7. Hukuk Dairesi 2015/2979 E. , 2015/12595 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, bu nedenlerle iş akdini feshettiğini öne sürerek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının .. çalışanı olmadığını, kusurlu olarak ..."ni zarara uğratması nedeniyle iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin işçinin işverene zarar vermesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslararası yük taşıyan tır şoförleri asgarî ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer pirimi olarak adlandırılan kısım da dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında otuz günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı İş Kanununun 26 ncı maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarar neden olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Davacı işçi, yıllık izinlerinin kullandırılmaması ve hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı olarak sona erdirilmiş olduğunu ileri sürmüş olup, davalılar ise davacının kullandığı tırla tek taraflı kaza yaparak şirketlerine zarar verdiğini ve bu zararın davacının 30 günlük ücretinden fazla olması nedeniyle iş sözleşmesinin 06.07.2011 tarihi itibariyle sona erdiğini savunmaktadır.
Dosyada bulunan 05.07.2011 tarihli trafik kaza tespit tutanağında tır şoförü olan davacının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın uçuruma yuvarlandığı ve bu şekilde tek taraflı trafik kazası yaşandığı belirtilmiştir. Yine bu tutanakta davacının araçların hızlarını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak maddesini ihlal ettiği belirlenmiştir. Dosya kapsamından trafik kazası esnasında aracın yüklü olduğu anlaşılmıştır. Davalı ..."nin 08.07.2011 tarihli fesih ihtarında ise, trafik kazası nedeniyle davacının 30 günlük ücretiyle karşılayamayacağı maddi hasara sebep olması nedeniyle davacının iş akdinin feshedildiği bildirilmiştir.
Mahkemece, davalı şirket tarafından araçta meydana gelen değer kaybını gösterir herhangi bir belgenin dosyaya ibraz edilmemesi nedeni ile davalıların iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ispatlayamadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, davalıların savunmasına yönelik olarak herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Yapılacak iş; konusunda uzman bir bilirkişiye kusur incelemesi yaptırılarak feshe konu zararlandırıcı olayda davacının kusurunun olup olmadığı, varsa oranını belirleyip, ayrıca hasar bedeli de bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek kusur durumuna göre davacının 30 günlük brüt ücretini aşar şekilde zarar oluşup oluşmadığının tespiti suretiyle feshin haklı nedenle yapılıp yapılmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması buna bağlı olarak da çıkacak sonuca göre kıdem tazminatı isteği konusunda bir karar vermekten ibarettir.
3-Taraflar arasında ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının hesabı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK 26. maddesine göre hâkim, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde dini bayramlar dışında genel tatil günlerinde çalıştığını ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece HMK"nun 26. maddesine aykırı bir biçimde talep aşılarak dini bayramlarda da 1 gün dışında davacının çalıştığı kabulüyle ulusal bayram ve genel tatil ücretinin hesaplanmış olması hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
4-Taraflar arasında ücret alacağının hesabı da uyuşmazlık konusudur.
Davacı dava dilekçesinde, 2011 yılı Haziran ayı maaşının ödenmediğini belirtmesine rağmen ücret alacağı hesaplanırken talep aşılarak HMK"nun 26. maddesine aykırı şekilde 2011 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ayları için hesaplama yapılmış olması da hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 18.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.