11. Hukuk Dairesi 2016/13148 E. , 2018/1049 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada.....verilen 13/04/2016 tarih ve 2014/869-2016/279 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul’dan Denizli’ye seyahat ederken yanında 3 koli ve bir valiz bulunduğunu, ancak varma verinde kendisine sadece 3 kolinin teslim edildiğini ve valizinin bulunmadığını, valizinin içindeki kıyafet ve kişisel eşya dışında akademik çalışmalarının bulunduğu harici diskin de kaybolduğunu ileri sürerek şimdilik 500,00 TL maddi ve 4.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan .....vekili; davacıyı taşıyan araç görevlisinin diğer davalı ... olup tüm sorumluluğun ona ait olduğunu, davacının maddi zararını ispatlaması gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... duruşmadaki beyanında; davacının valizinin başka bir müşteri tarafından alınmış olabileceğini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının valizinin taşıma esnasında kaybolduğu, davalı firmanın olayda kusursuz sorumluluğu bulunduğu, zararını ispatlama yükünün davacı üzerinde olduğu, valiz içerisindeki her ürünün faturasının sunulabilmesinin mümkün olmadığı, ancak sunulan faturalar gözetildiğinde zararının 246,63 TL olduğu, manevi tazminata da hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 246,63 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taşıma sözleşmesine dayalı olarak kayıp valiz nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 02.09.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve
-/-
benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi gereğince dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın res"en BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
...