10. Hukuk Dairesi 2018/6096 E. , 2020/1286 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 08.12.2011 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “…dava konusu somut olayda; davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi için Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, davalı şirketin ne zamandan beri işçi çalıştırmaya başladığı, hususunda muhtasar beyannameler ve vergi kayıtlarından herhangi bir araştırma yapılmaksızın, salt şirketin kanun kapsamına alınış tarihi dikkate alınarak karar verilmesi yerinde değildir. Ayrıca kabul edilen süreler bakımından davalı şirketin ne tür işleri yaptığı ve adına kaç tane işyeri kaydı olduğu hususunda herhangi bir araştırma yapılmamış olup, dinlenen tanık beyanlarına göre, davacının bir ara Rusya’ya şirket çalışmaları kapsamında gönderilip gönderilmediği hususunda pasaport ve yurtdışı giriş çıkışlarının bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. Yine, dinlenen tanık beyanları da hükme esas almaya elverişli ve yeterli görülmemiş olup, dava konusu dönemde davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışan ve çalışmaları bilebilecek kimseler dinlenmelidir. Ancak bu kimselerin tespiti mümkün olmadığı takdirde, komşu işyerleri tanıkları araştırılıp dinlenmesi…”gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, kabule konu olan süreler bakımından, bozma sonrasında tanıklar dinlenilmiş ise de, davacının çalışmasının niteliği veya hangi işte çalıştığı hususu dahi netlikle belirlenememiş olup, bu kapsamda dinlenen tanık beyanları dışında tarafsız olabilecek nitelikte bordrolu tanıkların varlığının (örneğin dava konusu dönemde bordrolu olup bilahare aylık bağlanmış tanıkların) araştırılması ile davacının çalışmaları hakkında bilgi edinilmesi gereklidir. Ayrıca dinlenen tanıkların beyanları dikkate alındığında davalı işverene ait deponun varlığı, hangi tarihten itibaren işletildiği, davacının bu depoda çalıştığı ve boya malzemelerini verdiğine ilişkin iddia karşısında, teslim alınan malların tesellüm tutanaklarının olup olmadığı ile komşu işyerinden belirlenebilecek tanıkların kolluk aracılığıyla tespiti ile beyanlarının alınması suretiyle bir karar verilmesi gereklidir.
O halde, ilk bozmamız çerçevesinde davalı işyerinde kabule konu olan dönemin tamamında bordrolu olarak çalıştığı tespit edilebilen tanıkların araştırılması ile bu kişilerin beyanlarına başvurulması, devamında komşu tanıkların beyanlarının da alınması suretiyle tüm deliller toplanmalı, yine resen araştırma ilkeleri çerçevesinde tüm deliller toplandıktan sonra bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.