10. Hukuk Dairesi 2017/798 E. , 2020/1282 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının eksik hesaplanan aylık miktarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, hükümde belirtildiği şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 29.05.2014 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “…öncelikle davalı Kurumdan, prim borcu nedeni ile durdurulan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen süreler de intibakta gözetilerek, davacının yaşlılık aylığında esas alınması gereken basamakları sorularak belirlenmeli, 5510 sayılı Kanun ile prim ve aylıkların belirlenmesinde basamak sisteminden 01.10.2008 tarihinden itibaren vazgeçildiği ve davacının anılan sürelere yönelik prim borcunu 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi gereği belirlenen tutara göre ödediği gözetilerek, 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinin “… sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık sresi olarak değerlendirilir. …” hükmü çerçevesinde davacının son basamağına göre ödemesi gereken prim tutarı ile basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı sorularak belirlenmeli ve anılan borcun ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalı, Kurumca belirlenen basamak ve aylık miktarına itiraz edilmesi halinde ise gerektiğinde bilirkişi marifeti ile basamakların tespitinden sonra yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, bozma sonrasında aldırılan rapor ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacı hakkında uyulan bozma ilamı ve oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde, Kurum verileri ile karşılaştırma yapılmaksızın, olması gereken basamaklar ve yükselme seyirleri net olarak belirtilmediği gibi, esas alınan raporda 2005 yılı artış oranının %7 olması gerekirken %8 olarak belirlendiği anlaşılmış olduğundan, anılan rapor hüküm vermeye elverişli değildir. Diğer taraftan, davacı hakkında bozma sonrasında, davalı Kurumca 25.09.2015 tarihinde davacıya yapılan fark ödemenin nedeni üzerinde durulmalı, bu kapsamda davacının 01.05.2011 tarihli ilk aylığının bozma doğrultusunda güncellenip güncellenmediği ve bu nedenle davacının talebinin karşılanarak dava konusunun devam edip etmediği üzerinde durulmalı ve Kurumca yeniden belirlenen basamaklar esas alınarak hesaplanan ve başlangıçtan itibaren davacıya ödenmesi gereken aylık miktarı Kurumdan sorulmalı, davacıya ay be ay ödenen aylıklar ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren tahsis dosyası celp edilmeli ve gerektiğinde Kurum verilerinden ayrılan yönleri de belirleyen bir rapordan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 18.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.