12. Hukuk Dairesi 2014/10165 E. , 2014/12594 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2013/328-2013/724
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, İİK.nun 71/2.maddesi gereğince zamanaşımı gerçekleştiğini belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6762 Sayılı TTK."nun 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK.nun 6273 Sayılı Kanunun 8.maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır.
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
6763 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanunu"nun mer"iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde; “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” düzenlemeleri yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu"nda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle 6762 Sayılı TTK."nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır.
Somut olayda, takibe dayanak çeklerin keşide tarihi 31/01/2009 ve 20/12/2008 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tabidir.
Bu açıklamalar ışığında zamanaşımı hususu değerlendirilmesinde;
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 154. (818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 133).maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve 6102 Sayılı TTK.nun 818/1-p (6762 Sayılı TTK.nun 730/18.) maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 750. (eski 662.) maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yine, 6102 Sayılı TTK.nun 818/1-p (6762 Sayılı TTK.nun 730/18.) maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 751/2. (eski 663/2.) maddesi gereğince zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren, müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar. Ayrıca, alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar.
Zamanaşımını kesen sebeplerden olarak sayılan dava açılması hususunda anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının alacağını def"i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih ve 1996/12-654 Esas 1996/805 Karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiş olup, alacaklı durumundaki davalının itirazını def"i yolu ile ileri sürdüğü menfi tespit davası, zamanaşımını keser ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemez.
Şikayete konu icra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı tarafından dosyada işlemler yapıldığı, ancak, alacaklının 07/05/2009 tarihinden sonra 21/12/2009 tarihine kadar zamanaşımını kesecek nitelikte bir işlem yapmadığı, dolayısıyla bu sürede altı aylık zamanaşımının dolduğu, menfi tespit davasının ise, zamanaşımı gerçekleştikten sonra 08/01/2010 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere borçlu tarafından açılan menfi tespit davası, alacaklının alacağını def"i yoluyla ileri sürmesi şartıyla zamanaşımını keser ise de, dava tarihinden önce zamanaşımının gerçekleşmesi halinde bu durumu ortadan kaldırmaz. Diğer bir ifade ile zamanaşımının oluştuğunun kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, zamanaşımına yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.