(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2017/3548 E. , 2021/3452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı belirtilerek, çekişmeli taşınmazın paftasında yol olarak gösterildiği 1990 yılından davanın açıldığı 2005 yılına kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre dolmadığından zilyetliğe dayalı tescil davasının bu sebep yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, ne var ki, 22.12.2006 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı, tapu kaydının bulunduğunu ve daha önce geçirilen yol nedeniyle Asliye Hukuk ve İdare Mahkemelerinde dava konusu yapıldığını belirttiğine göre davacının tapu kaydına da dayandığının kabulünün gerektiği, davalıların, davacının bu beyanına karşı koymadıklarının belirlendiği, teknik bilirkişiler 108 ada 196 sayılı davacının parseline revizyon gören Haziran 1928 tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydının krokide (A) ve (B) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri ile 108 ada 196, 197, 198, 199, 200, 201 ve 109 ada 10 ve 11 sayılı parselleri kapsadığını açıkladıkları, ancak, tapu kaydının getirtilip dosya arasına konulmadığı gibi yapılan keşifte uygulanmadığının da anlaşıldığı, davacı tapu kaydına dayandığına göre, kadastrodan önceki hukuki sebeplere de dayandığının kabulünün gerektiği, bu durum karşısında tapuya dayanma halinde kadastro tespitinden sonra 20 yıllık kazanma süresinin aranmayacağı belirtilerek, davacının keşif tutanağındaki beyanı ile ve adına tespit ve tescil edilen parsele revizyon gören Haziran 1928 tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydına dayandığına göre, öncelikle sözü edilen tapu kaydının tüm geldi ve gittilerinin Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, yöntemine uygun bir biçimde yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, tescili istenen ve paftasında yol olarak gösterilen kısımların tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının saptanmasına çalışılması, istenen yerler ortak miras bırakandan kalma ise öncelikle dava koşulunun göz önünde tutulması, davacının keşifteki beyanında açıkladığı Gelendost Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1988/95 Esas, 1990/30 Karar sayılı dosya ile Antalya İdare Mahkemesi"nin 1992/1119 Esas, 1993/127 Karar sayılı dosyanın bulundukları yerlerden getirtilerek olayın çözümünde göz önünde tutulması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiş ve bozma ilamına karşı yerel mahkeme tarafından verilen direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 27.04.2016 gün 2014/8-1097 Esas, 2016/546 Karar sayılı ilamıyla isabetsiz bulunarak kaldırılmıştır. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, çekişmeli 196 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazın bitişiğinde bulunan ve paftasında yol olarak gösterilen bölümlerin kendisine ait olduğunu belirterek adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davacının tapu kaydına dayandığı, tapu kayıt maliklerinin veya mirasçılarının hep birlikte dava açmaları gerektiği, davacının tek başına dava açamayacağı belirtilmek suretiyle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dava, terekeye dahil bir taşınmaz için açılmış olmayıp, aynı tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmaz tutanaklarının edinme hanesi incelendiğinde, tapu malikleri ve mirasçıları arasında yapılan paylaşım neticesinde çekişmeli taşınmaz bölümüne bitişik 196 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliklerinden Veli"nin oğlu olan davacı ...’a isabet ettiği, diğer komşu parsellerin de bu taksime göre tespit edildiği anlaşıldığına göre, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin terekeye dahil bir taşınmaz olduğundan söz edilmesi mümkün olmayıp, bu haliyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının tüm tedavüllerinin getirtilip, mahallinde yapılacak keşifte yöntemine uygun şekilde uygulanarak, çekişmeli taşınmaz bölümlerini kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.