Esas No: 2021/4340
Karar No: 2022/1208
Karar Tarihi: 24.03.2022
Danıştay 13. Daire 2021/4340 Esas 2022/1208 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/4340 E. , 2022/1208 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/4340
Karar No:2022/1208
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ....
MÜDAHİL (DAVACI YANINDA) : ... Reklamcılık Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Piyasası Kurulu
VEKİLİ : Av. ....
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ..... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Yatırım Holding Anonim Şirketi’nin (Şirket) yönetim kontrolünü ele geçiren kişilerce yapılan pay alım teklifi bilgi formunun onaylanmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen .... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararda; Şirketin yönetim kontrolünü sağlayan payların, pay satışına ilişkin bir anlaşmayla değil, mahkeme kararıyla devredilmiş olması nedeniyle pay devriyle ortaya çıkan kontrol priminin hesaplanmasına olanak bulunmadığından bahisle yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davalı idare tarafından değerleme raporu alınmasına karar verildiği ve Pay Alım Teklifi Tebliği’nin (Tebliğ) 15. maddesinin 4. fıkrası uyarınca uyuşmazlık konusu şirket paylarının gerçek değerinin ancak değerleme raporu sonrası ortaya çıkacağının şüphesiz olduğu, ancak değerleme raporu sonrası ortaya çıkacak pay alım fiyatından yalnızca 01/10/2019-14/10/2019 tarihleri arasında zorunlu pay alım teklifine cevap veren yatırımcıların faydalandırılmasının kararlaştırıldığı, anılan tarihler arasında zorunlu pay alım teklifine cevap vermeyen yatırımcıların ise değerleme raporu sonrası ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden paylarını satma hakkından mahrum bırakıldığı, değerleme raporu düzenlendikten sonra ortaya çıkacak pay alım fiyatından 01/10/2019-14/10/2019 tarihleri arasında pay alım teklifine cevap vermeyen yatırımcıların faydalandırılmamasına sebebiyet verilmek suretiyle tüm pay sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde pay alım teklifi yapma zorunluluğunun ve pay alım teklifinin eşit işleme tâbi tutulması kurallarının açıkça ihlâl edildiği, yine uyuşmazlık konusu payların gerçek değeri belirlendikten sonra yaptırımcılara paylarını satma hakkı tanınmamasının hukukî belirlilik ve hukukî güvenlik ilkelerini sarstığı, yatırımcılara, hak ve adalet duygusunu sarsan, adil olmayan bir ek külfet getirildiği, bu suretle 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 1. maddesinde öngörülen sermaye piyasasının şeffaf ve adil bir ortamda işleyişinin sağlanması kuralının da ihlâl edildiği; Öte yandan, 01/10/2019-14/10/2019 tarihleri arasında yatırımcılar tarafından aracı kuruma zorunlu pay alım teklifine yaptıkları katılım karşılığında aracı kurumun Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yaptığı açıklamalardan anlaşılacağı üzere on beş gün süresince pay bedellerinin yatırılmaması yatırımcıların katılım kararlarını olumsuz yönde etkileyerek pay alım teklifine iştirakten kaçınmalarına sebep olduğundan, davalı idarece bu sürece müdahale edilmeyerek fiili pay alım sürecinin olumsuz işlemesine yol açıldığı; idari yargıda, yargısal denetimin işlem tarihindeki hukuki duruma göre yapıldığı, bu itibarla, yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nce; Tebliğ ile getirilen düzenlemeler uyarınca KAP'ta Merkezi Kayıt Kuruluşu Anonim Şirketi (MKK) tarafından yayımlanan özel durum açıklaması sonrasında şirket paylarının çoğunluğunu ele geçiren E.S. ve S.S. tarafından zorunlu pay alım teklifinde bulunmaktan muafiyet talebinde bulunulması ve bu talebin reddi üzerine, zorunlu çağrıya başvuru süresi içinde 09/09/2019 tarihinde şirketin diğer ortaklarına pay alım teklifinde bulunulması amacıyla fiyat belirlendiği, pay alım teklifi bilgi formunun onaylanması için başvuruda bulunulduğu, bilgi formunun 30/09/2019 tarihinde KAP'ta yayınlandığı, fiili pay alım sürecinin 01/10/2019 tarihinde başladığı, 14/10/2019 tarihinde sona erdiği ve bu süreçte pay alım teklifine karşılık veren pay sahiplerinin belirli hâle geldiği, ödenmesi gereken bedellerin aracı kurum nezdinde tutulduğu;
Davacı tarafından, pay alım sürecinin, bir değerleme raporu hazırlandıktan ve gerçek değerin ortaya çıkması sonrasında başlatılması hâlinde, diğer paydaşlar tarafından da sürecin güvenli ve kazançlı bulunması hâlinde kabul edilip edilmeyeceği kararının verilmesi mümkün iken, bunun objektif, tarafsız bir şekilde ortaya konulmasının engellendiğinin ileri sürüldüğü; fakat bu iddianın kabulünün mevzuatta, zorunlu pay alım teklifinde bulunulması için belirlenen fiyatın ancak hazırlanacak bir değerleme raporuyla tespit edilmesi şartına bağlanması hâlinde mümkün olduğu; mevzuatta, pay alım fiyatının Tebliğ'in 15. maddesinin 1. fıkrası uyarınca belirlenememesi hâlinde bu durumun mümkün görüldüğü, kesin olarak değerleme raporuyla fiyatın belirlenmesi zorunluluğunun aranmadığı, bu konuda idareye takdir yetkisi tanındığı, uyuşmazlıkta da pay alım fiyatının hesaplanma şeklini düzenleyen Tebliğ'in 15. maddesinin 1. fıkrası uyarınca alım teklif fiyatının 1,00-TL nominal değerli paylar için 0,30-TL olarak belirlendiği, süresi içinde alıma cevap veren hissedarların zarara uğramaması amacıyla ayrıca bir değerleme raporu hazırlanarak, tarafsız olarak saptanacak değerin daha yüksek olması hâlinde aradaki farkın da teklifi kabul eden pay sahiplerine ödenmesine karar verildiği, dolayısıyla mevzuata uygun şekilde belirli bir pay alım fiyatı belirlenmediği iddiasının isabetli olmadığı;
Mahkeme kararında, payların gerçek değerinin ancak değerleme raporu sonrası ortaya çıkacağından hareketle, değerleme raporu sonrası ortaya çıkacak pay alım fiyatından yalnızca 01/10/2019-14/10/2019 tarihleri arasında zorunlu pay alım teklifine cevap veren yatırımcıların faydalandırılmasının ve anılan tarihler arasında zorunlu pay alım teklifine cevap vermeyen yatırımcıların ise değerleme raporu sonrası ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden paylarını satma hakkından mahrum bırakılmasının hissedarların eşit işleme tâbi tutulması kurallarının açıkça ihlâli anlamına geldiği ve hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerini sarstığı, ayrıca yatırımcılara hak ve adalet duygusunu sarsan adil olmayan bir ek külfet getirildiği gerekçelerine yer verilmiş ise de, asgari düzeyi belirlenmiş fiyattan pay alım teklifini süresi içinde kabul eden ile etmeyen hissedarların eşit konumda olduklarından söz edilemeyeceği, payını belirlenmiş fiyattan satma hakkını kullanıp kullanmamanın hukukî belirlilik ve hukukî güvenlik ilkelerini ihlâl etmeyeceği ve ilgilisine adil olmayan bir ek külfet getirmediği; bu itibarla, küçük yatırımcıların ve hissedarların hak ve menfaatlerini koruyacak şekilde ikinci değerleme raporu istenmiş olmasının ve bu raporun lehe olabilecek sonuçlarından, pay alım teklifine olumlu cevap vermiş olan yatırımcıları yararlandırmanın, pay alım teklifine olumlu cevap vermemiş olanların ise faydalandırılmamasının dava konusu işlemi sakatlamayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, değerleme raporu olmaksızın çağrı yapılmasının birçok yatırımcının mağduriyetine yol açtığı ve yatırımcıların bilinçli bir şekilde karar almasını engellediği, yönetim kontrolünü sağlayan payların malikinin kesin olarak belirlenmeksizin çağrıya çıkılmasının hukuka aykırı olduğu, çağrı sürecinin Tebliğ’e aykırı yürütüldüğü, çağrı süreci boyunca payların bedellerinin ödenmediği, bu durumun yatırımcıların sürece katılmaktan çekinmesine yol açtığı, çağrı süreci içerisinde sadece başvuruda bulunanların değerleme raporuyla bedel farkı oluşmasından yararlanacağına karar verilmesinin hukukî güvenlik ve belirlilik ilkesini ihlâl ettiği, fiyatın belirli olmamasına rağmen sürecin işletilerek belirsiz bir fiyattan payını satmaya zorlandığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlâl etmediği, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte şirketin yönetim kontrolünü sağlayan payların E.S. ve S.S.’ye devrine karar verildiği ve bu kişiler bakımından çağrı yükümlülüğünün doğduğu, Tebliğ uyarınca borsa fiyatı üzerinden pay alım teklifi fiyatının belirlenebilir olduğu hâllerde değerleme raporunun istenemeyeceği, ancak sırf yatırımcıları korumak amacıyla değerleme raporu talep edildiği, mevzuatta değerleme raporunun bekleneceğine yönelik düzenleme bulunmadığı, değerleme raporu uyarınca uyuşmazlık konusu paylara daha fazla bedel ödenmesi gerektiğinin ortaya çıkması durumunda faiziyle ödeneceğine karar verildiği, pay alım teklifi sürecinin tamamlandığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı yanında müdahil tarafından, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlâl etmediği, pay alım yükümlülüğünün hukuka uygun şekilde yerine getirildiği, yatımcıların zarara uğramadığı, mevzuatta değerleme raporunu zorunlu kılan bir düzenlemenin bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, ... ve ...'ın davalı idare yanında müdahil olarak davaya katıldığı görülmekle birlikte, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, ....'ın 10/04/2021 tarihinde vefat ettiği ve anılan kişinin müdahillik sıfatının belirtilen tarih itibarıyla sona erdiği anlaşılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddi yolundaki ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın .... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 24/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.