Esas No: 2021/4994
Karar No: 2022/1174
Karar Tarihi: 23.03.2022
Danıştay 13. Daire 2021/4994 Esas 2022/1174 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/4994 E. , 2022/1174 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/4994
Karar No:2022/1174
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … (…)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldeki taşınmazın 25/04/2016 tarihinde yapılan devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı ve mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığından bahisle taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasına ilişkin Fon Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Kaynak Holding ve bağlı şirketler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Holding ve bağlı şirketlerine 17/11/2015 tarihinden itibaren peyderpey Silahlı Terör Örgütü FETÖ/PDY'ye finansman sağladıklarından bahisle … Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliklerince kayyım atandığı, bu kapsamda dava dışı … Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş. ve … Tekstil Ticaret Sanayi A.Ş.'nin ortaklarından olan …'ın, şirketiyle ilgili olarak ... Sulh Ceza Hakimliği'nin … D.İş sayılı kararıyla kayyım atandığı, … Sulh Ceza Hakimliği'nin … tarih ve … D.İş sayılı kararı ile; şüphelilerin toplanan paraları hâlen Silahlı Terör Örgütü FETÖ/PDY'nin finansmanı için kullandığı yolunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edildiğinin anlaşıldığı ve şüphelinin hâlen firari olduğu gerekçesiyle CMK m. 128 ve 674 sayılı KHK'nin 19. maddesi uyarınca …'ın tüm mal varlığına tedbir konulmasına ve mal varlıklarının idaresi ile FETÖ/PDY Terör Örgütüne finans aktarımını engellemek amacıyla CMK m. 133 ve 674 sayılı KHK'nin 13. maddesi uyarınca tüm mal varlıklarının idaresinde TMSF'nin yetkili kılınarak kayyım atanmasına karar verildiği, bu süreçte 25/04/2016 tarihinde … tarafından, İstanbul İli, … İlçesi, … ada, … parseldeki kârgir ev nitelikli taşınmazın davacıya devredildiği, … Malvarlığı Değerleri Kayyım Temsilciliği'nin … tarih ve … sayılı yazısında; davaya konu taşınmazın 25/04/2016 tarihinde …'a devredildiğinin, … ile …'ın eşlerinin kardeş olduğunun yani … ile …'ın bacanak olduklarının ve satış bedelinin piyasa rayicinin çok altında olduğunun tespit edildiğinin, taşınmazın devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığının, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının belirtilerek ilgili mevzuat kapsamında anılan taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasının talep edilmesi üzerine Fon Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, …'a 25/04/2016 tarihinde yapılan devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı ve mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı değerlendirilerek Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6758 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesi uyarınca anılan taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasına karar verildiği, anılan Fon Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, … tarafından, 25/04/2016 tarihinde davaya konu taşınmazın, tapu senedinde satış bedeli 1.800.000,00-TL olarak gösterilmek suretiyle aynı zamanda bacanağı olan davacıya satışının ve devrinin yapıldığı, 07/09/2013 tarihli Ekspertiz Raporu ile davaya konu taşınmazın rayiç değerinin 3.200.000-TL olduğunun tespit edilmesine rağmen bu tarihten neredeyse 3 yıl sonra 25/04/2016 tarihinde yapılan satışın bedelinin rayiç bedelin çok altında olduğu, ayrıca söz konusu taşınmazın satış tarihi 25/04/2016 iken davacı tarafından ibraz edilen ödeme dekontlarının 02/05/2016, 03/05/2016 ve 10/05/2016 tarihli oldukları, satış tarihinden sonra parça parça yapılan söz konusu ödemelerin taşınmazın satış bedeli ödemesine dair olup olmadığı hususunda şüphe oluşturduğu, gayrimenkulün satın alma bedelinin ödendiğine ilişkin satış tarihini taşıyan bir ödeme belgesi ibraz edilmediği, diğer taraftan, davaya konu taşınmazın …'ın şirketi olan … Tekstil Tic. ve San. A.Ş.'ye, satışın gerçekleştiği 25/04/2016 tarihinde 5 yıl süre ile kiraya verilmek suretiyle söz konusu taşınmazın kullanımının tekrar eski malike bırakıldığı hususları göz önüne alındığında ve her şeyden öte davacının, bacanağı olan … ve şirketleri hakkında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile ilişkili olarak soruşturma yapıldığını, bulunduğu konum ve hısımlığı itibarıyla bilecek durumda olduğu, bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve ortada muvazaalı bir satış/devir işlemi bulunduğu, İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldeki taşınmazın, 25.04.2016 tarihinde davacıya yapılan devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı ve mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle satış/devir işleminin geçersiz sayılmasına ilişkin Fon Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ticari hayatta yüksek ödemelerin parça parça ve satış tarihinden sonra yapılmasının olağan bir durum olduğu, …'a yapılan ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı ve tapuda belirtilen satış bedelinin aynısı olduğu, ...'ın 2013 yılında hazırlattığı ekspertiz raporundaki rayiç bedelin esas alınarak tapu senedindeki bedele şüpheyle yaklaşılmasının tutarsız olduğu, gizli yürütülen soruşturmaya dair üçüncü kişi olarak bilgisi olduğunun varsayılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ...'ın yaptığı tek satış işleminin dava konusu satış işlemi olduğu, bu işlemin de yasal bir şekilde yapıldığı, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu taşınmazın düşük bedelle ...'ın akrabası olan davacıya devrinin muvazaalı olduğu, devir/satış işleminin mal kaçırma saikiyle yapıldığı, bu duruma ilişkin emsal Yargıtay kararlarının bulunduğu, Kurumun yasalarla verilen görevlerini ifa ederken kamu yararı amacıyla hareket ettiği, tapu müdürlüğünün yapılan işlemin muvazaalı olup olmadığı hususunu denetlemek gibi bir görevinin bulunmadığı, kayyımlığı yürütülen şirketlerin/kişilerin haklarını korumak ve ekonomiye kazandırmak amacıyla üstün bir gayret sarfedildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Kaynak Holding ve bağlı şirketler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Holding ve bağlı şirketlerine 17/11/2015 tarihinden itibaren peyderpey Silahlı Terör Örgütü FETÖ/PDY'ye finansman sağladıklarından bahisle … Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliklerince kayyım atandığı, bu kapsamda dava dışı … Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş. ve … Tekstil Ticaret Sanayi A.Ş.'nin ortaklarından olan ...'ın, şirketiyle ilgili olarak ... Sulh Ceza Hakimliği'nin … D.İş sayılı kararıyla kayyım atandığı, … Sulh Ceza Hakimliği'nin … tarih ve … D.İş sayılı kararı ile; şüphelilerin toplanan paraları hâlen Silahlı Terör Örgütü FETÖ/PDY'nin finansmanı için kullandığı yolunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edildiği ve şüphelinin hâlen firari olduğu gerekçesiyle CMK m. 128 ve 674 sayılı KHK'nın 19. maddesi uyarınca ...'ın tüm mal varlığına tedbir konulmasına ve mal varlıklarının idaresi ile FETÖ/PDY Terör Örgütüne finans aktarımını engellemek amacıyla CMK m. 133 ve 674 sayılı KHK'nin 13. maddesi uyarınca tüm mal varlıklarının idaresinde TMSF'nin yetkili kılınarak kayyım atanmasına karar verildiği, bu süreçte 25/04/2016 tarihinde ... tarafından, İstanbul İli, Şişli İlçesi, 1001 ada, 52 parseldeki kârgir ev nitelikli taşınmazın davacıya devredildiği, ... Malvarlığı Değerleri Kayyım Temsilciliği'nin … tarih ve … sayılı yazısında; davaya konu taşınmazın 25/04/2016 tarihinde …'a devredildiğinin, ... ile ...'ın eşlerinin kardeş olduğunun ve satış bedelinin piyasa rayicinin çok altında olduğunun tespit edildiğinin, taşınmazın devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığının, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının belirtilerek ilgili mevzuat kapsamında anılan taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasının talep edilmesi üzerine Fon Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, ...'a 25/04/2016 tarihinde yapılan devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı ve mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı değerlendirilerek Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6758 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesi uyarınca taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasına karar verildiği, anılan Fon Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Temel hak ve hürriyetler arasında yer alan "mülkiyet hakkı" Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili maddede herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 numaralı Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlığını taşıyan 1. maddesinde ise, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." kuralı yer almıştır.
Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde, "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır." hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun'un 1025. maddesinde ise, "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." kuralı yer almaktadır.
6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 19. maddesinin birinci fıkrasında, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133'üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer. " kuralı yer almakta olup, aynı Kanun'un 20. maddesinde ise, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkilerin, bu Kanun Hükmünde Kararname ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir.
6758 sayılı Kanun'un 20. maddesinin atıfta bulunduğu 5411 sayılı Kanun'un 134. maddesinde,
"...
Bu Kanunun 71'inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü uyarınca faaliyet izni
kaldırılan veya Fona devredilen bankalar ile tasfiyeye tâbi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan
bankaların, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen gerçek ve tüzel kişiler ile gerçek kişilerin kan
ve kayın hısımlarının edindikleri ve/veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, her türlü
mal, hak ve alacakların banka kaynağı kullanılmak suretiyle edinildiği ve/veya edindirildiği kabul
edilir. Bu gerçek kişiler ile tüzel kişiler tarafından edinilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar hakkında bu madde hükümlerini uygulamaya Fon yetkilidir. Bu suretle edinildiği
ve/veya edindirildiği kabul edilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar üzerinde ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanıldığı tarihten sonra üçüncü kişilere yapılan satış, devir ve temlik, sınırlı aynî hak tesisi gibi işlemler ile üçüncü kişiler lehine tesis edilen aynî ve şahsi her türlü hak Fona karşı hüküm ifade etmez. Bu hukuki işlemlere taraf olan, küllî ve cüz'i halefleri dâhil tüm şahısların, yukarıda belirtilen işlemlerin gerçekleşmesinden sonra edindikleri ve/veya edindirdikleri para, her türlü mal, hak ve alacaklar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
...
Bu Kanunun 71'inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü uyarınca faaliyet izni
kaldırılan veya Fona devredilen bankanın hâkim ortakları, yönetim kurulu üyeleri, denetim kurulu
üyeleri, genel müdür, genel müdür yardımcıları ve bunların eş ve çocukları ile evlatlıklarının, bunların diğer kan ve kayın hısımlarının ve imzaya yetkili banka mensuplarının kendi aralarında
veya üçüncü kişilerle yaptıkları taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı aynî hak tesisine ilişkin sözleşmeler mahsus siciline veya defterine kayıt ya da şerh edilmiş olsun veya olmasın her türlü şahsi haklar ve/veya zilyetliğin devrine dair sözleşmeler dâhil her türlü tasarrufları ile kara, hava ve deniz taşıtları gibi taşınır ve yalı, villa, ada, site, tüm eklentileri ile çiftlik gibi taşınmazlarla ilgili adi ve hasılat kira sözleşmeleri, taşınır veya taşınmaz mal, finansal kiralama sözleşmeleri, uydu ve kablolu yayın kanalı kullanma hakkı, televizyon kanalı ile gazetelerin yayım hakkı, marka ve lisansı devir ve kullanma hakkı veren sözleşmeleri, idare ve hizmet vekâleti ile Avrupa Birliği standartları üzerinde prim ödemek suretiyle yapılan hayat, bireysel emeklilik, ihtiyarlık ve sağlık sigorta sözleşmeleri ve limitli veya limitsiz kredi kartı ile ATM kartı sözleşmeleri ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller ile her türlü hisse devir sözleşmeleri Fon Kurulunun kararıyla geçersiz sayılır. Bu sözleşmelerin geçersizliğinden dolayı karşı tarafça açılacak tazminat davalarında sözleşmede muvazaa bulunmadığını ve sözleşmeyle ödenen bedelin muvazaalı olmayan rayiç bedel olduğunu ispat yükü davacıya aittir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, haklarında kayyım kararı bulunan … Tekstil Ticaret ve Sanayi AŞ ve … Tekstil Ticaret Sanayi A.Ş.'nin ortaklarından olan ...'ın tüm mal varlığına ... Sulh Ceza Hakimliğinin … tarih ve … D.İş sayılı kararıyla Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128. maddesi uyarınca tedbir konulduğu, aynı Kanunun 133. maddesi uyarınca tüm mal varlığının idaresi için TMSF'nin kayyım olarak atandığı, ...'ın maliki olduğu İstanbul ili, Şişli ilçesi, … ada, … parseldeki taşınmazın, 25/04/2016 tarihinde davacıya yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle söz konusu devir işleminin geçersiz sayılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri dikkate alındığında, mülkiyet hakkının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat kapsamına alınarak keyfi müdahalelerden korunmak istendiği açıktır. Üçüncü kişiler yani devlet, idare, kamu kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler mülkiyet hakkına haksız olarak el koymaktan, bu hakkın kullanılmasını engellemekten kaçınmak zorundadır.
Anayasa'da mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği öngörülmüş olup, davalı TMSF'nin dava konusu taşınmazların satış işleminin geçersiz sayılarak tekrar eski malik olan ... adına tescil edilmesine ilişkin işlemin dayanağı olarak gösterdiği 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesinde mülkiyete ilişkin tescilin tapudan terkin edilebileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Medeni Kanun'a göre taşınmaz mülkiyeti kural olarak tescil ile kazanılır. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan yolsuz tescil ise ancak bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimsenin tapu sicilinin düzeltilmesi için açacağı dava sonucundaki Mahkeme hükmünün kesinleşmesi ile tapudan terkin edilebilir.
Uyuşmazlıkta; davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından, muvazaalı olduğu iddia edilen satış işleminden dolayı yukarıda aktarılan Medeni Kanun hükümleri doğrultusunda adli yargıda tapu iptali ve tescili davası açılabileceği açık olup, 6758 sayılı Kanun'un 20. maddesinin atıfta bulunduğu 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazlarla ilgili tapu kaydının terkini yapılamayacağından dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 23/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.