8. Ceza Dairesi 2018/9676 E. , 2019/15253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, sahte kart ürettirme suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık ve müdafiinin sübuta yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün ONANMASINA oyçokluğuyla,
2- Sanık ve müdafinin sahte oluşturulan kredi kartını kullanmak suçundan kurulan hükme yönelik temyizine gelince:
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Sanığa 5271 sayılı CMK.nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen TCK.nın 245/3. madde ve fıkrasının uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Sanık ... hakkında açılan kamu davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda Sahte Kredi Kartı Üretmek ve Kullanmak Suretiyle Yarar Sağlamak suçlarından TCK.nın 245/2, 62, 52/2, 245/3, 43, 62, 52/2 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair hükmün onanmasına yönelik sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
1- Sanık savunmasında, dedesi şikayetçi ... ile birlikte olduğu bir sırada bankadan kredi kartı alabileceği yönünde telefon geldiğini, öğrenci olması nedeniyle kendisine kart verilemeyeceği düşüncesiyle dedesine sorduğunda dedesi olan şikayetçinin kendi adına başvurulabileceğini söylemesi üzerine başvuruyu telefonla gerçekleştirdiğini ve dedesinin rızası dahilinde kimlik bilgilerini verdiğini, dedesi adına düzenlenen kredi kartını dedesinin bilgisi dahilinde ortak kullandıklarını beyan etmiştir.
Şikayetçi ... da sanığın savunmasını teyitle, torunu olan sanığın kendi rızasıyla adına kart çıkarttığını ve kullandığını, herhangi bir zararı bulunmadığını ve şikayetçi olmadığını beyan etmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2008 tarih ve 2007/253 (E), 2008/52 (K) sayılı kararında açıklandığı ve Ceza Dairelerince de benimsendiği üzere TCK.nın 26/2. maddesinin “Kişinin üzerinde mutlak tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rıza çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” hükmü gözetildiğinde, şikayetçinin suç işlenmeden önceki rızası sanığın fiilini hukuka uygun hale getirmiştir.
Dairemizce her ne kadar TCK.nın 245/2. ve 245/3. maddelerindeki suçun mağduru banka olarak kabul edilmekte ise de bu hususun her olayda mutlak olarak uygulanması ve kabulü mümkün değildir.
Mağdurun banka olarak kabulü sahte olarak üretilen kartlar nedeniyle bankaların olası zarar ve kayıplarının önlenmesi ve bankaların davaya katılmalarını sağlamaktır.
Adına kart çıkartılan kişinin rızası dahilinde banka kredi kartı çıkartılmış ve kullanılmıştır. Kart sahibi de bu hususu kabul etmektedir. Kabul nedeniyle, varsa banka alacağının bu kişiden tahsili olanaklıdır.
Somut olayda, suç tarihi itibariyle 21 yaşında üniversite öğrencisi olan sanığın, dedesi olan şikayetçi ...’nın bilgi ve rızası dahilinde bankaya başvurarak kredi kartı çıkarttığı ve kullandığının anlaşılması karşısında TCK.nın 26/2. maddesinin “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” hükmü gözönüne alındığında şikayetçinin rızası sanığın fiilini hukuka uygun hale getirdiğinden sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.
2- Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır. Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2. maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir..
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nın 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK.nın 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nın 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nın 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 09.05.2017 tarih ve 2017/11-211, 2017/259, 16.04.2019 tarih ve 2015/8-960 (E), 2019/467 (K) sayılı kararlarında da, TCK.nın 245/2 maddesindeki suçun oluşabilmesi için sahte banka veya kredi kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirerek üretilmesi veya bu şekilde üretilen kartın satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi gerektiği, kendisine kart verilmeyen kişinin kendi hesabıyla irtibatlandırarak kart üretilmesi halinde suçun oluşmayacağı ayrıca başkasına ait sahte nüfus cüzdanı kullanılarak oluşturulan sahte kart ile aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda kullanılmak suretiyle yarar sağlaması şeklindeki eylemlerin bir bütün halinde TCK.nın 245/3. maddesindeki suçu oluşturacağı hususu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda, 21 yaşında üniversite öğrencisi olan sanığın dedesi olan şikayetçi ...’nın bilgi ve rızası dahilinde şikayetçinin kimlik bilgileri ile banka şubesine başvurup kredi kartı çıkarılması ve kullanmak suretiyle yarar sağlaması şeklinde gelişen olayda, TCK.nın 245/2. maddesi kapsamında adına kart çıkarılan kişinin önceden açılan hesabı ile ilişkilendirme olmaması ve yukarıda tarih ve sayıları belirtilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları gözetildiğinde eylemin bir bütün halinde TCK.nın 245/3. maddesindeki suçu oluşturması karşısında ayrıca TCK.nın 245/2. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır. Kararın bu sebeple de bozulmasına karar verilmesi gereklidir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin TCK.nın 245/2. maddesi gereğince kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 18.12.2019