12. Ceza Dairesi 2019/6790 E. , 2020/1281 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasıyla TCK"nın 179/3-2, 62/1, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/3-2 ve 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/8. maddesi uyarınca 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair ... (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 19.03.2014 tarihli ve 2013/544 esas, 2014/211 karar sayılı kararının 28.04.2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içinde 12.08.2014 tarihinde TCK’nın 86. maddesinde tanımlanan kasten yaralama suçunu işlediği ve ...5. Asliye Ceza Mahkemesinin bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verdiği, hükmün 10.12.2014 tarihinde kesinleştiği ve ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2014/913 esas, 2015/620 karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça ifade edilmesi, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirilmesinin yapılması, Ceza Kanununda öngörülen sıra ve esalara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır. Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eyleminin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, açıklanması geri bırakılan kararın açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın işbu dosya üzerinden verilen kararın eki sayılmasıyla yetinilerek, yasal gerekçeden yoksun şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.