Esas No: 2022/1640
Karar No: 2022/5800
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1640 Esas 2022/5800 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Hasan Hüseyin Kürekçi'nin geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiş ancak davalılar temyiz etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını yerinde bulmuş ve temyiz isteğini reddetmiştir. Ancak davalılar tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda dosya yeniden incelenmiş ve mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, davacıya diğer mecburi dava arkadaşlarına dava açma süresi verilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 59 ve 60. maddelerinde mecburi dava arkadaşlığı, HMK'nın 124. maddesi ise davacının diğer mecburi dava arkadaşlarına davayı teşmil etme süresini düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/741-2021/1753
İlk Derece
Mahkemesi :... 33. İş Mahkemesi
No :2019/38-2020/14
Dava, iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I-İSTEM
Davacı murisi Hasan Hüseyin Kürekçinin 31.07.2016 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı kurum ve davalı ... vekilleri olayın iş kazası olmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönlerinden davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabülü ile; davacı murisi Hasan Hüseyin Kürekçi'nin 31.07.2016 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olarak tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... ve davalı kurum vekilleri, olayın iş kazası olmadığı, yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davacı murisi Hasan Hüseyin Kürekçi'nin geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiş ise de, dosya içeriğinden Hasan Hüseyin Kürekçi'nin davacı dışında mirasçılarının da olduğu anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).
HMK 59 ve 60. maddelerde hangi hallerde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olacağı belirtilmektedir. Bu durumda maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi halinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, mecburi dava arkadaşlığında ancak birlikte dava açılabileceği veya aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği görülmektedir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin ya da kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Somut dosyada, mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekirdi. Bu itibarla HMK124. Maddesi gereğince davacıya davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil etmesi için süre verilmeli, mirasçıların davaya katılımı sağlanmalı, bu şekilde taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.