Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4508
Karar No: 2019/4698

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4508 Esas 2019/4698 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/4508 E.  ,  2019/4698 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.03.2016 tarihinde verilen dilekçeyle şerhin terkini talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.11.2016 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Davacı vekili, ..., Topallı Köyünde bulunan dava konusu 569 ada 2, 3, 8, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline ait bulunduğunu, taşınmazların 1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında külfetsiz ve takyitsiz olarak tapu kayıtlarının oluşturulduğunu, tapu kayıtları üzerine sonradan konulan "3573 sayılı yasa kapsamında olup verilen amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi takdirde Hazinece geri alınır." şerhinin silinmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, dava konusu şerhin 3573 sayılı Kanunun 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla değişik 3. maddesi uyarınca 04.03.2003 tarihinde konulduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazla ilgili ilk tesis kadastrosunun yapıldığı tarihte dava konusu şerhin bulunmadığı, 3573 sayılı Kanunda değişiklik yapan 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla konulan hükme dayanılarak taşınmazlar üzerine sonradan şerh konulduğu, bu durumun tapu malikinin kazanılmış hakkını ortadan kaldıracağı gerekçe gösterilerek şerhin kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Davalı ... vekilinin, yerel mahkeme kararının kaldırılması amacıyla yapmış olduğu istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesinin 27.04.2017 tarihli kararıyla, kazanılmış hakların korunması ilkesi gereğince esastan reddedilmiştir.
    Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyada mevcut harita ve kadastro mühendisi ...’ın 14.11.2016 tarihli raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların tapu kaydının 26.01.1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında oluşturulduğu sabittir.
    3573 sayılı Kanunun, 1995 tarihindeki değişiklikten önceki 3. ve 4. maddeleriyle, Devlet ormanlarıyla boş arazide muayyen bir bölgede bulunan yabani zeytinliklerin aşılanması konusunda istekli bulunanların müracaatı, müracaat edilecek merci ve bu alanların ilgilisine tevzii ile en sonunda mahallin en büyük mülkü amirince aşılanan zeytinlik alanın tapusunun verileceğine ilişkin hükümler yer almaktaydı. 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla, 3573 sayılı Kanun hükümleri ıslah edilmiş, özellikle yabani zeytinlikleri aşılamak için müracaat edenlerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili Devlet kurumlarının görev ve yetkileri daha belirgin hale getirilmiştir.
    Dava konusu taşınmazlar üzerine konulan şerh, 3573 sayılı Kanunun 3. maddesinde 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla yapılan değişiklik gereğince konulmuştur. Öncelikle, şerh konulmasına ilişkin hüküm kanun koyucunun yabani zeytinliklerle ilgili düzenlemesine uyumlu olup, kanundan beklenen amacın ileride bertaraf edilmesini engelleyici bir nitelik taşımaktadır. Kanun hükmü yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesince iptal edilmediği veya kanunla ilga edilmediği sürece herkes tarafından nazara alınması gerekir. Şerh, bir kanun hükmüne dayanılarak konulduğu için dayanağını kanundan alması nedeniyle bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Anayasanın 44. maddesinin birinci fıkrasında, "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, amacıyla gerekli tedbirleri alır." hükmüne; 45. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır." hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın 45. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu kuralla Devlete, tarım arazilerinin sanayi ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesini ve tarım arazileri ile çayırlar ve meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi yüklenmiştir.
    Anayasa Mahkemesinin 05.03.2015 tarihli ve 2014/147 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, tarım önemli geçim kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Ülkemizde tarım arazilerinin korunması, tarımla uğraşan halkın ve dolayısıyla ülkenin refahı ve gelirinin artması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Devletin, tarım arazilerinin ıslahı, bakımı, korunması ve geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin yanında, bu alanların tahribini, kalite ve verimliliğinin düşürülmesini ve amacı dışında kullanılmasını önleyecek adli, idari ve hukuki tedbirleri de alması gerekmektedir.
    3573 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve hükme dayanılarak taşınmazın tapu kaydına düşülen şerhle, hak sahiplerine verilen zeytinlik vasfındaki taşınmazların bu niteliklerinin korunması amaçlanmakta; kazanılmış mülkiyet hakkının maliklerinin elinden alınması veya mevcut kullanım durumlarının herhangi bir şekilde sınırlandırılması söz konusu olmamakta, aksine bu niteliklerinin korunması ve aleniyet sağlanması hedeflenmektedir. Bu nedenlerle, gerek yerel mahkemenin gerekse bölge adliye mahkemesinin kazanılmış hakların korunmasıyla ilgili gerekçeleri yerinde ve isabetli değildir.
    Davaya konu şerh, ilgili kurumlarca tapu siciline keyfi olarak değil, kanun hükmünün bir gereği olarak yazıldığından, bu hüküm ilga edilmediği veya iptal edilmediği sürece şerhin tapu kaydından silinmesi için haklı ve hukuka uygun bir gerektirici sebep de mevcut değildir.
    Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin HMK’nın 373/1. maddesine göre istinaf isteminin reddine ilişkin kararın KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi hükmünün davalı yararına BOZULMASINA; 6100 sayılı HMK’nin 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, 22.05.2019 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY
    Davacı vekili, davacının ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 569 ada 2, 3, 8, 11, 12 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, taşınmazların 1939 tarihli, Zeytinciliğin Islahı ve Yabani Zeytinlerin Aşılattırılması Hakkındaki 3573 sayılı Yasaya göre tevzii, tahsis ve tescil edildiğini, 3573 sayılı Yasanın 1995 yılında 4086 sayılı Yasa ile değişikliğe uğradığını; bu değişikliğe göre tapu kaydına şerh yazıldığını, bu hükmün, yasa değişikliğinin yürürlüğünden sonraki tahsislere uygulanacağını ileri sürerek, tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılan "3573 sayılı Yasa kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz. Miras dahil bölünemez. Veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez. Aksi takdirde Hazinece geri alınır" şerhinin silinmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesiyle taşınmazların öncesinin orman olduğunu, 1945 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında orman içinde olup; 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesine dayanılarak ormandan Hazine adına çıkartılan yerlerden olduğundan, şerhin yasal dayanağının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın kabulüne, şerhin kaldırılmasına karar verilmiş; davalı ... vekili, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince, çekişmeli taşınmazın, 3573 sayılı Kanununa göre zeytincilik parseli olarak tahsis ve tescil edildiği, bütün hukuki sonuçlarıyla tamamlanan bir hukuki işlem mevcut olduğu, davacılar bakından kazanılmış hakkın gerçekleştiği; 4086 sayılı Kanunda zaman bakımından geçmişe yürürlüğüne ilişkin bir hüküm olmadığı, 3573 sayılı Kanunun 3. maddesinde yapılan değişikliğe dayanılarak tapu kaydına şerh konulmasının, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için olanaklı hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulünün isabetli olduğuna ve istinaf başvurusunun esastan reddini karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Dosya arasındaki tapu kaydına ve 14.11.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazların ilk geldisi 247 ila 263 parseller ... Yabani Zeytin Islah Kooperatifi adına tapuya tescilliyken tevhiden 519950 m2 zeytinlik olarak 05.10.1989 tarih, 8869 yevmiye ile tapuya tescil edildiği, 589 ila 608 kütük sayfalarına giderek dava konusu yer 250 parselken ifraz sonucu 603 kütük sayfasında tescili 561 parsel numarasını aldığı, burada yapılan imar uygulaması sonucunda 569 ada 2, 3, 8, 11, 12 numaralı imar parsellerine gittiği; anılan imar parsellerinin Kumru Pirinççi adına kayıtlıyken satış suretiyle davacıya geçtiği anlaşılmıştır.
    Kaldırılması istenilen "3573 sayılı Yasa kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez. Veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez. Aksi takdirde Hazine"ce geri alınır" şerhi 04.03.2003 tarihinde tesis edilmiştir. Anılan şerhin dayanağı 3573 sayılı Yasada 4086 sayılı Yasa ile yapılan değişikliktir.
    Gerçekten 4086 sayılı Yasa ile 3573 sayılı Yasada bazı değişiklikler yapılmış, 3573 sayılı Yasanın 3. maddesinin 3 fıkrası "... 5 yıl süre ile taşınmazın gayesine uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca tespit edilenlere mahallin en büyük mülki amiri tarafından tapuları devredilir. Bu yolla verilen taşınmazlar hiçbir şekilde amacı dışında kullanılamaz... bu hususlarda taşınmazın siciline gerekli şerh verilir" şekilinde değiştirilmiştir.
    4086 sayılı Yasa 28.02.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasanın yürürlüğünden önce zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılanması hakkındaki iş ve işlemlere uygulanacak mevzuat 07.02.1939 tarihinde yürürlüğe giren 3573 sayılı Yasadır. Bu yasada (3573 sayılı Yasa uyarınca) edinilecek taşınmazların amacı dışında kullanılmayacağı hususunun taşınmaz siciline şerhi gerekeceğine dair herhangi bir hüküm yoktur. Hal böyle olunca yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin ilkeler üzerinde durulması gerekir.
    09.03.1988 tarih, 1987/2-860, 232 sayılı; 13.10.2004 tarih, 2004/10-528 Esas, 2004/533 Karar; 06.04.2005 tarih, 2005/10-183 Esas, 2005/241 Karar; 06.02.2008 gün, 2008/3-60 Esas, 2008/94 Karar; 20.02.2008 gün, 2008/13-160 Esas, 2008/147 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararlarında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa veya düzenleyici hüküm o yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getirir. Başka bir deyişle yürürlüğe giren yasa, yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanamaz. Ancak, yeni yasada yürürlüğe giren hükmün geçmişe de yürütüleceğine dair aksi bir kayıt da olabilir. Böyle bir durum söz konusu ise Yasa koyucu yeni çıkan yasanın geçmişteki olaylara da uygulanacağını düzenlemiş kabul edilir. O hüküm yürürlüğünden önceki olaylara da uygulanır.
    Yeni yasanın eski yasa zamanında tüm sonuçları itibarıyla doğmuş olan haklara dokunmaması ilkesine medeni hukuk uygulamasında "kazanılmış hak" (müktesap hak) denilmektedir.
    Somut olayda dava konusu taşınmazların geldisi olan 250 parselin, 08.01.1959 tarih, 25 No"lu tapu kaydıyla, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Yasası gereği oluştuğu; 4086 sayılı Yasanın 28.02.1995 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava konusu şerhin bu tarihten sonra 2003 yılında tesis edildiği, davacılar bakımından kazanılmış hak olgusunun gerçekleştiği; 4086 sayılı Yasada zaman bakımından geçmişe yürürlüğüne ilişkin bir hüküm olmadığına göre bu yasanın 2. maddesine dayanılarak oluşturulacak şerhlerin yasanın yürürlüğünden sonrası için tesis edilmesinin mümkün olduğu açık olup, mahkemece şerhin kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi yerindedir.
    Açıklanan nedenlerle hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi