Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2020/5234
Karar No: 2022/1564
Karar Tarihi: 23.03.2022

Danıştay 10. Daire 2020/5234 Esas 2022/1564 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/5234 E.  ,  2022/1564 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2020/5234
    Karar No : 2022/1564

    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
    İSTEYEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ... Sulama Birliği
    VEKİLİ : Av. ...
    UETS: ...
    2- ... Sulama Birliği
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına dair Danıştay Onuncu Dairesince verilen 17/09/2019 tarih ve E:2015/3551, K:2019/5777 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İzmir ili, Menemen ilçesi, ... Mahallesinde bulunan, ... ada, ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların maliki olan davacı tarafından, Gediz Nehri'nin denize dökülen kısmının davalı idarelerce duvar ve taşlarla kapatılması nedeniyle taban suyu seviyesinin yükseldiğinden bahisle taşınmazlarında meydana geldiği ileri sürülen ürün ve değer kaybından kaynaklı zararlarına karşılık Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... D.iş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sonucu belirlenen 43.020,30 TL maddi tazminat ile 428,55 TL tespit yargılama gideri olmak üzere toplam 43.448,85 TL'nin olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; davacıya ait tarlanın verimliliğinin düştüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın davalı idarelerin Gediz Nehri'nin önünü duvar ve taşlarla kapatmasından kaynaklandığı iddiasının olasılıklara dayandığı, uğranılan zarar ile var olduğu ileri sürülen hizmet kusuru arasında nedensellik bağının somut bir şekilde ortaya konulamadığı, davalı idarelerin var olduğu ileri sürülen hizmet kusurundan kaynaklandığı tam olarak ortaya konulamayan maddi zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince temyize konu karar esas yönünden hukuk uygun, davacı aleyhine nispi olarak hükmedilen vekalet ücreti yönünden hukuka aykırı bulunmuş ve kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

    KARAR DÜZELTME
    TALEP EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarelerin hizmet kusuru sabit ve açık olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin ve bu kararın temyizen onanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

    DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2015/3551, K:2019/5777 sayılı kararı kaldırılarak davacının temyiz istemi yeniden incelendi:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Dosyanın incelenmesinden;
    1- İzmir ili, Menemen ilçesi, ... Mahallesinde bulunan, ... ada, ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların maliki olan davacı tarafından, Gediz Nehri'nin önünün davalı idarelerce duvar ve taşlarla kapatılması nedeniyle su seviyesinin yükseldiğinden bahisle taşınmazlarında meydana geldiği ileri sürülen hem ürün hem de değer kaybından kaynaklı zararlarının tespiti amacıyla Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinde delil tespiti talebinde bulunulduğu,
    2- Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinin ... D.İş sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 13/03/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; Gediz Nehri'nin önünün kapatılmasının nehre sınır taşınmazlarda taban suyunun yükselmesine sebep olduğu, sulama suyu da buna eklenince taban suyunun yüzeylere çıktığı, davacının tarlasının farklı bölgelerinden alınan toprak numunelerinin analizi sonucu, bir çeşit tuz olan ve bitkiler için gerekli bulunan, ancak aşırı dozu zehir etkisi yapan borun, ürün çıkan bölgelerde düşük, ürün çıkmayan bölgelerde ise yüksek olduğu, arazide ürün yetişmeyen bölgelerin varlığının borun o bölgelerde yoğunlaştığını gösterdiği, tarladaki bitkilerde yüksek miktardaki borun bitkiler üzerindeki zararlı tesirinin karakteristik tezahürü olan yaprak uçlarının yanması durumunun gözlendiği, topraktaki mevcut borun kötü kalitedeki taban suyu ve sulama suyu ile ilişkili olduğu, analiz sonucundaki bor yüksekliğinin, taban suyu yüksekliği ve sulama suyu kaynaklı olduğunun olası olduğu tespitlerine yer verildiği ve taşınmazın tekrar verimli hale getirilebilmesi için yapılması gereken kükürt ve gübre uygulaması masrafı, bor yıkama gideri ve verim kaybından kaynaklı zararların karşılığının 43.020,30 TL olarak hesaplandığı,
    3- Bunun üzerine, tespit edilen zarar miktarı ile 428,55 TL tespit masrafı olmak üzere toplam 43.448,85 TL'nin tarafına ödenmesi için davalı idarelere yapılan 02/04/2013 tarihli başvuruların cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi neticesinde, zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu iddia edilen Menemen Sol ve Sağ Sahil Sulama Birlikleri tarafından 43.448,85 TL'nin olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    Ancak, hizmet kusuru esasına göre idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilmesi için idarenin yapmakla görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirirken hizmetin örgütlenmesinde, denetlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça belirlenmesi, üçüncü kişi ya da zarara uğrayanın kusuru gibi idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan durumların araştırılması gerekmektedir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun "Dosyaların incelenmesi" başlıklı 20. maddesinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir ve ara kararında bu husus ayrıca belirtilir." hükmü; Kanun'un 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." hükmü; 282. maddesinde de, "Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü bulunmaktadır.
    Öte yandan, dava konusu uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan haliyle 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Vazife ve salahiyetler" başlıklı 2. maddesinin (b) bendinde, "Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak"; (g) bendinde de, "Yukardaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak" Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
    Ayrıca 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, Kanunun amacının; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemek olduğu belirtilmiş; "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin (e) bendinde, "Devir: DSİ tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama maksatlı tesislerin işletme, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunun, DSİ ve birlik arasında imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca birliklere devredilmesini"; (i) bendinde, "Su kullanıcısı: Görev alanında sulama yapan veya yapacak olan gerçek ya da tüzel kişiyi" ifade ettiği kuralına yer verilmiş; "Birliğin görev alanı ve çalışma konuları" başlıklı 3. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde de, "Görev alanı içerisinde yer alan tesislerin işletme, bakım, onarım, yönetim ve yenileme hizmetlerini usul ve esaslarına uygun olarak yapmak" sulama birliklerinin görevleri arasında sayılmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare Mahkemesi tarafından, 2577 sayılı Kanun ile atıfta bulunduğu 6100 sayılı Kanun'un yukarıda aktarılan hükümleri uyarınca, davacının sunduğu tespit raporunun yerinde ve yeterli görülmemesi halinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının iddialarını karşılar mahiyette yeniden rapor alınarak dava konusu olayın herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde araştırılmasının ardından uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmekteyken, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın, Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinin E:2012/53 D.İş sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 12/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen tespitlerle yetinilerek söz konusu raporun; davacının tarlasında oluştuğu ileri sürülen zararın doğrudan ve tartışmasız olarak davalı idarelerin Gediz Nehri'nin önünü kapatmalarından kaynaklı olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeden ortaya koyan bir nitelik taşımadığı, somut tespit içermediği ve olasılıklara dayandığı belirtilerek, raporun davalı idarelerin zararın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu iddiasını ispatlamaya ve uğranıldığı belirtilen zararla nedensellik bağını kurmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Oysa davacının sunduğu tespit raporunda, Gediz Nehri'nin önünün kapatılmasının nehre sınır taşınmazlarda taban suyunun yükselmesine sebep olduğu, davacının tarlasının farklı bölgelerinden alınan toprak numunelerinin analizi sonucu, ürün çıkan bölgelerde borun düşük, ürün çıkmayan bölgelerde ise borun yüksek olduğu ve topraktaki mevcut borun kötü kalitedeki taban suyu ve sulama suyu ile ilişkili olduğu tespitlerine yer verilmiş olup, Mahkemece bu hususlar hakkında inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
    Öte yandan, dosya içeriğine giren Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgelerinden anlaşıldığı üzere, 2009-2012 yılları arasında devamlı bir üretimi olan davacının ürünlerinin sadece ilgili dönemde zarara uğradığı, üretim yapılan tarlanın tamamında değil, sadece belirli bölgelerinde bor miktarının yüksek olduğu ve bu bölgelerdeki bitkiler üzerinde borun olumsuz karakteristik özelliğinin gözlendiği, her ne kadar sulama suyu açısından bir analiz yapılmamış ise de, 10/08/2012 tarihli keşifte çekilen fotoğraflarda tarlanın belli bölümlerinde taban suyu yüksekliğinin açıkça görüldüğü, ayrıca topraktaki bor miktarı taban suyundan değil de toprağın yapısından kaynaklanmış olsa idi, sadece tarlanın belli bölümlerinde değil, tamamında bor miktarının yüksek olması gerektiğinin açık olduğu, İdare Mahkemesince verilen kararda tuzluluğun deniz suyundan da kaynaklanmış olabileceği belirtilse de, 12/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda tuz ve bor ayrımının yapıldığı ve tuz miktarının sorunlu olmadığının ifade edildiği de görüldüğünden, Mahkeme kararında yer alan tespitlerin eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, Mahkemece, davacının iddiaları ile Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/53 D.İş sayılı dosyasına sunulan 12/03/2013 tarihli raporda belirtilen tespitler, öncelikle alanında uzman kişilerden oluşan 3 kişilik bir bilirkişi heyetiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ve tarafların kusur durumları da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verildiği görülen kararda hukuka uyarlık bulunmamıştır.
    Ayrıca, 6200 ile 6172 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, sulama tesislerinin (sulama ve drenaj kanallarının) kurulmasının ve bu tesislerin işletilmesinin, bakım ve onarımının yapılmasının, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görevinde olduğu, Genel Müdürlük tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerinin işletme, bakım ve onarım sorumluluğunun, Genel Müdürlük ile sulama birlikleri arasında imzalanacak sözleşme ile birliklere devredilebileceği ve sulama birliklerinin de bu hizmetleri usul ve esaslara uygun olarak yürütmekle görevli olduğu görülmekteyse de, söz konusu devrin, hizmetin asıl sahibi olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, bu hizmetin 6200 sayılı Kanun uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün denetim ve gözetiminde yürütülmesi nedeniyle, olayda hizmet kusuru bulunduğunun tespiti halinde Genel Müdürlüğün de sorumlu olacağı dikkate alınarak, hasım konumuna alınıp dosyanın tekemmülünün sağlanması üzerine karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan; reddedilen maddi tazminat üzerinden davalı idareler lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de; iş bu bozma kararı üzerine Mahkemece uyuşmazlığın esası ile birlikte vekalet ücreti hakkında da yeniden bir karar verileceğinden, anılan kısmın bu aşamada temyizen incelemesine gerek görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
    2. Davanın reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 23/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.




    (X)-KARŞI OY

    Dosyadaki belgeler ile iddiaların incelenmesinden; düzeltme istemine konu Dairemiz kararının hukuka ve usule uygun olduğu, düzeltilmesini gerektirecek bir halin bulunmadığı sonucuna varıldığından, davacının kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi