Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/70
Karar No: 2019/1381
Karar Tarihi: 17.12.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/70 Esas 2019/1381 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/70 E.  ,  2019/1381 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.02.2014 tarihli ve 2013/869 E., 2014/92 K. sayılı karar davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... Baksül vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 05.11.2015 tarihli ve 2015/7561 E., 2015/19656 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. ve 18. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare ile davalı ... vd. vekillerince temyiz edilmiştir.
    Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak, üzerindeki yapıya da resmi birim fiyatları uygulanıp, yıpranma payı da düşülerek değer biçilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
    1-Değerlendirmede esas alınan tarla sebzeciliğinde, o yörede hangi sebze ürünlerinin yetiştirildiği ve yetiştiriciliği yapılan her bir sebze ürünü için ayrı ayrı olmak üzere, dekar başına ortalama üretim miktarı ile değerlendirme tarihi itibari ile hasat zamanındaki ortalama toptan kilogram satış fiyatları ve dekar başına ortalama masrafı İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile diğer resmi kurumlardan sorulup, gelen cevaba göre bilirkişinin zemin bedelinin tespitine ilişkin raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi,
    2-Dava konusu taşınmazın dosyaya ve bilirkişi raporuna yansıyan özelliklerine göre, objektif değer arttırıcı unsur oranı % 50"den fazla olamayacağı halde, bu oran daha yüksek alınarak fazla zemin bedeli tespit edilmesi,
    3-İdarece yapılan tespitte taşınmaz üzerinde 145 m² oturum alanlı ve ağıl niteliğinde yapı olduğu belirtilerek bu yapıya bedel tespit edildiği, keşifte ise taşınmazda 2 katlı ve yeni yapılmış ev olduğunun belirtilmesi karşısında öncelikle taşınmazın bulunduğu köyde 6495 sayılı Yasa uyarınca ilan yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, ilan yapılmışsa, yapının ilanın askıdan indiği tarihten sonra yapılıp yapılmadıklarının tespiti için ilan tarihi ve öncesine ilişkin dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin uydu görüntüleri ilgili kamu kuruluşlarından getirtilip, bu görüntülerin temin edilememesi halinde yapıların teknik analizleri yapılıp, gerektiğinde tanık anlatımları ile gün, ay ve yıl olarak hangi tarihte yapıldıklarının tespit edilmesi ve ilan gününden önce yapıldıklarının belirlenmesi ya da ilanın hiç yapılmaması halinde, Kamulaştırma Kanununun 25/2. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan yapının bedelinin tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile bina bedeline hükmedilmemesi,
    4-Yapı bedellerinin ödenmesinin kabulü halinde ise;
    Mevcut yapının iç ve dış özellikleri incelenip, olması gereken elektrik, su, atık su, yer kaplamaları, çatı vs. olup olmadığına göre, varsa noksan imalat durumu yeniden belirlenip, buna göre bina bedeli tekrardan tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    5-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, faizin karar tarihine kadarki geçen dönem için uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde faize karar verilmesi,
    Doğru görülmemiştir.…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece bozma kararının üçüncü ve dördüncü bentleri yönünden önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı idare vekili; davalıya ait taşınmazın Ilısu Barajı ve HES Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, kamulaştırılacak taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla uzlaşma komisyonu kurulduğunu ve mülk sahibinin kamulaştırmaya konu taşınmazı pazarlıkla satmak hususunda iradesini bildirmek ve uzlaşma komisyonu ile pazarlık görüşmeleri yapmak üzere davet edildiğini, ancak mülk sahibinin pazarlık görüşmesine katılmadığını, bu nedenle de kamulaştırma işleminin satın alma usulü ile gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini savunmuştur.
    Mahkemece; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesinde 02.08.2013 tarihinde yapılan değişiklik ile kamu yararı kararının ilanından sonra taşınmaz üzerinde yapılacak sabit tesisler ile dikilecek ağaç değerinin bedel tespiti davasında dikkate alınmayacağının Kanun hükmü hâline geldiği, madde gerekçesine bakıldığında düzenlemenin amacının kamulaştırmanın öğrenilmesinden sonra kamulaştırılacak alanda kalan taşınmaz üzerinde yapı ve sabit tesis yapılmak suretiyle haksız kazanç elde edilmesinin önüne geçmek olduğu, dava tarihi itibariyle anılan düzenlemenin yapılmamış olduğu iddia edilse dahi haksız kazanımların koruma görmeyeceğinin hukukun bilinen ilkeleri arasında yer aldığının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi ile 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 77. ve devamı maddelerindeki düzenlemelerden anlaşılacağı, kamulaştırılacak taşınmazla ilgili davacı idare tarafından düzenlenen kıymet takdir raporundaki taşınmaz bilgileri ile yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporundaki taşınmaz bilgilerinin birbirini tutmadığı, keşif sırasında taşınmaz üzerinde kıymet takdir raporunda yer almayan yeni yapıların ve fidanların bulunduğunun gözlemlendiği, kamulaştırma kararı alınan ve kısa süre sonra terk edileceği bilinen bir alana yeni yapıların inşa edilmesinin ve yeni fidanların dikilmesinin olağan bir durum olmadığı ve söz konusu davranışın, taşınmazın kamulaştırma bedeline etkili olması amacıyla yapılan bir faaliyet olarak kabul edilmesinin gerektiği, yapıların ebadı, köydeki ve hanedeki nüfus sayısı ile yeni yapıların sayı ve alan bakımından uyumsuzluğu, adres kayıt bilgilerine göre taşınmaz maliklerinin büyük kısmının Siirt dışında yaşamaları nedeniyle konut ihtiyaçlarının bulunmaması ve yapıların kısa sürede yapımına başlanıp bitirilmiş olmasının da bu yargıyı desteklediği, bu yönüyle kıymet taktir raporundan sonra ve keşiften önceki bir zamanda yapıldığı anlaşılan yeni tarihli yapılar ile dikilen fidanların değerinin toplam bedele dâhil edilmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve taşınmaz malikleri lehine haksız kazanç oluşturacağı gerekçesiyle yeni tarihli yapılar için belirlenen miktarlar çıkarıldıktan sonra belirlenen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı idare vekili ve davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle bozma kararının üçüncü ve dördüncü bentleri yönünden direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan yapının değerinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı, TMK’nın 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    I- Davalı vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce temyize konu kararın, ilk hükmün gerekçesinde yer almayan yeni bir olguya dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek, yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
    Başka bir anlatımla mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda mahkemece, Özel Daire bozma kararı sonrası TURKSAT A.Ş’ye müzekkere yazılarak kamulaştırma konusu taşınmazın ilan tarihi öncesine ve sonrasına ait uydu görüntülerinin istenmesine yönelik ara karar kurulduğu, bozma sonrası beşinci celsede ise “Resen seçilecek fen bilirkişisine dosyanın tevdi edilerek bilirkişiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde muhafaza edilen uydu görüntüleri üzerinde inceleme yetkisi tanınıp dava konusu taşınmazın kamu yararı kararının ilan tarihinden önceki ve sonrasına ait görüntülerinin basılı halde dosyaya sunmasının istenilmesine, bilirkişi ücreti olarak 60,00 TL ücret taktirine,” karar verildiği, bir sonraki celsede de jeodezi ve fotogrametri mühendisinden rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle direnme olarak adlandırılan kararın verildiği anlaşılmıştır.
    Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, Özel Daire bozma kararında belirtilen bozma nedeni esas alınmak suretiyle bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş bir gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    II- Öte yandan temyize konu bozma kararında yer alan ve “…1-Değerlendirmede esas alınan tarla sebzeciliğinde, o yörede hangi sebze ürünlerinin yetiştirildiği ve yetiştiriciliği yapılan her bir sebze ürünü için ayrı ayrı olmak üzere, dekar başına ortalama üretim miktarı ile değerlendirme tarihi itibari ile hasat zamanındaki ortalama toptan kilogram satış fiyatları ve dekar başına ortalama masrafı İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile diğer resmi kurumlardan sorulup, gelen cevaba göre bilirkişinin zemin bedelinin tespitine ilişkin raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi, 2-Dava konusu taşınmazın dosyaya ve bilirkişi raporuna yansıyan özelliklerine göre, objektif değer arttırıcı unsur oranı % 50"den fazla olamayacağı halde, bu oran daha yüksek alınarak fazla zemin bedeli tespit edilmesi, 5-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, faizin karar tarihine kadarki geçen dönem için uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde faize karar verilmesi,…”nin doğru olmadığı gereğine işaret eden, birinci, ikinci ve beşinci bentlerde yer alan bozma nedenlerine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır.
    Bu durumda bozma kararına uyularak oluşturulan hüküm Özel Dairesince incelenmediğinden, bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle uyulan kısımlar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi