20. Hukuk Dairesi 2018/1270 E. , 2018/1970 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davada..... Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
...... Mahkemesince Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/04/2017 tarih, 2016/14018 - 2017/3730 E.K. sayılı olan bozma ilamına uyulmuş, bilirkişi raporunun incelenmesinde; Yargıtay bozma ilamında belirtilen 23/09/1980 tarih, numara 14, cilt 42, sayfa 1 nolu tapu kaydını mavi renk ile çevreleyerek göstermiş, ancak krokide açıklama kısmında bu tapu kaydının tarihini 02/09/1980 olarak gösterdiği, ancak bu husus mahkememizce maddi hata olarak değerlendirilmiş ve alınan tapu kaydının 23/09/1980 tarihli tapu kaydı olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte fen bilirkişileri krokilerinde ve raporlarında dava konusu 591 ada 1 parsel sayılı taşınmazı da kırmızı renk ile çevreleyerek göstermiştir. Yine krokide 23/09/1980 tarihli tapu kaydının geldilerini de sarı ve yeşil renkler ile çevreleyerek göstermişlerdir. Fen bilirkişi heyeti raporu ve krokilerindeki mütaalalardan da anlaşılacağı üzere, dava konusu 591 ada 1 parsel sayılı taşınmazın geldisinin krokide yeşil ile çevrelenerek gösterilen 16 Eylül 1950 tarih, 47 nolu kayıt olduğu, dava konusu taşınmazın da bu tapu kaydının kapsamı içerisinde kaldığı, ihya edilmeye çalışılan mahkememizin 1983/177 Esas, 1993/129 Karar sayılı kararı ile iptaline karar verilen 23/09/1980 tarihli ve 14 sıra nolu tapu kaydının geldi kaydının krokide yeşil ile çevrelenen 16 Eylül 1950 tarih, 47 nolu kayıt olduğu, yargıtay ilamında belirtilen 23/09/1980 tarihli tapu kaydının iptaline ilişkin mahkememizce verilen kararın eldeki davaya etki edeceği, anılan kararın henüz kesinleşmediği, az evvel izah edildiği ve mahkememize 3 lü fen bilirkişisi heyeti tarafından sunulan raporda da tespitlendiği üzere eldeki davanın konusunun iptaline karar verilen tapu kaydının geldisine ilişkin olduğu, dolayısıyla bu durumun Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere yörede yapılan arazi kadastrosunun ve orman kadastrosunun kesinleşmesini önleyeceği, davanın kadastro tespitine ve orman kadastrosuna itiraza dönüştüğü, 6831 Orman Kanununun 11. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25, 26 ve 27. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözümünde kadastro mahkemesinin görevli olacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar kesinleşmiştir.
.....Hukuk Mahkemesinin 14/09/1993 tarih ve 1983/177 E. 1993/129 K. sayılı dava konusu taşınmazın ......maliki bulunduğu ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda (C) harfi ile işaretlenen 19.500 m2 yüzölçümlü 23.09.1980 tarih 14 sıra nolu tapu kapsamındaki taşınmaz olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 27/1 maddesi gereğince "Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve
-2-
2018/1270 - 1970
davalara ait dosyalar mahkemesine re"sen devrolunur" hükmü karşısında taşınmazın kuşkuya yer vermeyecek şekilde ferden belirlenmesi gerektiği zira böyle bir durumun tespitleri hukuken de kesinleşmiş olan taşınmazları da etkileyeceği belirlemenin ise ancak ihyası devam eden dosyada varsa keşif zaptındaki mahkeme gözleminde taşınmaz üzerinde halen mevcut bulunan sabit yapı vs. ilişkin açıklamalarla tespit edilebileceği aksi halde dava konusu yerin tespitinin mümkün olmadığı, kadastro çalışmaları esnasında 23.09.1980 tarih 14 sıra nolu tapu kaydının revizyon gördüğü parsellerle dava konusu yerin ancak yaklaşık olarak tespit edilebileceği kaldı ki somut olayda dava konusu parselin 23.09.1980 tarih 14 sıra nolu tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmaz kapsamında da olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar kesinleşmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 22/2. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.”
6100 sayılı HMK"nın 23/2. maddesinde, “Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile temyiz incelemesi sonucu kesinleşen göreve ve yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” hükümlerine yer verilmiştir.
Somut olayda Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine kararı Yargıtay 20. Hukuk Dairesince göreve ilişkin olarak bozulmuştur. Bu durumda davaya bakma görevinin Silifke Kadastro Mahkemesine ait olduğu özel dairenin kabulündedir. Özel Dairenin bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır.
O halde uyuşmazlığın Silifke Kadastro Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; Silifke Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 19/03/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.