7. Hukuk Dairesi 2014/17349 E. , 2015/12345 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, davalı tarafından haklı sebep olmaksızın işten çıkartıldığını ileri sürerek bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı net 2.000,00 TL ücret aldığını iddia ederken davalı kayıtlardaki ücrete itibar edilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı savunması doğrultusunda davalı işveren tarafından SGK ya bildirilen ücret üzerinden hesaplamalar yapılmıştır. Davalı tarafından mahkemeye sunulan 26/10/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde 2011 yılı Temmuz ayından itibaren 1000,00 TL olarak davacı ile anlaşıldığını beyan etmiştir. Ayrıca davacı Turizm Meslek Yüksek Okulu mezunu olup aşçı olarak çalıştığı da taraflar arasında tartışmasızdır. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının asgari ücretle çalışmayacağı açıktır. Mahkemece yapılacak iş yukarda izah edilen ilke kararı doğrultusunda özellikle ilgili meslek odasından ücret araştırması yapılarak davacının gerçek ücretini tespit etmektir. Mahkemece yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalıdır.
3-Taraflar arasında davacının çalışmış olduğu ulusal bayram ve genel tatil günleri ücretlerinin ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ücret bordrolarında tahakkuk olan aylar dışlanmak sureti ile hesaplama yapılmıştır. Oysa dosya içerisinde bulunan bordrolar imzasızdır. Mahkemece banka aracılığı ile ödenip ödenmediği hususu araştırılmamıştır. Söz konusu ödemenin davalı tarafından yapıldığı ispatlanmadıkça davacının çalıştığı kabul edilen ulusal bayram genel tatil günleri ücreti alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.