16. Ceza Dairesi Esas No: 2018/2626 Karar No: 2019/37 Karar Tarihi: 14.01.2019
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/2626 Esas 2019/37 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu karar, Ceza Dairesi tarafından verilmiştir ve suç silahlı terör örgütüne üye olma suçudur. TCK'nın 314/2, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddelerine göre mahkumiyet kararına yönelik temyiz başvurusu esastan reddedilmiştir. Dosya incelenmiştir ve hüküm süresine göre şartların bulunmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme istemi reddedilmiştir. Kararın niteliğine ve temyiz sebebine göre değerlendirme yapılmıştır. Sanık ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensupları tarafından kullanıldığının teknik verilerle tespit edildiği için, sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının belirlenmesi atılı suçun sübutu açısından önemlidir. Ancak ByLock sorgu tutanakları yetersiz olduğu için hükmün bu sebeple bozulması gerekmektedir. Ayrıca cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütler göz önünde bulundurulmadan fazla ceza tayin edilmesi yanlış olduğundan hükmün bu sebep ile de bozulması gerekmektedir. Kanun maddeleri, TCK'nın 314/2, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1 ve Anayasanın 138/1 maddesi ve 61. Maddesi ve 3/1. maddesi olarak belirtilmiştir.
16. Ceza Dairesi 2018/2626 E. , 2019/37 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi Suç :Silahlı terör örgütüne üye olma Hüküm :TCK"nın 314/2, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE, Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1)Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih ve 2015/3 Esas 2017/3 Karar sayılı kararında "ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğu" nun kabul edildiği dikkate alınarak; Sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; temyiz aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren 07.09.2018 tarihli Bylock Kimlik Tespit ve Değerlendirme Tutanağı ile ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı da araştırılıp dosyaya getirtilerek duruşmada CMK 217/1. maddesi uyarınca sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken, sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair yetersiz ByLock sorgu tutanaklarına dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak; hukuka, vicdana ve dosya kapsamına uygun şekilde alt sınırdan makul düzeyde uzaklaşılarak bir cezaya hükmedilmesi gerekirken teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek fazla ceza tayin edilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, verilen ceza miktarı ile tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin reddine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.