret” ünvanı ile açıldığını, 30.06.2008 tarihinde iş sözleşmesinin haksız şekide feshedildiğini, fesih tarihine kadarki çalışma süresi ve ödenmeyen tüm haklardan her iki işverenin sorumlu olduklarını belirterek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili; davalılar arasında işyeri devir işleminin söz konusu olmadığını, müvekkilinin, davalı yanında çalışırken bu işyerinden ayrılarak davalı ... San. ve Tic. A. Ş. ile 01/01/2008 tarihinde yeni bir iş sözleşmesi yaptığını, bu sözleşme uyarınca diğer davalının işyerinde bulunan makineleri ve işyerinin belirli bir kısmını kiraladığını, kendisine ait işçileri ile giyim işlerini fason ürettiğini, ancak diğer davalı tarafın edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin zarar etmesi karşısında işletmesini 31/07/2008 tarihinde kapattığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ... Şirketi ile diğer davalı ... arasındaki taşeronluk ilişkisinin muvazaaya dayandığı, davacının başlangıçtan itibaren asıl işveren olan Elmas Tekstil şirketinin işçisi olduğu, davacının, davalı şahsın işçisi olarak çalışmadığı gerekçesiyle davalı ..."e (...) hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine, mütalaasına başvurulan hesap bilirkişi raporuna itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Kanunun 120. maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Kanunun 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanunu’nun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Dosya içeriğine göre davacının davalı ... Tic.A.Ş’ne ait işyerinde 01/04/1994-30/12/2007 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesinin ücret alacaklarının ödenmemesi nedeni iş sözleşmesinin davacı tarafından 31/12/2007 tarihi itibari ile feshedildiği, işyerinin 01/01/2008 tarihinde diğer davalı ... adlı şahsa şekilde devredildiği, yapılan devir işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ve davacının işyerinin devrinden sonra işyerin devralan davalı ..."e (...) işyerinde çalışması bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Davalı işverenler arasında işyerinin devrine ilişkin yapılan 01/01/2008 tarihli sözleşmede davalıların faaliyet konusunun konfeksiyon-tekstil işi olmakla aynı iş olduğu, sözleşme uyarınca davalı şirketin icarında bulunan işyeri ve davalı şirkete ait makinelerin, davalı şahsın kullanımına verildiği, davalı şahsın, davalı şirketten kendi kadrosuna işçi alabileceğinin kararlaştırıldığı gerekçesiyle işyeri devrinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davalı ... hakkındaki, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı ile aynı dönemde çalışan işçinin davalılar hakkında açmış olduğu işçilik alacakları davasında Zonguldak 1. İş Mahkemesinin 2009/883 Esas 2012/679 Karar sayılı dosyada hüküm altına alınan alacaklardan davalıların müşterek müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmiştir. Mahkemece davalılara ait tüm vergi kayıtları, ticaret sicil kayıtları, davalı işyerlerine ait SGK kayıtları getirtilmeden mütalaasına başvurulan bilirkişinin düzenlediği rapora itibarla karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu itibarla öncelikle işyeri devrine ilişkin davalı işverenlere ait şirket kayıtları, vergi kayıtları, SGK işyeri kayıtları dosya içine alınarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma yapılarak davalı işverenler hakkında diğer işçiler tarafından açılan dava dosyaları da dikkate alınarak yapılacak araştırma sonucunda davalı şirketler arasındaki hukuki ilişkide işyeri devri, hizmet akdi devri ve muvazaa olup olmadığı belirlenerek, gerekirse ek rapor alınması suretiyle karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.