22. Hukuk Dairesi 2012/12756 E. , 2013/3067 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak fesih edildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı istemiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının yöneticisine (amirine) telefon görüşmesi sırasında küfür ve tehdit ettiğini, bu sebeple iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/ll(d) maddesi gereğince haklı sebeple 28.02.2011 tarihinde fesh edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
C)Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı sebeple feshedildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, haklı sebeple feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun’nun 25. maddesinin II. bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, Anayasa"nın 25 ve 26. maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih sebebi sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih sebebi sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli sebep oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 4857 sayılı Kanun"un 25/II (d) maddesi hükmü uyarınca haklı fesih sebebi sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih sebebidir.
4857 sayılı Kanun"un 25. maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih sebebi sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde müşteri temsilcisi olarak çalışan davacının yöneticisi (amiri) Serkan Yüksel"in 23.02.2011 tarihinde, saha satış ve ziyaret planlaması amacı ile.... ile toplantı yapmakta iken, müşteri talebi durumu dolayısıyla telefonla davacıyla da irtibata geçme zarureti doğduğu ve davacının yöneticisi Serkan Yüksel ile yaptığı bu telefon görüşmesinde yöneticisine küfür ve tehdit ettiği hususunun toplantıya katılan ve bu konuşmayı telefonun hoparlöründen duyan şahitlerin tuttuğu tutanak neticesinde tespit edildiği gerekçesiyle davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 28.02.2011 tarihli yazılı fesih bildirimi ile feshedilmiştir. Her ne kadar yazılı fesih bildiriminde tutanaktan söz edilmiş ise de, dosya içeriğinde davalı tarafından sunulmuş bir tutanak bulunmamaktadır. Öte yandan, tek davalı tanığı olarak dinlenen davacının yöneticisi Serkan Yüksel, duruşmada, “...bu sözleri söylerken ben toplantıdan başka bir odaya geçmiştim, benden başka duyan olmadı, bunun üzerine ben kendisini işyerine çağırdım, savunmasını istedim, ondan sonra iş akdine son verdim.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Oysa, 28.02.2011 tarihli yazılı fesih bildiriminde, bu konuşmaların toplantıya katılan diğer kişiler tarafından da duyulduğu belirtilmiştir. Bütün bu hususlar dikkate alındığında, feshin haklı sebebe dayandığının davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının iş sözleşmesi davalı işverence haklı sebeple feshedilmediğinden, mahkemece, davacının ihbar ve kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.