
Esas No: 2022/3664
Karar No: 2022/5083
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3664 Esas 2022/5083 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir. Davacı, bakkal faaliyetine başladığını ve Bağ-Kur kaydının başlatılmasının geciktiğini belirterek hizmet başlangıç tarihinin 10/01/1998 tarihi olarak tespit edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davayı reddetmiş ve istinaf istemine karşı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi de istinafı reddetmiştir. Ancak, temyiz isteği üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davacının talep ve itirazlarının dikkate alınmadan yasaya aykırı bir şekilde karar verildiğini belirterek kararı bozmuştur. Dosya kapsamından, 1479 sayılı Yasa'nın 24 ve 25. maddeleri, Geçici 18 ve 5510 sayılı Yasa'nın Geçici 8. maddesi hakkında ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2021/1275-2022/65
İlk Derece
Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
No : 2019/494-2020/517
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
10/01/1998 tarihi itibari ile bakkal faaliyetine başladığını ve bir fiil halen devam ettiğini ancak bağkur kaydının 04/10/2000 tarihi itibari ile başlatıldığını, daha önce mükelleflere sunulmuş olan 7143 sayılı Yasadan ekonomik sebeplerden ve sonuçlarının aleyhine olacağı bilgisinden mahrum olması sebebi ile yararlanamadığını beyanla Bağ-Kur hizmet başlangıç tarihinin başlama tarihi olan 10/01/1998 tarihi olarak tespit edilmesini ve bu tarihte tescil edilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın, dava şartı ve hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, ...'ın kuruma 04/10/2000 tarihinden sonra intikal ettirdiği giriş bildirgesine istinaden 04/10/2000 tarihinden geçerli olmak üzere 1479 sayılı Kanun kapsamında 4/b kayıt ve tescilinin yapıldığının tespit edildiğini, Mülga 1479 sayılı Kanunun yazılma başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında sigortalıların sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içerisinde kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda olduğunu, ayrıca yine aynı kanunun geçici 18. maddesine göre ilgilinin 04/10/2000 tarihi öncesi vergi mükellefiyeti sürelerine istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olamayacağının anlaşıldığını, davacının dilekçesinde belirtilen 10.01.1998 tarihindeki vergi kaydına istinaden 26. maddede belirtilen şekilde (sigortalının) başvurusu olmadığını ve geçici 18. madde başvurusu kapsamındaki 4/b borçlarını süresi içinde ödemediğinin tespit edildiğinden sigortalılığının (sigortalılık ilk tescili) 10.01.1998 tarihinden başlatılması mümkün olmayıp, usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, sigortalılığın re’sen yapılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; 10.01.1998 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, 29.03.2002 tarihinde verilen işe giriş bildirgesine istinaden 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur tescili yapılan davacının, 10.01.1998-01.06.1999 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu, mahkemece, “…Davacının, 10.01.1998 tarihli vergi kaydına göre 10.01.1998 tarihini Bağ-Kur sigortalılık başlangıcı sayılması talebi hakkında; mahkememizce verdiğimiz kesin süre içerisinde kuruma başvuru yapmadığının kurumdan gelen belgelerden anlaşıldığı, başvursa bile kurumun 15.10.2020 tarihli cevabı yazısında; Kurumun iradesini mahkememize bildirdiği bunun yanında, 4956 sayılı Yasanın 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. maddesi ve geçici 8. madde gereği yasal süre içerisinde başvurmadığından, davacının talebinin reddedilmesi gereği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı düzenlemelerden, 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya Kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
1479 sayılı Yasaya 4956 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 18. maddesinde; bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı, ancak bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir. 4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02/08/2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20/04/1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22/03/1985 tarihinden itibaren de vergi, esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacıya ait Bağ-Kur’a giriş bildirgesinin 29.03.2002 tarihinde Kuruma intikal ettiği belirgin olup, bu belge nezdinde davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Yasa’nın 24 ve 25. maddeleri olduğu gözetilerek bir değerlendirme yapılması yerine, 1479 sayılı Yasa’nın Geçici 18 ve 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 8. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, kuruma başvuruya ilişkin olarak tesis edilen ara kararda, kesin sürenin sonuçlarının usulüne uygun olarak ihtar edilmemiş olması sebebiyle, davalı Kurum lehine bir usulü kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği gibi söz konusu eksikliğin anılan süreden sonra yerine getirilip talebin red ile sonuçlanması karşısında, buna ilişin dava şartının yerine getirildiği belirgin olduğundan, mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06/04/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.