8. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/7162 Karar No: 2010/2309 Karar Tarihi: 04.05.2010
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2009/7162 Esas 2010/2309 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2009/7162 E. , 2010/2309 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ulaş Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.09.2009 gün ve 50/63 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, mirasen intikal, taksim ve eklemeli zilyetliğe dayanarak 167 ada 49 parselin mera olarak yapılan sınırlandırmasının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine temsilcisi ile davalı ... temsilcisi, dava konusu taşınmazın mera olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, 25.06.2008 tarihli raporda A harfi ile gösterilen 21000 m2 miktarındaki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. 167 ada 49 parsel; yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 100 hektar 3038.04 m2 miktarındaki taşınmaz orta malı mera olarak 11.06.2003 tarihinde sınırlandırılmış,..."ın açtığı dava, Kadastro Mahkemesinin 2003/74 Esas, 2004/23 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın kadim mera olduğu gerekçe gösterilerek reddedilmiş ve 26.07.2004 tarihli karar temyiz edilmeksizin 26.04.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunu ve öncesinde de davacının babası tarafından ekilip biçildiğini beyan etmiş, ziraatçi bilirkişi taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunu açıklamış ise de dosyadaki deliller ışığında varılan sonuç doğru olmamıştır. Davacının, üç tarafı mer’a ile çevrili nizalı yer üzerinde zilyetlik iddiasında bulunarak taşınmazı iktisap etmek istediği anlaşılmaktadır. Bu konumdaki yerlerin mer’anın bütünlüğünü bozarak mer’adan açıldığının, mer’anın devamı ve parçası olduğunun ve öncesinin mer’a niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir. Zira, taşınmazın üç tarafını çevreleyen mer’anın kadim mer’a olduğu Kadastro Mahkemesinin 2003/74 Esas, 2004/23 Karar sayılı dosyasında bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edilmiştir. Kadastro Mahkemesinin dosyası davacı için kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte aleyhine güçlü delil oluşturmaktadır. Kadim mer’anın ortasında kalan nizalı taşınmazın öncesinin mer’a olmadığına dair beyanda bulunan yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilemez. Davacı, mülkiyeti sağlayıcı herhangi bir belge ve kayda dayanmadığına özellikle üç tarafı eylemli mer’a olan ve mer’ayla aralarında doğal ve değişmez sınırı bulunmayan böyle bir yerin öncesinin de mer’a olduğunun kabulü gerekir. 4342 sayılı Mer’a Kanununun 4.maddesine göre; mer’alar Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdendir. Özel mülkiyete geçirilemez. Zamanaşımı suretiyle iktisap edilemezler. Davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile eksik incelemeye dayalı usul ve yasaya aykırı hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.