Esas No: 2022/328
Karar No: 2022/5817
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/328 Esas 2022/5817 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı iş yerinde iş kazası geçirdiğini ve maluliyet oranının tespit edilmesini talep etti. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi ve Adli Tıp raporu doğrultusunda kazanın iş kazası olduğu ve davacının meslekte %37 oranında kazanma gücünden kaybettiği tespit edildi. Ancak temyizde, zarar ile olay arasındaki uygun illiyet bağı tam olarak kurulamadığına ve görgü tanıklarının beyanına başvurulması gerektiğine karar verilerek hüküm bozuldu. Temyiz edilen kararın bozularak yeniden incelenmesi için davalıların temyiz itirazları kabul edildi.
Kanun Maddeleri: Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, Madde 85/9529.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2019/412-2021/346
Dava, iş kazası olduğunun ve maluliyet oranının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası kararında ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının 15.10.2002 tarihinde davalı iş yerinde çalışmaya başladığını, 15.01.2003 tarihinde, ahşap hızar tezgahında tomruk kesme işinde çalışırken kesilmekte olan tomruktan sıçrayan ahşap kıymığın sol gözüne isabet etmesi ile yaralandığını, kaza tarihinde davalı iş yerinde sigortasız çalıştığından, meydana gelen kazanın iş kazası olduğu yönünde herhangi bir tutanak tutulmadığını iddia ile, davalı iş yerinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine ve iş kazası sebebiyle maluliyet oranının tespitine karar verilmesini talep ettiği eldeki davada, Mahkemece bozma sonrası kararında; davacının davalı şirket iş yerinde 12.01.2004 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine, davacının davalı şirket iş yerinde uğradığı iş kazası olayı nedeniyle Adli Tıp Genel Kurulu’nun 31.03.2016 tarihli raporu doğrultusunda, 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle, Grup 1 kabul olunarak...E Cetveline göre %37 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; davacının kesinleşen mahkeme ilamı uyarınca, 14.04.2003-12.01.2004 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerindeki çalışmalarının tespit edildiği, davacının 18.03.2004 tarihli şikayet dilekçesinde, ... Ltd. Şti. bünyesinde 15.10.2002 tarihinde çalışmaya başlayıp, 15.01.2003 tarihinde iş kazası geçirip sol gözünü kaybettiğini belirterek şikayetçi olduğu, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2009 tarihli iddianamesi ile sanık ... hakkında, tedbirsizlikle ve dikkatsizlikle yaralamaya sebebiyet verme suçundan kamu davasının açıldığı, suç tarihinin 15.01.2003 olarak yer aldığı, ... 5 Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/800 Dosya No, 2010/1771 Karar sayılı, 24.11.2010 günlü kararı ile; zamanaşımı gereğince ortadan kaldırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesince “Davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine” şeklinde düzeltilerek onandığı, Ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda, tomruk kesilirken ahşap talaş ve kıymık fırlamasına karşı işçiye iş gözlüğü verilmesi gerektiği halde böyle bir kişisel koruyucu verilmediği için, işveren vekili sanık ...’nin, 5/8 oranında, kazalı ...’in yeterli sakınmayı ve dikkati göstermediğinden 3/8 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, ... 5. Sulh Ceza Mahkemesine Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca gönderilen 05.08.2010 tarih-5018 sayılı raporda ...’in sol gözünün işlevi yitirmesi niteliğindeki görme kaybının travmatik nitelikte olduğu, sistemik bünyesel hastalığa bağlı olmadığının oybirliğiyle mütalaa edildiği, Kurum Denetmenince ifadesine başvurulan ...’ın beyanında “...’in işe girmesinden 2-2,5 ay sonra kopsiden çıkan ağaç parçası veya kıymığın sol gözüne çarptıktan sonra kendisine ve ...’e haber verdiğini, ... ve ... ile birlikte diğer işçilerin de bildiğini, ancak adı geçen kişilerin ifade vermeye geldiğinde tam tersini söyledikleri, işyerinde müdür olarak görev yapan ...’e olayın haber verilmesine rağmen sigortalı olarak bildirilmediği için şahsın tedavi görmediğini, olaydan muhasebeci ...’ın da haberinin olduğunun belirtildiği, ceza dosya içeriğinden ifadesine başvurulan sanık ...’nin de gerek savcılıkta gerek duruşmadaki ifadelerinde, davacının çalışma tarihleri konusunda çelişkili beyanlarının olduğunun anlaşıldığı, iddia olunan olayla ilgili ilk tıbbi belgenin SSK Tepecik Hastanesi Göz Servisinin 12.01.2004 giriş, 19.01.2004 çıkış tarihli müşahade evrakında; kişinin 1 yıl önce sol gözüne kıymık batması sonucu sol gözünün bulanık görmeye başladığının, sosyal güvencesi olmadığından doktora gitmediğinin, sosyal güvencesine kavuşunca doktora başvurduğunun belirtildiği, 15.01.2004’te sol enükleasyon operasyonunun yapıldığı, 15.09.2004 tarihli Sigorta Teftiş Kurulu Raporunda, olayın iş kazası olmayıp hastalık vakası olarak değerlendirilmesi gerektiği, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 31.03.2016 günlü raporunda, dosyada 15.01.2003 tarihli tıbbi belgenin mevcut olmadığı, kişinin görme kaybı arızası ile ilgili ilk tıbbi belgenin sorulan olaydan 1 yıl sonrasına ait olduğundan dava konusu olay ile mevcut görme kaybı arızası arasında tıbbi illiyet bağının kurulmadığı, Mahkemece illiyeti olduğunun kabulü halinde mevcut belgelere göre, 15.01.2003 tarihinde maruz kaldığı olaya bağlı arızasının 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle grup 1 kabul olunarak E cetveline göre %37 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının oybirliği ile mütalaa edildiği, konuya ilişkin davacı tarafça açılan maddi manevi tazminat dosyasında eldeki davanın bekletici mesele yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda anlatılanlar ışığında somut olaya bakıldığında, Mahkeme kabulündeki olay tarihi ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının tam olarak kurulamadığı belirgin olup, davacının iddia ettiği olay günü sigortalılığı bulunan işyeri çalışanlarından kanaat edinmeye yetecek kadarının beyanına başvurulmalı, varsa ifadeler arasındaki çelişki giderilmeli, özellikle görgü tanığı olarak gerek ceza dosyasında, gerek Kurum Denetmen raporunda ifadesine başvurulan ...’ın ifadesi iş bu dosyaya ikmal edilmeli, ceza dosyasındaki beyanları hususunda açıklama yaptırılmalı, müfettiş raporundaki ifadesinde adı geçen kişilerin açık kimlik bilgileri tespit edilmeye çalışılarak, tespit edildiği takdirde beyanlarına başvurulmalı, iddia olunan olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunup bulunmadığı hususunda, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,18/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.