Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5552
Karar No: 2020/1278
Karar Tarihi: 18.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/5552 Esas 2020/1278 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/5552 E.  ,  2020/1278 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

    Dava, eksik ödendiği iddiası ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti ile fark aylıkların yasal faizleri ile birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusundan esastan reddine dair karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dilekçesiyle; Kurum tarafından aylık bağlanma işlemleri sırasında müvekkilinin prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazanç miktarlarının eksik değerlendirildiğini ve müvekkiline eksik aylık bağlandığını belirterek ilk müracaat tarihi itibariyle alması gereken aylık miktarının prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazançları göz önüne alınarak düzeltilmesi ile ilk müracaat tarihinden itibaren eksik ödenen aylıkların hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    SGK vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın olmadığını belirterek yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Toplanan delillere göre; davacının ilk aylık bağlama talebinin 21.04.1982 tarihi olduğu, davacının daha sonra yeniden zorunlu sigorta kolundan çalışmaya başladığı ve 14.10.1993 tarihinde ayrılarak yeniden yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu bu talebi üzerine de kendisine aylık bağlandığı, daha sonra davalı kurumun 14.12.2012 tarihli maaş farkları bağlama kararında davacının maaşa esas kazançlarının düzeltildiği, yine kurum tarafından davacıya aylık bağlama kararı ve ödemelerinin gönderildiği bunun davacının ikinci müracaatı olan müracaat sebebiyle bağlanan aylıkla ilgili olup 1990-1991 yılları kazançları değiştiği için farkın oluştuğu böylece davanın konusu olan ilk aylık bağlama tarihindeki aylıklarla ilgili bir farkı içermediği anlaşıldığından davanın reddine dair karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ
    İlk derece mahkemesi hükmüne karşı davacı avukatı tarafından; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, aslen iddiasının davalı Kurum işlemlerince de doğrulandığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, davacının ilk aylık bağlama talebinin 21.04.1982 tarihi olduğu, davacının daha sonra yeniden zorunlu sigorta kolundan çalışmaya başladığı ve 14.10.1993 tarihinde ayrılarak yeniden yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu bu talebi üzerine de kendisine aylık bağlandığı, daha sonra davalı kurumun 14.12.2012 tarihli maaş farkları bağlama kararında davacının maaşa esas kazançlarının düzeltildiği, yine kurum tarafından davacıya aylık bağlama kararı ve ödemelerinin gönderildiği bunun davacının ikinci müracaatı olan müracaat sebebiyle bağlanan aylıkla ilgili olup 1990-1991 yılları kazançları değiştiği için farkın oluştuğu böylece davanın konusu olan ilk aylık bağlama tarihindeki aylıklarla ilgili bir farkı içermediği davacı talebinin değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesinin 1. alt bendi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, hakkında yapılan Kurum işlemlerinden de anlaşılacağı üzere, eksik aylık aldığını bu kapsamda talebinin kabul edilmesi gerektiğini beyan ederek ve resen belirlenecek diğer nedenlerle, kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.03.2006 tarihli ve 2005/10-755 Esas, 2006/32 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; bir borç ilişkisi, asıl hakla birlikte bazı fer’i hakları da içerir. Borç ilişkisinin içerdiği asıl hak, alacak hakkı; fer’i haklar ise, cezai şart, faiz, kefalet, rehin, hapis hakkı gibi haklardır.
    Fer’i haklar, borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası değildir. Asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerli olup, asıl alacak ile birlikte doğar, varlığını sürdürür, onunla birlikte sona ererler.
    Borcu sona erdiren en önemli neden, tarafların kendilerine yüklenen edimleri ifa etmeleridir. Genel olarak ifa, borçlanılmış edimin yerine getirilmesi suretiyle alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir. Kural, asıl borç sona erdiğinde, bu borca bağlı fer’i borçların da sona ereceğidir. Bu sonuç, ek bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleşir.
    Ne var ki, asıl borcun sona erişinde yan borçların da sona ereceğine ilişkin kural, her zaman ve her hukuksal ilişki için geçerli değildir. Bununla ilgili ayrık durumlar Borçlar Kanunu’nun 113. (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 131.) maddesinde gösterilmiş, kıymetli evrak, taşınmaz rehni ve konkordato bu kuralın dışında tutulmuştur.
    Ayrıca, evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulması (ihtirazi kayıt) veya saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile, borcun fer’isi olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.
    İhtirazi kayıt; “muayyen haklarını kullanmak hususunda serbestisini muhafaza etmek isteyen tarafın bu husustaki vaki beyanı” olarak tanımlanabilir.İhtirazi kayıt ileri sürmeye yönelik hak, başka bir hakkı koruyucu nitelikte olup, koruduğu hak, asıl alacağa bağlı olan ve henüz ifa edilmeyen yan edimlere ilişkin haklardır.
    İhtirazi kayıt ileri sürme hakkının kullanılmaması ile, alacaklının korunan bu haklarını talep etmesi engellenmiş olur. Bu engellenme itiraz niteliğinde bulunmaktadır. Alacaklının, bu hakkını kullanmakla korumak istediği hakları korunmuş olmakta, bu irade kullanılmaz ise, korunmak istenen (fer’i nitelikte) hak düşmektedir.
    Bu önkoşul, ifadan önce ya da en geç ifa anında kullanılmalıdır. Alacaklının, en geç ifa anında derhal, ifanın tam olarak yapılmadığına ilişkin çekinceye dair iradesini, borçlu tarafa bildirmemesi, alacaklının borçlu tarafından yapılmayan ifaların yapılmasına ilişkin talebinden zımnen feragat ettiği anlamını taşımaktadır. Alacaklının ihtirazi kayıt ileri sürmemesi, karşı tarafın ifasını ve ifaya ilişkin davranışı ile ortaya koyduğu iradesini kabul ettiği anlamına gelecektir.
    Hareketsizlik hiçbir zaman ihtirazi kayıt ileri sürüldüğünü göstermez ve bu yolda bir karine oluşturmaz.
    Borçlar Kanunu 113. maddede (6098 SK. Md.131) ayrıca; “...veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz...” ifadesi yer almaktadır. Buna göre, alacaklı açıkça ihtirazi kayıt hakkını ileri sürmese bile, yaptığı eylem ve işlemlerden bu hakkını kullanmak istediği sonucu çıkarılabiliyorsa, bu hakkın kullanıldığının kabulü gerekecektir. “Hal icabı” kavramı değerlendirilirken kuşkusuz, somut olayın özellik ve gerekleri dikkate alınmalıdır.
    Burada önemli yön, alacaklının hangi eylem ve işlemlerinin, bu hakkı kullanmak istediği şeklinde yorumlanması gerektiğidir. İfade edilmek istenen husus, somut olayın niteliğinin, para borcunun son bulmasına karşılık, işlemiş faiz borcunun devamını gerektirmesidir. Alacaklının, asıl borç konusu para alacağını tahsil ederken, işlemiş faizleri talep hakkını saklı tuttuğunu beyan etmediği veya bu durum “hal ve koşullardan çıkartılmadığı” takdirde ise, yukarıda belirtilen yasal ilke uyarınca, asıl borç son bulmakla, faiz alacağı da son bulacaktır.
    Yargılama hukukunun genel bir kuralı olarak, belli bir hukuk kuralına dayanarak hak elde etmek isteyen taraf, bu kuralın uygulanabilmesi için gerekli koşulların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı (alacaklı), ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü, ya da, durumun gereğinden bu hakkını kullandığının anlaşılması gerektiğini ispat etmekle yükümlüdür.
    Eldeki davada ise, davalı Kurumca, davacının 1990 ve 1991 yıllarında geçen hizmetine ilişkin olarak prime esas kazançlarının güncellenmesi suretiyle aylığının yeniden ve doğru hesaplanarak fark aylıklarının 19.01.2015 tarihinde davacının hesabına gönderildiği, bu tarihte aynı zamanda davanın da açıldığı dikkate alındığında davacının talebinde geçen faiz istemi bakımından ihtirazi kaydın oluştuğu hususunun gözetilmesi ve faiz istemi bakımından yapılacak irdeleme ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine dair karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi