Esas No: 2021/9518
Karar No: 2022/3661
Karar Tarihi: 24.03.2022
Danıştay 6. Daire 2021/9518 Esas 2022/3661 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/9518 E. , 2022/3661 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/9518
Karar No : 2022/3661
DAVACILAR : 1- …
8- …
VEKİLLERİ : Av. …
9- ….
10- …
11- …
16- ….
DAVALILAR :1- …
2- … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Av. …
MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA): … Elektrik Üretim ve İnşaat A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Trabzon İli, Araklı İlçesi, …. Köy Mahallesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların “… Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali”nin yapımı amacıyla tapuda Hazine adına tescil edilmek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 09/11/2018 tarih ve 30590 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 08/11/2018 tarih ve 321 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI: 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca ancak olağanüstü koşulların varlığı halinde istisnai olarak acele kamulaştırma yoluna başvurulabileceği, dava konusu işlemin tesisinde ise anılan istisnai şartların gerçekleşmediği, dava konusu işlemin tesis edilmesinde kamu yararının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI : Usul yönünden; davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun aldığı kamu yararı kararı üzerine 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca taşınmazlarla ilgili kamulaştırma kararı alındığı, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca alınan acele kamulaştırma kararının genel olarak hukuka ve ilgili mevzuat hükümleri ile hizmet gerekleri ve kamu yararına uygun olduğu, yılda 36.500,000 kWh elektrik enerjisi üretileceği, bu nedenle tesisin bir an evvel işletmeye alınmasında kamu yararının bulunduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Davanın, davacılardan … yönünden incelenmeksizin reddine, davaya konu … ada, …. parsel taşınmazın malikleri olan davacılardan …, …, …, …, …yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden enerji üretimine duyulan ihtiyaç nedeniyle, enerji yatırımının bir an önce yapılabilmesi için acelelik halinin gerçekleştiği sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Trabzon İli, Araklı İlçesi, … Köy Mahallesi, … ada, … ada, …. parsel sayılı taşınmazların ... Regülatörü ve Hidroelektrik Santralinin yapımı amacıyla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca Hazine adına tescil edilmek üzere acele kamulaştırılmasına ilişkin 08.11.2018 tarihli, 321 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
Anayasa'nın 46. maddesi uyarınca Devlet ve kamu tüzelkişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan malları yasada gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya yetkilidir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, acele kamulaştırma usulünün olağanüstü bir kamulaştırma yolu olarak öngörüldüğü, istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğu, bu yöntemin uygulanmasının gerekçesi olarak olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına işaret eden kamulaştırma şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Trabzon ili, Araklı ilçesinde yapılması planlanan Ayvadere Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali Projesi için … tarih ve … sayılı … Valiliği oluru ile Çevresel Etki Değerlendirme gerekli değildir kararının alındığı, … Kurulunun … tarihli, .. sayılı kararı ile Araklı Elektrik Üretim ve İnşaat Anonim Şirketine Trabzon ilinde kurulması planlanan … Regülatörü ve HES üretim tesisinin yatırımına başlanılabilmesi için gerekli onay, izin, ruhsat ve benzerlerinin alınabilmesi amacıyla …. tarihinden itibaren … ay süreyle …. sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca ÖN/…. numaralı önlisans verildiği, anılan önlisans kapsamında tesislerin kurulabilmesi için gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılabilmesi amacıyla …. Kurulunca … tarihli, … sayılı kamu yararı kararı alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 07/09/2018 tarihli yazısı ile söz konusu lisans kapsamındaki taşınmazların kamulaştırılmasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığından istenmesi üzerine anılan Bakanlığın 19/10/2018 tarihli, 188278 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca Hazine adına tescil edilmek üzere acele kamulaştırmaya ilişkin 08/11/2018 tarihli, 321 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı alındığı anlaşılmaktadır.
İncelenen davada, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren somut nedenlerin ortaya konulmadığı, acelelik halinin, kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin açıklanmadığı ve taşınmazların normal prosedüre göre kamulaştırılması işlemlerinin tamamlanmasının uzun zaman alabileceği yolundaki gerekçenin tek başına acele kamulaştırma nedeni olarak kabul edilemeyeceğinden, dava konusu kararda yukarıda anılan 2942 sayılı Yasa'nın 27. maddesine uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, davanın reddi yolunda verilen Dairemizin 18/03/2021 tarih ve E:2020/5352, K:2021/4149 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07/07/2021 tarih ve E:2021/1710, K:2021/1422 sayılı kararıyla bozulduğu görüldüğünden, bozma kararına uyularak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26. maddesi uyarınca, 31/08/2021 tarihinde vefat eden davacı …'in yerine davayı takip için başvuran mirasçıları …, … ve …. davacı mevkiine alınarak, işin gereği görüşüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun … tarihli, …. sayılı kararı ile, … Elektrik Üretim ve İnşaat Anonim Şirketine Trabzon ilinde kurulması planlanan … Regülatörü ve HES üretim tesisinin yatırımına başlanılabilmesi için gerekli onay, izin, ruhsat ve benzerlerinin alınabilmesi amacıyla … tarihinden itibaren … ay süreyle 644 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca ÖN/… numaralı önlisans verilmiştir.
Anılan önlisans kapsamında tesislerin kurulabilmesi için gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılabilmesi amacıyla … Kurulunca … tarihli, .. sayılı kamu yararı kararı alınmıştır.
UYAP kayıtlarına göre; davacılardan … davaya konu … ada, … parsel sayılı taşınmazın hissedarıdırlar.
UYAP kayıtlarına göre; davacılardan …davaya konu … ada, …. parsel sayılı taşınmaza el birliğiyle maliktir.
UYAP kayıtlarına göre; davacılardan …davaya konu … ada, …. parsel sayılı taşınmazın hissedarıdırlar.
Dava konusu 08/11/2018 tarih ve 321 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Trabzon İli, Araklı İlçesi, Merkez Köy Mahallesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların “Ayvadere Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali”nin yapımı amacıyla tapuda Hazine adına tescil edilmek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli, E:… K:…, E:… K:… ve E:… K:… sayılı kararları ile dava konusu taşınmazlara acele el konulmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacılara ait taşınmazlar yönünden iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesiyle, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanacak usul hükümlerine atıfta bulunulan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 71. maddesinde, "Dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir." hükmü; 76. maddesinin 1. fıkrasında, "Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır." hükmü; 77. maddesinin 1. fıkrasında, "Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." hükmü; 50. maddesinde ise, "Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir." kuralı yer almıştır.
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19. maddesinin 1. fıkrasında; "Elektrik piyasasında üretim veya dağıtım faaliyetlerinde bulunan önlisans veya lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin, önlisans ve lisansa konu faaliyetleri için gerekli olan kişilerin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlara ilişkin kamulaştırma talepleri Kurum tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi hâlinde Kurul tarafından kamu yararı kararı verilir. Söz konusu karar çerçevesinde gerekli kamulaştırma işlemleri 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dâhilinde üretim faaliyetlerinde bulunan önlisans veya lisans sahibi özel hukuk tüzel kişileri için Maliye Bakanlığı, dağıtım faaliyetlerinde bulunan lisans sahipleri için TEDAŞ tarafından yapılır. Bu durumda kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderler kamulaştırma talebinde bulunan önlisans veya lisans sahibi tüzel kişi tarafından ödenir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Dava açma ehliyetine yönelik iddia incelendiğinde;
Uyuşmazlık konusu taşınmazların maliki olan davacılar tarafından kendi taşınmazlarına ilişkin kısmı yönünden dava konusu işlemin iptali istenildiği anlaşıldığından, davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığı yönündeki davalı idarelerin iddiasına itibar edilmemiştir.
Davanın süresinde açılmadığı iddiasına gelince;
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete'de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı kararı da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacılara tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, davacılar tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava açıldığından, davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Davacılardan … yönünden;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "taraf ehliyeti" başlıklı 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir, hükmüne yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesinde ise; kişiliğin çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği, belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesinde ise; "Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur." hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, hak ehliyetinin ise kişinin ölümüne kadar devam edeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin ise vekilin veya vekalet verenin ölümü ile kendiliğinden sona ereceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin iptali istemiyle 30/06/2020 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı, davacı olarak gösterilen …'in davanın açılmasından çok önceki bir tarih olan 13/11/2015 tarihinde vefat ettiği, ayrıca Av. …. vekili olduğuna dair vekaletnamenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; vefat eden …. adına dava açılması mümkün olmadığından, davanın … yönünden incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacılardan …, …, …., …, …, … ve … yönünden;
Yukarıda aktarılan hükümler uyarınca, kural olarak avukatların vekaletnamesiz dava açabilmeleri mümkün değildir. Kuralın istisnası ise, gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde, mahkemenin izni ile verilecek kesin süre içerisinde vekaletnamenin ibrazı halinde dava açılabilmesi halidir.
Dairemizin … tarih ve E:2020/5352, K:2021/4149 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07/07/2021 tarih ve E:2021/1710, K:2021/1422 sayılı kararıyla, davacılar vekili olarak gösterilen Av. … tarafından davanın açıldığı tarihte, davacılardan sadece …'e ait vekaletnamenin dosyaya ibraz edildiği, sonrasında ise davacılardan, …, …., …'e ait vekaletnamelerin dosyasına sunulduğu; ancak anılan avukatın, diğer davacılardan ….'in vekili olduğuna dair vekaletnamelerin bulunmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine, Dairemizce bozma kararına uyulmak suretiyle, Dairemizin 12/04/2021 tarih ve 2021/9518 sayılı ara kararı ile, adıgeçenlere ait vekaletnamelerin aslı veya onaylanmış örneğinin Av. …'den ya da dosyada yapılan işlemlerin kabul edildiğine dair davacılardan …'e ait dilekçelerin adıgeçen davacılardan istenilmesi için adıgeçenlere ve Av. …'a kesin süre verilmiş, adı geçenlere ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 77. maddesi uyarınca, dava dilekçesinde vekil olarak görünen Av. .. adına düzenlenmiş vekaletname sunulmadığı gibi, adıgeçen davacılar tarafından yapılan işlemlerin kabul edildiği yolunda bildirimde de bulunulmadığı görülmüştür.
Bu durumda, adıgeçen davacılara ait vekaletname sunulmadan açılan bu davada, 2577 sayılı Kanunun 31. maddesi ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 77. maddesi uyarınca, ara karar ile belirlenen kesin süre içerisinde Av. … tarafından dosyaya usulüne uygun düzenlenmiş veya onaylanmış vekaletname ibraz edilmediği, adı geçenler tarafından da yapılan işlemlerin kabul edildiğine dair dilekçe verilmediği görüldüğünden; adı geçen davacılar bakımından iş bu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, adıgeçen davacılar tarafından yapılan işlemlerin kabul edildiğine dair bir dilekçe verilmediği göz önüne alındığında, yargılama giderlerinin adı geçen davacılara ilişkin kısmının 6100 sayılı Kanun'un 77. maddesinin 2. fıkrası uyarınca vekaletnamesiz işlem yapan vekil tarafından karşılanması gerekmektedir.
Davanın, davacılardan ….'e ilişkin kısmına gelince;
Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Anılan hüküm uyarınca taşınmazların bir an önce kullanılmasına ihtiyaç duyulan, kamu düzenine ilişkin olarak acelilik halinin bulunduğu durumlarda Cumhurbaşkanınca, taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilebilmektedir.
Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
Uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmazların acele kamulaştırılmasına yönelik şartların oluşup oluşmadığı, yani acelelik durumunun bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
2942 sayılı Kanunun 3. maddesinde, Cumhurbaşkanınca kabul olunan, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda, kamulaştırma yöntemi konusunda özel bir düzenleme getirilmiştir.
Dava konusu işlem ile enerji üretiminde kamu yararı görülmüş ve en kısa sürede enerji üretimine geçilmesinin acelelik hali oluşturması sebebiyle davaya konu taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Öte yandan, Ülkemizin enerji açığı değerlendirildiğinde, dava konusu olayda olduğu gibi Devlet adına lisans verilmek suretiyle yapılan enerji yatırımlarında kamulaştırma ile ilgili diğer hususların yerine getirilmiş olması koşuluyla acelelik halinin bulunduğu da tartışmasızdır.
Bu durumda; davaya konu regülatör ve hidroelektrik santralinin kurulması ve bu suretle en kısa sürede elektrik üretiminin sağlanması amacıyla yapılacak kamulaştırmada acelelik halinin bulunduğu sonucuna varıldığından, enerji yatırımının bir an önce yapılabilmesi maksadıyla taşınmazlara el konulmasına imkan veren dava konusu Cumhurbaşkanı kararının anılan davacılara ait davaya konu … ada, …. parsel ve …. ada, …. parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın, davacılardan …. yönünden İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Davaya konu …. ada, … parsel sayılı taşınmazın malikleri olan davacılardan …, …, . …. yönünden DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3. Diğer davacılar yönünden DAVANIN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ….TL yargılama giderinin yarısı olan … TL'nin davacılardan …üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …. TL yargılama giderinin ise davacılardan …. adına vekaletsiz işlem yapan Av. ….'den tahsili için vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …. TL vekâlet ücretinin davacılardan …mirasçıları; …'den alınarak davalı idarelere verilmesine,
6. Varsa posta avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davalı yanında müdahil ile davacılardan … mirasçıları; ….'e iadesine,
7. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.