
Esas No: 2022/1173
Karar No: 2022/5396
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1173 Esas 2022/5396 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1173 E. , 2022/5396 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 27. İş Mahkemesi
Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile yetim aylığı bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının 24.12.2013 tarihinde ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/1524 Es. sayılı dosyasında eşiyle boşandığını, yetim aylığı bağlanması için Kuruma başvurduğunu, Kurumca davacının muvazaalı olarak boşandığından bahisle talebinin reddedildiğini, oysa ki davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını ileri sürerek, kurum işleminin iptaline, davacıya yetim aylığı bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların boşanma tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte bağlanarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, Kurum işleminin usul ve yasalara uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacıya 01/10/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 4/1-b kapsamında ölüm aylığı bağlanması ve bağlanan ölüm aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 08/10/2019 tarih ve 2019/484-2019/1572 E.K. sayılı ilamı ile "..Somut olayda; davacının 22/01/2014 tarihinde eşi ... boşandığı, babasının 10/12/2001 annesinin 29/10/2013 tarihinde vefat ettiği, davacının babasından dolayı yetim aylığı bağlanmasını talep etmesi üzerine Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 30/10/2014 tarih 2014/85 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca davacının aylık bağlanması talebinin reddedildiği, davacının 08/01/2016 tarihinde tekrar kuruma müracaat ederek aylık bağlanmasını talep ettiği bu talebin reddedilmesi üzerine tekrar 01/02/2017 tarihinde talepte bulunduğu, kurumun 14/02/2017 tarihli yazı ile kurum denetmenlerince yapılan tetkikte boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edildiği, aylık alabilmesi için mahkemeden muvazaalı boşanma olmadığına dair karar getirilmesi halinde aylık bağlanabileceğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Kurum denetmenlerince davacının sonraki talepleri hakkında herhangi bir denetim yapılmamış, önceki denetim raporu dayanak gösterilerek davacının aylık bağlanması talebi reddedilmiştir. Davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığının ispatı artık kendisine aittir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, denetim tarihinden sonra boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir." şeklindeki gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen ikinci karara karşı davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı SGK vekili, usul ve yasaya aykırı verilen kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır.
5510 sayılı Kanun’un “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56.maddesinde; “…Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır…” düzenlemesi yer almaktadır.
01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan dava konusu düzenleme ilk kez 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer almıştır.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eski eşiyle 22.01.2014 tarihinde boşandıkları, Kurum sigortalısı babasının 10.12.2001 annesinin, 29.10.2013 tarihinde vefat ettiği, davacının 06.02.2014 tarihli dilekçesi ile vefat eden babasından ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin talebinin, 30.10.2014 tarihli ve 2014/BA/85 sayılı denetmen raporu ile; boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının tespit edildiği gerekçesiyle reddedildiği, davacının aynı istemli 09.01.2015 ve 01.02.2017 tarihli taleplerinin de Kurumca, mahkemeden muvazaalı boşanma olmadığına dair karar getirilmesi halinde kabul edilebileceği gerekçesiyle reddedilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece dosya kapsamına göre davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşama olgusunun davacının boşandığı eşinin tutuklandığı 01.09.2018 tarihine kadar devam ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davacıya 01.09.2018 tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2018 tarihinden geçerli Kurumun 4/1-b kapsamında sigortalısı müteveffa babası Ahmet Arslandan dolayı ölüm aylığı bağlanması ve ölüm aylıklarının yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Yapılacak iş; davacının boşandığı eşinin cezaevine girdiği tarihten sonra, eşini ziyaret edip etmediği, ziyaret etmişse hangi sıklıkta ziyaret ettiğinin tespiti açısından, cezaevi giriş çıkış kayıtlarının ilgili cezaevinden istenerek irdelenmesine, bu bağlamda fiili birliktelik iradesinin devam edip etmediği bu şekilde ortaya konduktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 12/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.