Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2022/1829
Karar No: 2022/1969
Karar Tarihi: 23.03.2022

Danıştay 8. Daire 2022/1829 Esas 2022/1969 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/1829 E.  ,  2022/1969 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2022/1829
    Karar No : 2022/1969

    DAVACI : ...

    DAVALI : ...Bakanlığı

    DAVANIN ÖZETİ : 01/02/2017 tarih ve 29966 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Ulaştırma Hizmetleri Mesleki Eğitim ve Geliştirme Kursları Yönetmeliği'nin 15. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; “Milli Eğitim Müdürlüğünce kursiyerlerin kursa kaydı yapılmadan önce, kursta istihdam edilenlerin sosyal güvenliklerinin sağlandığına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmiş olması gerekir. Ayrıca bu kurumların Sosyal Güvenlik Kurumuna idari para cezası, prim ve prime ilişkin borçlarının olmaması veya borcu bulunmakla birlikte 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tecil ve taksitlendirilmiş ya da özel kanunlara göre yapılandırılmış olup taksitlerinin düzenli ödenmiş olup olmadığı kontrol edilir. Üç ay önceki ayın primini ödediğini belgelendiren kurslara dönem açma izni verilir. Üç ay önceki ayın primini ödemediği tespit edilen kurslara prim borçlarını ödeyene kadar yeni dönem açmalarına izin verilmez.” düzenlemesinin iptali istenilmektedir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
    DÜŞÜNCESİ : Davaya konu edilen Yönetmelik hükmü ile davalı arasında güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında; "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." hükmü ile "İdari davaların açılması" başlıklı 3. maddesinde; "İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur." hükmüne yer verilmiş; 14. maddesinin 3/c bendinde, dava dilekçelerinin, diğer ilk inceleme konuları yanında ehliyet yönünden de inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendinde ise, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
    Yine anılan Kanun'un 7. maddesinin 4. fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak; bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmış olup; 2575 sayılı Danıştay Kanununun 4575 sayılı Kanunla değişik 24. maddesinin (c) bendinde, bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda çözümleneceği düzenlemesine yer verilmiştir.

    Yukarıda aktarılan hükme göre, iptal davası açılabilmesi için gerçek yada tüzel kişiler ile dava konusu işlem arasında makul ve ciddi bir ilişkinin varlığı yeterli bulunmaktadır. Başka bir deyişle, İdare Hukukunun genel ilkelerine göre idari işlemin değişiklik yarattığı ya da doğmasına engel olduğu hukuki durumla, menfaat bağı olan herkes bu idari işlemin iptalini isteyebilecektir.
    Bir başka ifadeyle, İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
    Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri; a) görev ve yetki b) idari mercii tecavüzü c) ehliyet d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı e) süre aşımı f) husumet ve g) 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla incelenmekte; ilk inceleme sonucunda dilekçelerde yasaya aykırılık görülürse 15. maddedeki kararlardan biri verilmekte, yasaya aykırılık görülmediği takdirde dosya tekemmüle tabi tutulmaktadır.
    Dolayısıyla iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır.
    Danıştay'ın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.
    Dava dilekçesinin incelenmesinden; dava konusu edilen Yönetmeliğin 15. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, davacının kurucusu olduğu Özel Sakarya Ulaştırma Hizmetleri Mesleki Yeterlilik ve Geliştirme Kursu hakkında soruşturma açıldığı, bu kapsamda 18/01/2022 tarihinde davacının ifadesine başvurulduğu görülmekte olup; sürecin sonunda Yönetmelik uyarınca cezai müeyyide ile karşı karşıya kalınacağı, işlem tesisi halinde kurumu adına telafisi güç ve imkansız zararların doğmasının muhtemel olduğu ileri sürülerek bakılmakta olan dava açılmıştır.
    Bir başka ifadeyle; davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, sahibi olduğu kurum hakkında başlatılan soruşturma neticesinde, kurum adına kesin, yürütülebilir, icrai bir işlem tesisini beklemeksizin doğrudan dava açıldığı görülmektedir.
    Ancak; her başlatılan soruşturma neticesinde ilgililer hakkında, konusuna göre cezai ya da idari müeyyidenin uygulanması ve yahut da işlem tesis edilmesinin söz konusu olmayacağı, soruşturma kapsamında isnat edilen fiilin, hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde, somut delilerle sübuta erdiğinin ortaya konulması halinde, mevzuat hükümleri çerçevesinde işlem tesisinin mümkün olacağı açıktır.
    Dolayısıyla; muhtemel işlem tesisi durumundan hareketle (henüz davacı hakkında dava konusu düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde işlem tesis edilmediğinden) 01/02/2017 tarih ve 29966 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Ulaştırma Hizmetleri Mesleki Eğitim ve Geliştirme Kursları Yönetmeliği'nin 15. maddesinin 3. fıkrasının iptalini istemekte davacının güncel menfaat ilişkisinin bulunduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
    Bu durumda, davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.
    Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı Yasasının 15/1-c maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta giderinin isteği halinde davacıya iadesine, 23/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY :

    (X)- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin 4. fıkrasında; İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
    Aynı Kanunu'nun 2. maddesinde ise; idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
    İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında ’’menfaat ihlali" olarak tanımlanan sübjektif ehliyet koşulunun sübjektif hak ihlallerinin giderilmesiyle birlikte idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında belirlenmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gereği şeklinde tanımlanmış olup, dava açma ehliyetinin iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Menfaat unsurunun açık bir tanımını içeren yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, Doktrinde ve yargı kararlarında “menfaat” kavramının iptal davasını açan davacı ile dava konu ettiği idâri işlem arasındaki alakayı ifade ettiği ve bu alakanın meşru, ciddi, kişisel ve güncel (aktüel) olması gerektiği kabul edilmektedir. Ancak “güncellik” arayışının düzenleyici işlemin birey üzerinde uygulanmasına yönelik bir kararın varlığına indirgenmesi gibi bir bakış açısı, düzenleyici işlemlerin uygulama işlemleri aşamasına gelene kadar dava konusu edilememesi gibi bir sonuç doğurur ki; bu da 2577 sayılı kanunun 7. maddesinin 4. maddesinde yer alan düzenleyici işlemlere karşı ilan tarihinden itibaren doğrudan dava açma imkanı veren düzenlemeyle çelişir.
    Buna göre düzenleyici işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda menfaat unsurunun değerlendirilmesinde; menfaatin meşru ve kişisel olup olmadığı yani davacının faaliyet alanı ile ilgili olup olmadığı açısından değerlendirilmesi, meşru ve kişisel menfaati varsa düzenleyici işlemin iptalinin istenmesinde menfaatin bulunduğunun kabulü gerekir.
    Dolayısıyla; muhtemel işlem tesisinden hareketle, -Resmi Gazete'de yayım tarihinden itibaren genel dava açma süresi geçmiş olması hasebiyle, ancak uygulama işlemi neticesinde dava açma süresinin canlanacağı dikkate alındığında- yukarıda yer alan açıklamalar ışığında davacının görülmekte olan davayı açmakta güncel menfaatinin olduğu, ancak; anılan Yönetmelik hükmüne dava açılabilmesi için genel dava açma süresinin geçtiği, (dava konusu 15. maddenin 3. fıkrasının yürürlük tarihi 01/01/2018dir.) 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, genel dava açma süresini canlandıracak bir uygulama işleminin bulunmadığı görüldüğünden davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği düşüncesiyle güncel menfaati bulunmadığından bahisle davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi