Esas No: 2020/1088
Karar No: 2022/374
Karar Tarihi: 23.03.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1088 Esas 2022/374 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1088 E. , 2022/374 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1088
Karar No : 2022/374
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Yedinci Dairesinin 12/11/2019 tarih ve E:2016/6388, K:2019/5962 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ ile dayanağı olan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik'in ve 99/13482 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Karar'ın ilgili maddelerinde yer alan bazı ibarelerin iptali istenilmekte ve 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un ilgili maddelerinde yer alan bazı kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek somut norm denetimine başvurulması talep edilmektedir.
Danıştay Yedinci Dairesinin 12/11/2019 tarih ve E:2016/6388, K:2019/5962 sayılı kararı:
Davacının 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesindeki "İthalat Genel Müdürünün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında" ve "İthalat Genel Müdürlüğünün ilgili daire başkanından" ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu yönündeki iddiası ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiştir.
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin iptali istenilen 43. maddesindeki "İthalat Genel Müdürünün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında" ve "İthalat Genel Müdürlüğünün ilgili daire başkanından" ibarelerinin; 44. maddesinin birinci fıkrasındaki "Kurul, gerekli hallerde Kurul Başkanının daveti üzerine toplanır. Toplantı gündemi Genel Müdürlük tarafından hazırlanır ve gündemde görüşülecek maddelere ilişkin bilgiler Kurul üyelerine önceden gönderilir." hükmünün, anılan maddenin üçüncü fıkrasındaki "oyların eşit olması halinde, Kurul Başkanının oy vermiş olduğu taraf çoğunluğu sağlamış kabul edilir." cümlesinin, belirtilen maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Kurul Başkanı görüşülecek konuların niteliğine göre ve istişari mahiyette olmak üzere Kurul toplantılarına üniversiteler ve ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerini davet edebilir." hükmünün ve İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında 99/13482 sayılı Karar'ın 11. maddesinde yer alan "ile bunların üçüncü ülkelerden ithalatını da kapsayacak" ibaresinin incelenmesi:
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'a uygun olarak çıkarılan Yönetmelik'in iptali istenilen 43 ve 44. maddelerindeki ve 99/13482 sayılı Karar'ın 11. maddesinde yer alan ibareler belirtilen Kanun'da düzenlenen hükümlerin tekrarından ibaret olduğundan bu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin incelenmesi:
6802.23 ve 6802.93 gümrük tarife pozisyonlarında yer alan “granit” ticari isimli Çin Halk Cumhuriyeti menşeli eşya 10/07/2012 tarih ve 28349 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2012/14 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ kapsamında 174 ABD Doları/ton tutarında dampinge karşı önleme tabi tutulmuştur. Akabinde 500 ABD Doları/tonun altındaki birim fiyatına haiz olan eşyaların ithalatlarında da 22/10/2004 tarih ve 25621 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2004/15 sayılı İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliğ kapsamında ülke ayrımı yapılmaksızın gözetim şartları uygulanmıştır. Bahse konu ürünün menşe yanıltması yapılmak suretiyle Vietnam üzerinden ithal edilerek yürürlükteki uygulamaların etkisiz hale getirildiği yönünde sektör temsilcileri tarafından yapılan şikâyetler üzerine yapılan ön inceleme sonucunda soruşturmanın açılabilmesi için gerekli olan bilgi ve belgeler yeterli görülerek 6802.23 ve 6802.93 tarife pozisyonundaki eşyanın ithalatında uygulanan dampinge karşı önlemin Vietnam üzerinden etkisiz kılınıp kılınmadığı hakkında ithalatta haksız rekabetin önlenmesine dair mevzuat uyarınca soruşturma başlatılmıştır.
Dosyada yer alan soruşturma raporunda şu hususlara yer verilmiştir:
i. 01/01/2010 ilâ 31/10/2014 tarihleri arasındaki süreç soruşturma dönemi olarak kabul edilmiştir. İdarece tespit edilen ithalatçıların, ürünün Vietnam'da yerleşik bilinen ihracatçılarının ve diğer bütün ihracatçıların da bilgilendirilmesini teminen Vietnam'ın Ankara'daki diplomatik temsilciliğine gerekli bildirimlerde bulunulmuş ve soru formları gönderilmiştir. Taraflara soru formunu yanıtlamaları için posta süresi dahil 37 gün süre tanınmış, tarafların süre uzatımı yönündeki talepleri de karşılanmıştır. Soruşturmaya konu ülkede 55 ihracatçı firma bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlardan 8 firma soru formlarını cevaplayarak işbirliğinde bulunmuştur. Yerli üretim dalı soruşturma süresince işbirliği içinde olmuş ve gerektiğinde talep edilen ek bilgi ve belgeleri temin etmiştir.
ii. Soruşturma konusu ürünün Çin Halk Cumhuriyeti menşeli olanlarının ithalatında dampinge karşı önlem ilk olarak Eylül 2006’da 90 ABD Doları/Ton olarak uygulanmıştır. Temmuz 2012’de de önlemin tutarı 174 ABD Doları/Ton olarak revize edilmiştir. Söz konusu ürünün ithalat istatistikleri incelendiğinde nihai gözden geçirme soruşturması açılış döneminden itibaren Vietnam menşeli ithalatın sürekli olarak arttığı, Çin Halk Cumhuriyetin'den yapılan ithalatın ise devamlı surette azaldığı tespit edilmiştir. Önlemin revize edilerek yürürlüğe girdiği 2012 yılında Vietnam’dan yapılan ithalat bir önceki yıla göre %255 artarken Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ithalat aynı dönemde %42 oranında düşmüştür. 2013 yılında Vietnam'dan yapılan ithalat artışı %396 olurken Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ithalat ise %71 oranında azalmıştır. 2014 yılında Vietnam'dan granit ithalatındaki artış devam ederek bir önceki yıla göre %56 artmış, Çin Halk Cumhuriyeti'nden yapılan ithalat ise söz konusu dönemde azalmıştır. Takip eden yılda da aynı değişiklikler gözlenmiştir.
iii. 2011 yılında Çin Halk Cumhuriyeti menşeli granit ithalatının toplam ithalatımız içindeki payı %44 iken 2012 yılında %29’a gerilemiş, Vietnam’dan yapılan ithalatın 2011 yılında %1 olan payı 2012 yılında %4’e yükselmiş, 2013 ve 2014 yıllarında yapılan granit ithalatının sırasıyla %17 ve %56’sı Vietnam’dan, %7 ve %2’si ise Çin Halk Cumhuriyeti'nden gerçekleştirilmiştir.
iv. Soruşturma sırasında yerinde yapılan incelemelerde de Vietnam’da yerleşik "Dong A Granit" ve "Enterprise 380 Phu Tai Joint Stock Co." firmalarının Vietnam’da kurulu üretim kapasitelerinin bulunduğu ve faal olarak üretim yaptıkları tespit edilmiş olup bu firmaların soru formu kapsamında sunmuş olduğu bilgiler ise yerinde doğrulama çalışması ile teyit edilmiştir.
v. Soruşturma kapsamında işbirliğinde bulunan davacının da aralarında bulunduğu "Tan Trung Nam Co. Ltd", "Anh Khoa Gia Lai Mineral Joint Stock Company", "Hoan Cau Granite Co. Ltd" firmalarının ise üretim kapasiteleri bulunduğu ve faal olarak üretim yaptıkları görülmesine karşın soru formu kapsamında sağladıkları bilgilerin tamamı doğrulanamamıştır. Esaslı bilgi veya belgeleri sağlamayan firmaların işbirliğinde bulunmadığı kabul edilmiş, önlemlerin etkisiz kılındığına yönelik belirlemeler için söz konusu veriler kullanılmıştır.
vi. Vietnam’da mukim üretici/ihracatçı firmalar ile bu firmalarca üretilmiş olduğu beyan edilen soruşturma konusu granit ticari isimli eşyayı Türkiye’ye ihraç eden firmaların yürürlükteki dampinge karşı vergiden kaçınma dışında yeterli bir haklı nedeni veya ekonomik gerekçesi bulunmayan bir uygulama, işlem veya iş sonucunda İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2012/14 sayılı Tebliğ ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli granit ithalatında yürürlükte bulunan 174 ABD Doları/Ton tutarındaki dampinge karşı kesin önlemi etkisiz kıldığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Söz konusu rapor neticesinde Vietnam menşeli olarak beyan edilen ve/veya bu ülke çıkışlı soruşturma konusu ürün ithalatında İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2012/14 sayılı Tebliğ ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ürünler için yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlem ile aynı tutarda dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulmasına karar verilmiştir.
Dosyanın ve anılan raporun incelenmesinden davacı hakkında yapılacak inceleme kapsamında öncelikle soru formlarının gönderilerek aleyhe oluşan kısımların değerlendirileceği hususunun belirtildiği, alınan cevaplar ile yerinde inceleme sırasında elde edilen bulguların karşılaştırılması ile tutarsızlıklar ve çelişkiler bulunduğu, yanlış ya da eksik bilgi verildiği anlaşılmıştır. Davacının ise düzeltme imkânını kullanmadığı, idarenin aleyhe hususları dikkate alarak davacının önlemleri etkisiz kıldığı tespit edilmiştir.
Bu durumda ilgili yerli üretici firmalar tarafından makul olarak elde edilebilecek ve soruşturma başlatılmasına yetebilecek asgari bilgileri içeren şikâyet başvurusu üzerine açılan ve 3577 sayılı Kanun'a ve ilgili Yönetmelik'e uygun olarak yürütüldüğü anlaşılan soruşturma sonucunda elde edilen veriler ışığında yapılan hesaplamalar ve değerlendirmeler uyarınca yerli üretim dalında meydana gelen zararla arasında illiyet bağı bulunan dampinge konu ithalatın neden olduğu haksız rekabetin önlenmesi ve bu çerçevede yerli üretim dalının korunması amacıyla kabul edilen Tebliğ ile uygulanmakta olan dampinge karşı önlemlerin sona ermesinin damping ve zararın devamına veya yeniden tekrarına neden olacağı anlaşıldığından 6802.23 ve 6802.93 gümrük tarife pozisyonlarında yer alan “granit” ticari isimli eşyanın Vietnam'dan ithalinde 174 ABD Doları/ton tutarında dampinge karşı önlem uygulanması ve 2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ ile getirilen önlemlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Daire bu hukuksal nedenler ve gerekçeyle davayı reddetmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca yürütülen ve sonuçlandırılan soruşturmanın hukuka aykırı olduğu, soruşturmaya konu ürünün Çin Halk Cumhuriyetin'den menşe yanıltılarak Türkiye'ye ihraç edilip önlemin etkisiz kılındığına yönelik bir faaliyette bulunulduğuna dair somut bir tespitin bulunmadığı,Tebliğ'in dayanağı 3577 sayılı Kanun'un 6. maddesindeki "İthalat Genel Müdürünün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında" ve "İthalat Genel Müdürlüğünün ilgili daire başkanından" ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu, Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik'in 43. ve 44. maddelerinde yer alan davaya konu ibarelerin Kurulun olması gereken objektifliği ile uyuşmadığı, Çin Halk Cumhuriyeti'ne yönelik dampinge karşı önlemin Vietnam ülkesine de şamil kılınmaması gerektiği, bu hususa ilişkin 99/13482 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine Hakkında Karar'ın 11. maddesinde yer alan "ve bunların üçüncü ülkelerden ithalatını da kapsayacak" ibareleri ile 2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ'in hukuka aykırı olduğu belirtilerek davanın reddi yolundaki Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cumhurbaşkanlığı ile Ticaret Bakanlığı tarafından temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Tebliğ kapsamı dışında bırakılan firmalarda olduğu gibi Vietnam’da kurulu üretim kapasitesi bulunan ve faal olarak üretim yapan davacının, menşe yanıltması suretiyle dampinge karşı önlemi etkisiz kıldığına dair maddi ve hukuksal bir illiyet bağının bulunduğu yönünde somut bir tespit yapılmadığı ve yeterli delillere dayanılmadığı anlaşılan olayda önleme tabi firmalar arasında değerlendirilmemesi gerekirken gerçekleştirdiği ihracatlar çerçevesinde dampinge karşı önlemi etkisiz kıldığından bahisle Tebliğ'in 10. maddesinde yer alan "Diğer" firmalar arasında değerlendirilerek önleme tabi tutulmasında hukuka uygunluk görülmediğinden temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının davaya konu tebliğin 8, 9 ve 10. maddelerinin davacıyı ilgilendiren kısımları yönünden bozulması, diğer yönlerden ise temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Usul Yönünden:
I- Davaya konu düzenleyici işlemlerin davacının meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemesi nedeniyle bu işlemlerin davacı tarafından idari davaya konu edilmesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma ehliyetine ilişkin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendine aykırılık teşkil etmeyeceğine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Kurul Üyeleri …, …, ..… ve ... bu görüşe aşağıdaki gerekçeyle katılmamışlardır:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan hareketle iptal davalarında, genel anlamdaki ehliyet yanında subjektif ehliyet koşulu olarak "menfaat ihlali"nin aranacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu şart, her isteyenin idari bir işleme karşı dava açmasını ve bu şekilde oluşabilecek idari istikrarsızlık ve belirsizlikleri önlemek için öngörülmüştür.
Nitekim iptal davasının Danıştay içtihatları ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen ve hukuka uygunluk karinesinden yararlanan idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Dava konusu düzenleyici işlemler ile davacı arasında dampinge karşı önlem uygulanmasına karar verilen ürünün soruşturma konusu Vietnam'da yerleşik üretici ve ihracatçısı olması dışında herhangi bir bağ bulunmadığı, söz konusu önlemin Türkiye'de yerleşik ithalatçı firmalar hakkında uygulanabilir olduğu hususları dikkate alındığında olayda davacı şirketin doğrudan ihlal edilen bir menfaatinin varlığından söz etmek mümkün değildir.
Bu durumda davacı tarafından meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemeyen ve kendisi bakımından uygulanma imkanı bulunmayan idari işlemlere karşı açılan davanın ehliyet nedeniyle reddi gerekirken davanın esası incelenerek davanın reddi yolunda verilen Daire kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Kurul kararına usul yönünden katılmıyoruz.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki 15. maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usulüne ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların işin esası hakkında da oylarını kullanacaklarına ilişkin kural ve Kurulumuzun usule ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların diğer usuli meselelerde ve nihai kararda oy kullanacaklarına dair içtihadı uyarınca bu usuli mesele yönünden karşı oyda kalanlar aşağıdaki usuli mesele yönünden ve esas yönünden oylamaya katılmıştır.
II- Davaya konu 2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ'in tamamının idari davaya konu edilmesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma ehliyetine ilişkin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendine aykırılık teşkil etmeyeceğine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Kurul Üyeleri …, …. ve …. bu görüşe aşağıdaki gerekçeyle katılmamışlardır:
Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davalarında, idari işlemin unsurları açısından hukuka aykırılık bulunduğu iddiasıyla düzenleyici işlemin tamamının iptali istenebileceği gibi düzenleyici işlemin belirli kısımlarının, maddelerinin, ibarelerinin, sözcüklerinin iptalinin istenebilmesi de mümkündür. Ancak her durumda iptali istenen kuralların açıkça belirtilmesi ve bu kısımların davacının menfaatini nasıl etkilediğinin gerekçelendirilerek ortaya konulması şarttır.
Davacı 2016/4 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ'de yer alan tüm kuralların iptalini istemiştir. Yerli üretim dalının korunması amacıyla kabul edilen dava konusu Tebliğ, daha önceki tebliğ düzenlemeleri ile uygulanması öngörülen önlemlerin etkisiz kılındığı iddiası üzerine başlatılan soruşturmanın sonuçlarını içermekte ve 6802.23 ve 6802.93 gümrük tarife pozisyonlarında yer alan “granit” ticari isimli eşyanın sadece davacıdan değil, Vietnam'daki iki şirket haricinde yerleşik tüm şirketlerden ithalinde 174 ABD Doları/ton tutarında dampinge karşı önlem uygulaması öngörmektedir.
Bir başka anlatımla dava konusu Tebliğ ile Vietnam menşeli olarak beyan edilen ve/veya bu ülke çıkışlı soruşturma konusu ürün ithalatında, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/14) ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ürünler için yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlem ile aynı tutarda dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulmasına karar verilmiştir. Tebliğ'de dampinge karşı önlemi etkisiz kılmaya yönelik faaliyeti bulunmayan firmalar ismen belirlenmiş, diğer firmalardan gerçekleştirilen ithalatlar yönünden ise önlem uygulanması öngörülmüştür. Davacı şirketin de önlem uygulanacak diğer firmalar arasında yer aldığında kuşku bulunmamaktadır.
Düzenleyici işlem niteliğindeki bir tebliğde yer alan kurallar genele matuf ve kişilik dışı kural niteliğinde olmakla birlikte bu işlemde yer alan kuralların belirli kişiler yönünden uygulanabileceğinin ve onların hak ve menfaatlerini etkileyeceğinin öngörülmesine bir engel bulunmamaktadır. Bu halde belirli bireylerin hak ve menfaatleri üzerinde sonuç doğuran düzenleyici işlemlerin bu kişiler tarafından idari davaya konu edilmesi durumunda anılan kuralların hukuka uygunluk denetiminin davacıların her biri yönünden ayrı ve davacıların her biriyle sınırlı biçimde yapılması gerekmektedir.
Aksi halde ve dava konusu işlem özelinde, ithalatta haksız rekabetin önlenmesine ilişkin tedbir öngören kuralın iptal isteminin ve hukuka uygunluk denetiminin davacı yönünden ve onun hukuki durumuyla sınırlı olarak yapılmaması ve davanın reddedilmesi durumunda, aynı kuralın bu idari davada davacı olmayan ancak anılan idari işlem nedeniyle menfaati etkilenen diğer kişiler yönünden de hukuka uygunluk denetiminin yapılmış olması sonucuyla karşılaşılacaktır. Bu durum ise idari dava açılmasında aranan subjektif ehliyetin "kişisel" olması şartını ortadan kaldıracak ve davacı haricinde kalan ve Tebliğ düzenlemesi ile menfaati etkilenen diğer kişiler yönünden tedbir uygulanmasına yol açan maddi olay ve hukuki nedenlerin o kişiler yönünden ayrıca değerlendirilmesini engelleyici nitelikte kesin bir hükme vücut verecektir.
Bu durumda 2016/4 sayılı Tebliğ hükümlerinin davacı tarafından kendi kişisel menfaatini etkileyen yönüyle iptalinin istenmesi ve bu kuralların hukuka uygunluk denetiminin sadece davacı yönünden yapılması gerekirken bu yönde bir sınırlamaya yapılmaksızın davanın esasının incelenmesine olanak bulunmamakta ve işlemin davacının menfaatini etkilemeyen kısmına ilişkin iptal isteminin ehliyet yönünden reddi gerekmektedir. Davacının, Tebliğin kendi hukuki durumuyla sınırlı olmaksızın tüm kurallarının iptalini istemekte kişisel bir menfaatinin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın esası incelenerek verilen davanın reddi yolundaki Daire kararının Tebliğ hükümleriyle menfaati etkilenen diğer kişilere yönelik hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Kurul kararına usul yönünden katılmıyoruz.
2577 sayılı Kanun'un 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer verilen; 15. maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usulüne ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların işin esası hakkında da oylarını kullanacaklarına ilişkin kural ve Kurulumuzun usule ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların diğer usuli meselelerde ve nihai kararda oy kullanacaklarına dair içtihadı uyarınca bu usuli mesele yönünden karşı oyda kalanlar esas yönünden de oylamaya katılmıştır.
Esas Yönünden:
I- Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesi:
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi" başlıklı 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması halinde iptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını; başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini, dava dilekçesi, iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiştir. Maddenin (2) numaralı fıkrasında ise taraflarca ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talebin gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedileceği ve bu hususun esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabileceği ifade edilmiştir.
Davacı tarafından, 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesindeki "İthalat Genel Müdürünün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında" ve "İthalat Genel Müdürlüğünün ilgili daire başkanından" ibarelerinin Anayasa'nın 2. maddesinde ifade bulan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil ettiği iddiasında bulunulmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan belirtilen kanun hükmünün birinci ve ikinci fıkraları 02/07/2018 tarih ve 30471 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 700 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 112. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup akabinde 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 10/07/2018 tarih ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkındaki Kararname'nin 522. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) işaretli bendinde Kurul'un yapısı Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen ibarelere tekrar yer verilmek suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Devletin dış ticaretin ülke ekonomisini yararına düzenlemesi amacıyla tedbirler almasında ve bu kapsamda ithalatın haksız rekabetin önlenmesi ve bu çerçevede yerli üretim dalının korunması hususunda geniş bir takdir yetkisi mevcuttur. Bu yetki kapsamında ithalatta haksız rekabet hallerinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemler ve alınacak önlemlerle ilgili gerekli ilke ve uygulama kararları, bu konuda yapılacak soruşturma neticesinde idare bünyesinde oluşturulan Kurul tarafından alınmaktadır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalata ilişkin teknik soruşturmayı yürüten meslek memurunun aynı zamanda Kurul üyesi olmadığı ve oy hakkının bulunmadığı, Kurul kararlarının ilgili bakanlık onayına sunulduğu, farklı alanlarda birçok kamu kurum ve kuruluşları ile meslek oda ve borsa birliklerinin temsilcilerinin de Kurul teşekkülünde yer aldığı görülmektedir. İlgili Bakanlıkça tesis edilecek icrai, tek yanlı ve kesin nitelikteki işleme hazırlık işlemi niteliğindeki Kurul kararının ve kararın dayandığı soruşturma sonucunda, tespit edilen maddi olgular ile hukuksal nedenlerin, icrai nitelikteki tebliğe karşı açılacak idari davada yargı denetimine tabi tutulabileceği de gözetildiğinde, İthalatta Haksız Rekabetin Değerlendirilme Kurulunun İthalat Genel Müdürünün veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında ve ilgili daire başkanının katılımıyla toplanmasının tek başına belirtilen kanun kurallarını Anayasa'nın hukuk devleti ilkesine aykırı hale getireceği söylenemez.
Bu durumda davacının anılan kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki iddiası ciddi görülmemiştir.
II- Davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin incelenmesi:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Daire kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- Danıştay 7. Dairesinin 12/11/2019 tarih ve E:2016/6388, K:2019/5962 sayılı kararının ONANMASINA,
23/03/2022 tarihinde usulde oyçokluğuyla esasta oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.