
Esas No: 2021/5939
Karar No: 2022/5438
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5939 Esas 2022/5438 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/5939 E. , 2022/5438 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilen bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalılardan ... Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. ve ... İş Makinaları Servis ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- 6100 sayılı HMK’nun 297/2.maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Öte yandan Yargıtay'ca bozulan mahkeme kararı ortadan kalkar ve hukukî geçerliliğini yitirir. Bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde olmadığından, bu karara atıf yapılarak hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, bozulan karardaki gerekçeye atıf yapılması da yasal dayanaktan yoksundur (Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2011 tarihli ve 2011/11-344 E., 436 K.; 29.02.2012 tarihli ve 2011/9-754 E., 2012/102 K. sayılı kararları ile Dairemizin 15.01.2020 tarih ve 2019/6901 E- 2020/185 K sayılı ilamı da bu yöndedir)
Somut olayda, ilk derece mahkemesince verilen 08.07.2015 tarihli ilk kararın (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarih ve 108/1611 E- 2019/3079 K ile bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece davacının maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken manevi tazminat hükmünün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğine işaretle bu istem hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2- Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için asıl işveren-alt işveren kavramları ile davaya uygulanacak zamanaşımı kuralının açıklanması gerekmektedir.
4857 sayılı Kanun'un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
İş Kanunu'nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun'un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun'un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu'ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun'un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun'dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Öte yandan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde; “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir”. Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde benzer bir düzenleme ile “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır.
Kanun koyucu hem mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hem de 6089 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, ancak aksine bir yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. İş kazası hâlinde de zamanaşımının süresine yönelik ayrı bir düzenleme bulunmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
Aralarında işçi – işveren ilişkisi bulunmayan davalıların iş kazasından sorumluluklarının belirlenmesinde iş kazasının özü itibariyle bir haksız fiil teşkil etmesi göz önünde bulundurularak iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun haksız fiilden sorumluluğa ilişkin genel hükümlerinin uygulanacağı açıktır. (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 13/01/2020-2019/3544 E- 2020/568 K sayılı ilamı da bu yöndeydi.
O halde şahsi kusurları nedeniyle sorumlu olanlar yönünden uygulanacak zamanaşımı hükümleri için haksız fiille ilgili zamanaşımı sürelerinin esas alınacağı açıktır. Bu süreler iş kazası tarihinde geçerli olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 60/1.maddesine göre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak bir yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. 60/2.maddesinde ise eylemin aynı zamanda suç oluşturması halinde artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı hükmü mevcuttur. Somut olayda olduğu gibi dava konusu zararlandırıcı iş kazası olayının ayrıca suç oluşturduğu hususu da tartışmasızdır.
Somut olayda davacı ...’in, ... Lojistik Petrol Ür. Tur Oto İnş Tic Ltd Şti’nde işçisi olarak çalışmaktayken, olay tarihinde yük almak için ... Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. tarafından işletilmekte olan limanda park halinde bulunan tır çekicisi içinde beklediği esnada, vinçle konteynır yükleme boşaltma işi yapan ... İş Makinaları Servis ve Tic A.Ş. çalışanı davalı vinç operatörü ...'in kullandığı vincin hareketi sırasında istifteki konteynırların yıkılarak, aşağı düştükleri ve bu düşen konteynırlardan birinin davacının bulunduğu çekicinin kupasına çarpması neticesinde davacının tır çekicisinin içerisinde yaralandığı ve %59 oranında iş göremezliğe uğradığı tespit edilmiştir. Hükme esas alınan kusur raporuna göre iş kazasının gerçekleşmesinde davalı ... Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş.’nin %25 oranında, davalı ... İş Makinaları Servis Ve Tic.A.Ş.’nin %40 oranında, davalı ... Lojistik Petrol Ür. Tur. Oto İnş. Tic. Ltd. Şti’nin %15 oranında, davalı ...’in %10 oranında ve davacının %10 oranında müterafik kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; dosya kapsamında davalı ... Liman İşletmeleri Şirketi ile ... İş Makinaları Şirketi arasında ilişkiyi belgeleyen sözleşme ile bu şirketler ile davacının işvereni ... Lojistik Şirketi arasındaki ilişkiyi belgeleyen sözleşmelerin dosya kapsamında olmadığı anlaşılmakla öncelikle anılan sözleşmelerin, sözleşme yok ise aralarındaki ilişkileri ortaya koyan diğer delillerin dosyaya ibrazının sağlanması, akabinde ibraz edilecek sözleşme ve delilere göre taraflar arasındaki ilişkinin asıl, alt işveren ilişkisi niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmesi, ve giderek davacı yönünden davalı ... Liman İşletmeleri Şirketi ve ... İş Makinaları Şirketleri ile davacının işvereni ... Lojistik Şirketi arasındaki ilişkinin asıl – alt işveren ilişkisi olmadığının anlaşılması halinde, iş bu davalılar yönünden uygulanması gereken zamanaşımı süresinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 125 yer alan zamanaşımı kuralı olmayıp; 818 sayılı Borçlar Kanunun 60. maddesinde yer alan zamanaşımı kuralı olacağı gözetilerek ve davalı ... Liman İşletmeleri Şirketi ve ... İş Makinaları Şirketleri vekilinin 02.06.2015 tarihli ıslaha karşı zamanaşımı definde bulundukları gözetilerek, ileri sürülen defi bu kapsamda değerlendirilerek anılan davalılar yönünden ıslahın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda gerekçe oluşturarak karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde zamanaşımı defi yönünden bir gerekçeye yer verilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
3- Öte yandan davanın davalılardan ... İş Makinaları Servis ve Tic. A.Ş.’ne karşı açıldığı yargılamanın bu davalıya karşı yapılıp kararın da bu davalı hakkında verildiği halde temyiz dilekçesinde anılan davalının unvanının ... İş Makinaları Servis ve Tic AŞ olarak değiştiğinin belirtilmiş olması karşısında davalı şirketin bağlı olduğu ticaret sicil memurluğundan araştırma yapılarak unvan değişikliği olup olmadığı, tespit edilip karar başlığında geçerli doğru unvanın belirtilmesi gerekirken bu hususa dikkat edilmeden karar verilmiş olması da hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. ve ... İş Makinaları Servis ve Tic. A.Ş. vekillerinin bu aşamada temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı ... Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. ve ... İş Makinaları Servis ve Tic. A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, 12.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.