14. Hukuk Dairesi 2018/4683 E. , 2019/4680 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2000 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., davalı .... Belediyesi ile arasındaki sınır hattının geçtiği sabit noktaların zeminde doğru bir şekilde belirlenmesini ve kendi sınırları içinde kalan dava konusu orman ve meradan yararlanma hakkına elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece önce idari yargının davaya bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karar Dairemizce bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 28.02.2002 tarihinde dava konusu yerin orman olduğu, bu nedenle dava açma hakkının da Orman İdaresine ait olduğu gerekçesiyle sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar davacı köy vekilinin temyizi üzerine Dairemizce "...mahallinde yapılan keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu yerin tamamen orman olduğu saptanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ağaç kesiminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim Laçin Orman İşletme Şefliğinin 04.12.2001 tarihli yazısında ve eki krokisinde dava konusu alanın amenajman planında 241 numaralı bölmenin Sıtma Köyünün, 240 numaralı bölmenin de .... Belediyesinin faydalanma alanları olarak düzenlendiğini, ancak niza bulunduğundan ihtilaf çözülünceye kadar her iki tarafa da izin verilmediğini bildirmiştir. 6831 sayılı Yasanın 31-39 maddeleri sınırları içinde bulunan ormandan yararlanma hakkının maddelerdeki prosedürüne uyulmak koşulu ile sınırlarında kaldığı köye ait olacağı öngörülmektedir. Bu durumda köy sınırnamelerinin yerine uygulanarak ihtilaflı alanın hangi taraf mülki sınırı içinde kaldığının tespiti ile Orman İdaresinden bu yere daha önce kesim izni verilip verilmediği, vermiş ise hangi tarafa verdiği sorularak, sonucuna göre bir karar vermek gerekir" gerekçesiyle 26.09.2002 tarihinde bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda 21.01.2015 tarihinde davanın kabulüne, fen bilirkişilerin 13.05.2013 tarihli raporunda A harfi ile gösterdiği 1.233,392 m2"lik yerin davacı ... Köyünün idari sınırları içerisinde kaldığının tespitine, davalı tarafın aynı raporda A harfi ile gösterilen yere vaki elatmasının önlenmesine karar verilmiştir. Bu hüküm davalı temsilcisi ve ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce 02.11.2017 tarihli ilam ile "6360 sayılı Yasa gereğince davaya İl Özel İdaresinin katılımı sağlanarak, taraf teşkilinden sonra yargılamaya devamı ile bir karar verilmek üzere" bozulmuştur.
Bu bozma kararına da uyulmak suretiyle mahkemece 21.01.2015 tarihli hüküm aynen verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, 26.09.2002 tarihli Dairemizin bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği görülmüştür.
Orman İşletme Müdürlüğünden davanın açıldığı 2000 yılı itibariyle orman kesim alanlarını gösteren kroki celbedilerek, mahallinde bu kroki uygulanmalı, o tarihte kesim suretiyle tecavüz edilen nizalı alan saptanmalıdır. Hükme esas alınan 13.05.2013 tarihli fen bilirkişilerin raporunda, dava konusu edilen yerin önceki 12.02.2002 tarihli raporunda 1100 dönüm olarak hesaplanmış olmasına rağmen koordinatlı ölçümde 1.233,392 m2 olduğu yazılmış, aradaki çelişki giderilmemiştir.
13.05.2013 tarihli fen bilirkişilerin raporu ekindeki krokide elle yazılmış, kırmızı kalemle çizilmiş daire içerisine alınmış ve "önemli" notu düşülmüş ancak herhangi bir paraf ya da imza içermeyen "ihtilaflı alan ... Köyü idari sınırlarındadır" notu bulunmaktadır. Rapor içeriğinde bu yönde bir açıklama olmadığından bu husus bilirkişilere sorularak açıklattırılmalıdır.
Her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre incelenip değerlendirilmeli gereği dikkate alınmak suretiyle, yerinde yeniden keşif yapılarak yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek farklı bilirkişiler dinlenip, raporlar arasındaki farklılıklar da giderilerek alınacak rapora göre hüküm verilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.