Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8577
Karar No: 2019/4814
Karar Tarihi: 22.05.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/8577 Esas 2019/4814 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/8577 E.  ,  2019/4814 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki asıl ve karşı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalıların miras bırakanı ... ile arasındaki 10.11.2008 tarihli kira sözleşmesi uyarınca ... plakalı aracın aylık 1.550,00 TL karşılığında kiralandığını, kiralaya veren ..."ın vefatı üzerine 21.06.2009 tarihinde ilkiyle aynı şartları ihtiva eden yeni bir sözleşme yapıldığını, her ne kadar sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin 10.11.2011 tarihine kadar geçerli olacağı düzenlenmişse de 10.11.2011 tarihinde taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermediğini, aracın tarafınca kullanılmaya devam edildiğini, kira akdi devam etmekteyken Mayıs 2012 tarihinde taksi plakasına havi kendisine ait aracın davalılarca elinden alındığını, böylece TBK’nın 301.maddesinde yazılı teslim borcunun ihlal edildiğini belirterek 11.850,00 TL araç bedeli ile 7 aylık mahrum kalınan kar bedeli olan 17.500,00 TL olmak üzere toplam 29.350,00 TL’nin akde aykırılık tarihi olan 05.05.2012 tarihinden itibaren ve mahrum kalınan kar bedellerinin ise her ay sonundan itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan alınarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar cevap ve karşı davalarında, sözleşme süresinin sona erdiğini, bu nedenle mahrum kalınan kar bedelinin talep edilemeyeceğini sözleşmede tüm gider ve vergilerin kiracıya ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak taraflarınca vergi ve cezalarına 2.245,75 TL, davacının SGK primlerine 5.371,72 TL, 2012 yılı esnaf ve sanatkarlar odası aidat bedeline 101,46 TL, araç kredi taksidi ile rehin kaldırma bedeline 408,75 TL’nin ödendiğini belirterek yapılan ödemelerin avans faizi ile birlikte iadesini istemişlerdir.
    Mahkemece, davacı- karşı davalı vekilinin araç bedeli ile ilgili 6.091,25 TL alacağının kabulü ile 05/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, kar mahrumiyeti ile ilgili taleplerin delil yokluğundan reddine, davalı-karşı davacı vekilinin 5.371,72 TL Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini ödemesine ilişkin alacağı ile 2.245,73 TL vergi ödemelerine ilişikin alacağı ile 96,23 TL aidat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, ticari taksi plakasının kiralanmasından kaynaklı asıl davada araç bedeli ve mahrum kalınan kar bedeline, karşı davada ise vergi,ceza ve yan ödemelerin iadesine ilişkindir.
    1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik olmamasına göre temyiz eden davacı-karşı davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı- karşı davalının mahrum kalınan kâra ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
    Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlıdır. Kural olarak 6098 sayılı TBK"nun 301.madde hükmü gereğince kiraya veren, taşınmazı sözleşme ile amaçlanan kullanıma uygun bir halde teslim ve sözleşme süresince bu halde bulundurmakla yükümlüdür.
    Türk Borçlar Kanununun 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır; kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.
    Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
    Taraflar arasında 10.11.2008 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözlemesinin bulunduğu ve Mayıs 2012 tarihinde aracın davacı- karşı davalının elinden alındığı tartışmasızdır. Somut olayda, davacı kira sözleşmesi devam ederken aracına el konulmak suretiyle faaliyetine engel olunduğunu belirterek araç bedelini ve mahrum kaldığı kar bedelini talep etmiş, davalılar ise sözleşmenin yenilenmeyeceğinin şifaen davacıya iletildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini ileri sürmüşlerdir. Dosya kapsamında, sözleşmenin feshine ilişkin usulüne uygun bir ihtar bulunmamaktadır. Bu halde, sözleşme devam ederken davalılar tarafından kiraya konu araç plakasının kullanıma engel olunduğu açıktır.
    Mahkemece, davacı-karşı davalının mahrum kaldığı karın tespiti amacıyla vergi dairesine ve esnaf ve sanatkarlar odasına yazı yazılmış, karın belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu alınmış, raporda gelen yazı cevapları incelendiğinde davacının kar değil zarar ettiğinin belirlendiği, aylık kazancının tespit edilmediği belirtilmiş, mahkemece davacının yoksun kaldığı kara ilişkin talebi yönünden delil yokluğundan reddine karar verilmiştir. Ne var ki yapılan inceleme davacı- karşı davalının gelirinin tespit edilmesi konusunda yetersiz kalmıştır.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının gelirinin tespiti amacıyla gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak öncelikle davacı-karşı davalının aynı şartlarla bir taksi plakası kiralaması için gereken makul süre tespit edilip bu süre içindeki kiracı kârının ne olabileceği ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edilip mahrum kalınan kârın belirlenmesidir. Öncelikle tarafların beyanları ve delilleri çerçevesinde yeniden bilirkişi raporu alınarak TBK 123-125 ( Borçlar Kanununun 106. ve 108. maddeleri) hükümleri gereğince kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen TBK 408. (Borçlar Kanununun 325) maddesi hükmünde gösterilen kesinti yönteminin uygulanması ve hakim tarafından belirlenen bu mahrum kalınan kar üzerinden hakkaniyete uygun bir indirim yapılması, bu şekilde bir tespit yapılamadığında aynı özelliklere sahip benzer ticari taksilerin gelir–gider durumlarının vergi dairesi, esnaf odası, ticaret odası ve benzeri resmi kurumlardan araştırılıp, benzer taksilerin muhtemel cirosu, kâr oranına ilişkin ayrıntılı bilgiler toplandıktan sonra bilirkişi marifeti ile bu veriler değerlendirilerek muhtemel aylık kârı tespit edilmeli ve dava konusu aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taksi plakasının aynı şartlarda kiralayabileceği makul süre kadar kâr kaybına hükmedilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince davacı- karşı davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK ’un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi