Esas No: 2022/2526
Karar No: 2022/5794
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2526 Esas 2022/5794 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı işverenin yanında geçirdiği ve Kuruma bildirilmeyen 31.10.2004-28.07.2010 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespit edilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi davayı kısmen kabul etmiş ve davalının belirlediği tarihler arasındaki çalışmasını tespit etmiştir. Ancak davacı ve feri müdahil Kurum vekilleri istinaf yoluna başvurmuş, böylece davacının tüm çalışma süresi hakkındaki iddiası incelenmemiş ve bu eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuştur. Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79 ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddesi olup, davanın kamudüzenini ilgilendirmesi nedeniyle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Kanun maddelerine göre, Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespit edilen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Mahkemece yapılacak iş, bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 41. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı ve feri müdahil kurum vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının davacı ve feri müdahil Kurum vekillerinin tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, davalı işverenin yanında geçen ve Kuruma bildirilmeyen 31.10.2004- 28.07.2010 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacı ...’un davalı ... Gazinosu Turizm İnş. Tic. Ltd. Şti.’ne ait ... sicil numaralı işyerinde 19.01.2008-19.01.2010 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, davacı ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, hak düşürücü sürenin dolmadığını, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidildiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili, davacının eylemli ve gerçek bir çalışma yaptığı saptanamadığını, mıştır. davanın öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı ve çalışma olgusunun yöntemince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, iddia olunan fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, anılan çalışmanın, süreklilik arz edip etmediği, sezonluk nitelikte ise davacının tespitini istediği dönemdeki çalışmasının sezonluk mu yoksa sürekli mi olduğunun, günde kaç saat çalışıldığının belirlenmesi, bordro ve komşu işyeri tanıkları araştırılarak, dinlenen tanık ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilmeden eksik araştırma suretiyle karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş, uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerekirse Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, komşu işyeri tanıklarının çalışma süresini tereddütsüz belirlemek amacıyla gerek görüldüğü takdirde hizmet döküm cetvellerini getirterek fiili çalışmanın varlığını belirlemek, eğer fiili çalışma varsa kesintisiz olup olmadığını tespit etmek, eğer fiili çalışma var ve kesintisiz yani blok çalışma niteliğinde ise, hak düşürücü sürenin oluşmayacağı göz önünde bulundurularak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesikararının HMK'nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 18.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.