Esas No: 2022/1699
Karar No: 2022/5768
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1699 Esas 2022/5768 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, müvekkilinin 2011-2016 yılları arasında prim teşvikinden yararlandırılmadığını iddia ederek, yanlış ve yersiz ödenen tutarlar ile davalı kurum tarafından yasal dayanağı olmayan yanlış ve yersiz olarak tahsil edilen sigorta primlerinin tespiti ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL alacak talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, istinaf başvurusu da reddedilmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin ek 17. madde 4. fıkrası ile ilgili iptal kararı sonrası davada toplanması gereken bazı evrakların celbi ve yasal şartların yeniden incelenmesi gerektiği sonucuna varılmış ve bu nedenle 10. Hukuk Dairesi kararı bozulmuştur.
5510 sayılı Yasa'nın ek 17. maddesi: Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın kon
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/642-2021/1766
İlk Derece
Mahkemesi :... 13. İş Mahkemesi
No :2016/301-2020/11
Dava, prim teşvikinden yararlandırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 01/03/2011 - 14/06/2016 tarihleri arasında 4 4120 01 01 1022768, 4 4399 01 01 1022767022 01- 22, 4 4120 01 01 1223156 042 20 - 81, 4 4120 01 01 1053542 017 04 - 56, 4 4120 02 02 1090583 041 11 - 24, 4 4120 01 01 1110579 010 10 - 10, 4 4120 01 01 1008125008 01 - 30, 4 4120 01 01 1034954 046 01 - 65, 4 4120 01 01 1016971 028 01 - 17, 4 4120 01 01 1021596 022 02 - 15 , 4 4120 01 01 1023160 032 01 -11, 4 4120 01 01 1221970 034 28 - 26, 4 4120 09 09 1349513 034 35 14 sicil numaralı iş yerlerinde 01.03.2011- 14.06.2016 tarihleri arasında Hazine teşviki dikkate alınmadan prim ödemesi yapıldığını belirterek, davalı kuruma yanlış ve yersiz ödenen tutarlar ve davalı kurum tarafından yasal dayanağı olmayan yanlış ve yersiz olarak tahsil edilen sigorta primlerinin tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL alacağın her aya ilişkin primin kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki, derdestlik, husumet, hak düşürücü süre gibi ilk itirazları ile zaman aşımı definde bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Somut olayda 13.02.2011 tarihli Kanun yürürlüğe girdikten sonra 2011 mart ayından itibaren davacının beş puanlık indirimden yararlandırılmamış ise de yürürlüğe giren Kanun ile birlikte davacının yürürlük öncesi elde ettiği kazanımlar aleyhinde işlem de yapılmadığı anlaşılmaktadır. 2011 yılı mart ayı ve sonrası için davacı bakımından tüm yönleriyle ve fiilen elde edilmiş bir hakkın varlığından bahsedilemeyeceğinden ve idare tarafından kanunun yürürlüğü öncesinde tamamlanmış hukuki durumları etkileyecek işlem de tesis edilmediğinden somut olayda idarenin tesis ettiği işlemin hukuka aykırı olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2018/1364 Esas 2018/3417 Karar sayılı kararına göre de ''6111 sayılı Kanun'un 38.maddesi ile yapılan bu düzenleme sonrasında 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na ilişkin işyerleri teşvik kapsamından çıkartılmış olup bu işyerleri 01.03.2011 tarihinden itibaren teşvikten yararlanma hakkını kaybetmiştir.''
Açıklanan nedenlerle dava dilekçesinde belirtilen iş yerleri ile ilgili 01.03.2011- 14.06.2016 tarihleri arasında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanması kanunun açık hükmü karşısında mümkün olmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.gerekçesiyle İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
1) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU NEDENLERİ
Davacı vekili; istinaf dilekçe içeriğini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME :
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkindir.
5510 sayılı Yasa'nın 81’inci maddesi hükümlerinden faydalandırılma ve fazla ödenen tutarın iadesi istemi ile açılmış eldeki davada, 5510 sayılı Yasa'nın ek 17. maddesinin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında ...'nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği taktirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de,öncelikle davacı tarafça alınan dava konusu edilen tüm ihalelere ilişkin evrakın celbedilerek, hangilerinin 4734 sayılı kanun kapsamında olduğu araştırılmalı, bu ihaleler nedeniyle tescil edilen işyeri dosyaları celbedilmeli, 5510 sayılı Yasa'nın ek 17. maddesinin 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ve davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığı incelenmeli ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.