12. Hukuk Dairesi 2014/9377 E. , 2014/12089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karamürsel (İcra Hukuk) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/02/2014
NUMARASI : 2013/78-2014/11
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
02.02.1942 doğumlu, M. ve S. oğlu borçlu S.. K.."a satış ilanı tebliğinin Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21.maddesinin 1.fıkrasında; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina” dır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Yönetmeliğin 30. maddesinin 2., 3., 4.fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Yönetmeliğin 30/1. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.
Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre, yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.1965 gün ve E:2/793 K:366, 16.09.1981 gün ve E:7/2371 K:604, 29.12.1993 gün ve E:18/778 K:876, 08.10.1997 gün ve E:2/499 K:783 ve 02.06.1999 gün E:1999/18–480 K:1999/486, 25.01.2006 gün ve E:2005/2- 772 K:2006/17, 01.07.2009 gün ve E: 2009/12-257 K:315 sayılı kararlarında da istikrarlı bir biçimde benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; borçlu adına çıkartılan taşınmaz satış ilanının tebliğine ilişkin tebliğ belgesinde, muhatabın geçici olarak Karamürsel"e gittiğinden adresin kapalı olduğu, Tebligat Kanunu"nun 21. Maddesine göre muhtara tebligat evrakının bırakıldığı, muhatabın kapısına ihbarın yapıştırıldığı ve imzadan imtina eden komşusu Ö. A."a haber verildiği hususları şerh edilmiş ve tebliğ memurunca imzalanmıştır.
Görüldüğü gibi tebliğ memurunca, tebliğ evrakına yazılan “muhatabın geçici olarak Karamürsel"e gittiği” yönündeki beyanın kime ait olduğu tebliğ belgesine yazılarak beyanda bulananın imzasının alınması, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi halinde de bu cihet tebliğ memuru tarafından şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; tebliğ evrakının imza karşılığı muhtara teslimi ile 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlaması gerekmekte olup, somut olayda muhatabın gösterilen adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebinin kimden soruşturulduğu konusunda bir belirleme bulunmadığından yapılan tebliğin Tebligat Kanunu"nun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1.maddesine uygun yapıldığının kabulü mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulu"nun 12.03.2014 gün ve E.2013/12-644, K. 2014/284).
Öte yandan 23.06.1990 doğumlu, M. ve N. oğlu borçlu S.. K.."a da satış ilanı tebliğinin Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine göre, kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile beraber aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Yine aynı Kanunu"nun 39. maddesinde; "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz" hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; borçlu adına gönderilen satış ilanına ilişkin tebligatın, birlikte oturduklarından bahisle annesi Nurten Kılınçsoy"a tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Tebliğ evrakında muhatabın adreste bulunup bulunmadığı konusunda bir belirleme bulunmadığından yapılan tebliğin Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine uygun yapıldığının kabulü mümkün değildir
İİK"nun 127. maddesi gereğince satış ilanının bir suretinin borçluya tebliği zorunludur. Tebliğ işleminin yapılmamış ya da usulsüz yapılmış olması başlı başına ihalenin feshi nedenidir.
O halde mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.