7. Hukuk Dairesi 2015/4427 E. , 2015/12624 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacı vekili, iş akdinin emeklilik nedeniyle son bulduğunu öne sürerek kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının başka bir işte çalışma için istifa ettiğini ve fazla çalışma yapıldığında ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının başka bir işte çalışmak için istifa ettiği, fazla çalışma ücreti alacağının bulunduğu ve alacaktan %30 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Somut olayda, davacı iş akdinin emeklilik nedeniyle 13.05.2012 tarihinde son bulduğunu iddia etmiş, davalı davacının 13-14-15 ve16.5. 2012 tarihlerinde mazeretsiz olarak işe gelmemesi nedeniyle iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını savunmuştur.
Davacı 3.5.2012 tarihli dilekçesi ile .."ya başvurarak emeklilik için yaş dışında gerekli 15 yıl ve 3600 gün prim ödeme sayısı koşullarının oluşup oluşmadığının tarafına bildirilmesini istemiş, kurum 17.5.2012 tarihli yazı ile davacının 1475 Sayılı Yasa"nın 14 maddesinin birinci fıkrasının 5 numaralı bendinde öngörülen emeklilik koşullarının oluştuğunu belirtmiştir.
Ne var ki; Mahkemece davacının 17.05.2012 tarihinde başka bir işyerinde çalışmaya başlamış olması nedeniyle davacının başka bir işte çalışmak için ayrıldığı, yeni başlayacağı işe başvuru için 14.5.2012 tarihinde nüfus kayıt örneğini temin ettiği, 15.5.2012 tarihinde iş başvuru formu düzenlediği, 11.5 2012 tarihinde sabıka kaydı aldığı, 13.5.2012 tarihinde ise işten ayrıldıği gerekçesiyle iradesinin başka bir işte çalışmak olduğu ve emeklilik nedeniyle kıdem tazminatı talebinin hakkın kötüye kullanılması olduğu kabul edilerek kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir.
4447 sayılı Yasanın 45"inci maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 14"üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde 15 yıl 3600 prim gününü tamamlamak dışında emeklilik nedeniyle fesih için başkaca bir şart öngörülmemiştir. Kaldı ki, davacının aynı zamanda mahkemece hüküm altına alınan fazla çalışma ücreti alacağı da mevcuttur. Davacının gerek emeklilik ve gerekse ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle başka bir işyerinde çalışmak için ayrılması ve hatta daha işten ayrılmadan önce çalışacağı yeri belirlemesi sonuca etkili değildir. Çalışma hakkı Anayasal bir hak olup herkes daha iyi yaşam ve iş standartlarında çalışmak ve işyerini belirlemek haklarına sahiptir. Fazla çalışma ücretinin ödenmemesi dahi tek başına haklı fesih sebebi olup, başka bir işyerinde çalışmaya başlaması ücretleri ödemeyen işvereni haklı ve işçiyi ise haksız kılacak nitelikte değildir.
Mahkemece somut olayda Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesie, 18.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.