15. Hukuk Dairesi 2014/6864 E. , 2015/1358 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi, davalının yapmış olduğu takibe dayanak olan çekin 67.000,00 TL"sinin ödenmesine karşın tamamı üzerinden takibe geçildiğini ileri sürerek istirdat davası açmış, mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili olan şirketin davalıya 67.000,00 TL bedelli çekten dolayı borçlu olduğunu, İcra Müdürlüğü"nün 2010/11006 esas sayılı dosyasında çeke dayalı olarak takip başlattığını, ancak davalıya takip öncesi farklı tarihlerde ve değişik miktarlarda toplam 57.000,00 TL ödeme yaptığını, takibin bakiye 10.000,00 TL üzerinden yapılması gerekirken çek bedelinin tamamı üzerinden yapıldığını, icra takibi sırasında üçüncü şahıs ... Şirketine de haciz ihbarnamesi göndermek suretiyle davacının istihkakı olan 30.739,40 TL tahsilat yapıldığını, bu nedenle fazla ödemenin istirdadını istemiş ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise, takibe ve davaya konu çek bedelinin ödenmemesi nedeniyle İcra Müdürlüğü"nün anılan takip dosyası ile takip başlattıklarını, üçüncü kişiye yapılan haciz ihbarı ve alacak haczi sonunda dosyaya 25.11.2010 tarihinde intikal eden 30.739,40 TL"den yasal kesintiler tenzil edildikten sonra 27.690,20 TL tahsilat yaptıklarını, istirdat davası açmak için gereken bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının önceki davalarda çeke mahsuben toplam 47.000,00 TL ödeme yaptığını ispatlaması gerektiğini, ödeme makbuzlarında bu açıklamanın yer almadığını, faturadan kaynaklanan başka alacaklarına mahsup edildiğini, davacının halen borçlu olduğunu savunmuş ve davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, usulüne uygun şekilde bir menfi tespit davası açılmadığı, takibin iptâli istenmediği sürece davacının borçlu görünmeye devam edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 355. ve devamı maddelerinde öngörülen eser sözleşmesi niteliğinde taşeron sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu husus tarafların da kabulündedir. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Davalı taşeron davalının yüklenicisi olduğu inşaatta bulunan yerden ısıtma imalâtı tamamlanmış olan daierelerin şap dökülmesi ve mastarlanması işini üstlenmiştir. Sözleşmede bedel birim fiat olarak ve KDV hariç olmak üzere, malzeme ve işçilik 9,00/m2 olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 5. maddesinde ilk hakediş ve ödemenin 30 günlük çekle yapılacağı, ikinci ve daha sonraki ödemelerin ise 60 günlük çeklerle yapılacağı belirlenmiştir. Davacı vekili, müvekkili yüklenici tarafından, iş bedeli karşılığı verilen dava ve takibe konu olan Bursa 13. İcra Müdürlüğü"nün 2010/11006 esas sayılı dosyasına ve davaya konu olan 67.000,00 TL miktarındaki çekin 57.000,00 TL"sinin muhtelif tarihlerde banka kanalıyla ödenmesine rağmen, davalı taşeronun bu çekin tamamı üzerinden takip başlattığını, müvekkilinin ... nezdinde bulunan bir kısım istihkaklarına da, haciz konulduğunu, halen takip dosyasının derdest olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitiyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, ödemelerden 20.000 TL ve 10.000 TL olanlarında hiçbir açıklama bulunmadığını, 27.000,00 TL olanın ise, bu çeke istinaden yapıldığını, ancak halen müvekkiline borcunun bulunduğunu, tahsilatın borcu karşılamadığını savunmuştur. Mahkemece, usulüne uygun bir menfi tespit davası açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmişse de, davacının açmış olduğu davanın 6100 sayılı HMK"nın 105. maddesinde düzenlenen "eda" davası niteliğinde olduğu, eda davalarının aynı zamanda tespit/menfi tespit niteliğinde de olduğu, Yargıtay ve Dairemiz uygulamalarının da bu doğrultuda olup, somut olayda olduğu gibi davalının edaya mahkum edilebilmesi için ilk önce dava konusu hakkın veya hukuki ilişkinin tespit edilmesi gerekir. Bu nedenlerle, mahkemece, öncelikle alacak davasının tespit istemini de içerdiği gözetilerek usulüne uygun bir dava açıldığı kabul edilmeli, takip konusu çeke karşılık ödendiği kabul edilen ve çekişmesiz olan 27.000,00 TL miktar kadar çek nedeniyle davacının borçlu olmadığı gözetilip, ancak bakiye borç yönünden, icra dosyası da incelenerek bilirkişiden rapor alınarak bakiye borç miktarı belirlenmeli ve fazla tahsil edilen miktar varsa davalıdan tahsiline karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hatalı değerlendirmelerle ve hukuki olmayan gerekçeyle davanın reddi doğru olmayıp kararın açıklanan nedenle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.