11. Hukuk Dairesi 2016/6091 E. , 2018/1020 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada ..... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.03.2016 tarih ve 2015/324-2016/191 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 19/06/2007 tarihli protokolle müvekkiline ait.... sahasında yer alan 6084 parsel sayılı taşınmazın 12.070,46 m2, 13485 parsel sayılı taşınmazın 7.058,00 m2, 19919 parsel sayılı taşınmazın 2.652,04 m2"lik kısmı olmak üzere 21.780,50 m2 arsa ile 03/02/2009 tarihli ek protokolle bu taşınmazların bitişiğinde yer alan 7.226,70 m2 arsa olmak üzere toplam 29.006,70 m2 protokollerde belirtilen şartlar dahilinde davalı ..."ın kullanımına tahsis edildiğini, 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesi "..... veya ..."dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer. Bu durumda ... herhangi bir hak talebinde bulunamaz" şeklinde olduğunu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün süresinin 1 yıl olduğunu ve talep ile bir defa uzatıldığını, ayrıca 9.2 maddesi "Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde ..."ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer. ..."ın haklarını devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz" şeklinde olduğunu, 08/03/2013 tarih ve 28581 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile ..."ın hisselerinin tamam..... ortak girişimine devredilmesi ile özeleştirildiğini, bu durumda protokollerin son bulduğunu, davalı taraftan bu hususları belirterek tahliye talep edilmesine rağmen davalı tarafın arsayı tahliye etmediğini, ileri sürerek her iki protokole dayanarak tahsis edilen toplam 29.006,70 m2 taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya dayanak olan 03/02/2009 tarihli protokolün 9.2. maddesinin müvekkilinde bulunan sözleşme nüshasında yer almadığını, 19/06/2007 tarihli protokolde tahliyeye ilişkin hükmün bulunması da hukuka uygun olmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki protokollerin bir nevi yap işlet devret modelinde arsa tahsisi olduğu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün süresinin l yıl olduğu ve 1 yıl daha uzatıldığı, 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesinde taraflardan birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona ereceği düzenlendiği, bu durumda bu protokolün bu hüküm nedeniyle davalı tarafın 08/03/2013 tarihinde özelleştirilmesi ile son bulduğu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün 9.2. maddesinin de aynı şekilde ..."ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona ereceğini düzenlediği, davalı taraf kendi sözleşme nüshasında böyle bir hükmün bulunmadığını iddia etmiş ise de bu hususun başka bir
-/-
davada görülmesi gerektiği, ayrıca bu protokolün süresinin sona erdiği ve 08/03/2013 tarihinde özelleştirildiği, bu durumda ..."ın belirtilen taşınmazlar üzerinde fuzuli işgal durumuna düştüğü, gerekçesiyle ..."ın müdahalesinin önlenmesi ile belirtilen parsellerden tahliyesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 16/1 maddesinde, müdahalenin men"i vs. taşınmazın aynına taalluk eden davalarda taşınmazın değerinin harca esas olacağı, Yasanın 16/3 maddesinde değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçesinde değer gösterilmesinin zorunlu olduğu, gösterilmemişse davacıya tespit ettirileceği, tespitten kaçınma halinde dava dilekçesinin muameleye konulmayacağı, Yasa"nın 28/1-a maddesinde karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin alınacağı, Yasa"nın 30. maddesinde de, muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğunun anlaşılması durumunda yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harç tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı hususları düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde değer gösterilmeksizin maktu peşin harç yatırılmak suretiyle dava açılmış, nisbi harca tabi bulunan davada yukarıda açıklanan yasa hükümleri gözardı edilmek suretiyle mahkemece maktu karar ve ilam harcına hükmedilmiştir.
Bu halde, mahkemece dava konusu taşınmazların rayiç değerinin yöntemince tespit edilerek, bu değer üzerinde 492 sayılı Yasa hükümlerine göre hesaplanacak 1/4 peşin harcın davacıya ikmal ettirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, Harçlar Yasası hükümlerinin gözardı edilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- (1) numaralı bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....