Esas No: 2021/6456
Karar No: 2022/3660
Karar Tarihi: 24.03.2022
Danıştay 6. Daire 2021/6456 Esas 2022/3660 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/6456 E. , 2022/3660 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/6456
Karar No : 2022/3660
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I. (DAVALILAR) 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
II. (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- …
2- …
3- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
İSTEMİN ÖZETİ : İzmir İli, Buca İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında yol, eğitim tesisi alanı ve ağaçlandırılacak alan olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık ıslah edilmek suretiyle belirlenen 962.051,04-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 25/10/2016 tarih ve E:2015/11835, K:2016/6114 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E:2018/4178, K:2018/7993 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak davanın … Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda olan taşınmazın yolda kalan kısmının değeri olan 504.792,00-TL'nin ve taşınmazın ağaçlandırılacak alanda kalan kısmının değeri olan 227.651,04 TL'nin (toplam 732.443,04-TL'nin) kısmı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda olan eğitim tesisi alanında kalan kısmı yönünden, taşınmazın bu kısmının değeri olan 229.608,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte … Bakanlığı tarafından davacıya ödenmesi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMALARIN ÖZETİ: 1- Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
2- Davalı …Bakanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
3- Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen reddi ile temyize konu İdare Mahkemesi kararının kabule dair kısmının faiz başlangıcına ilişkin kısmının düzeltilerek onanmasına, kararın karar verilmesine yer olmadığına dair kısmının ise … Büyükşehir Belediye Başkanlığınca … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı doğrultusunda yargı kararının uygulanması amacıyla ödeme yapıldığı, temyiz incelemesi sonucunda anılan Kararın Dairemizce bozulduğu görüldüğünden, dava konusu taşınmazın .. Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumluluğunda olan kısmı yönünden taşınmazın bedelinden kaynaklı uzlaşmazlığın devam etmesi sebebiyle anılan kısmın bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 2. fıkrasında: "Temyiz incelemesi sonunda karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise kararın düzeltilerek onanmasına karar verilir." hükmüne yer verilmiştir.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan kamulaştırmasız el atma davalarından farklı olarak; 3194 sayılı Kanun kapsamında açılan davalar olduğundan hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için dava tarihinden, miktar artırım (ıslah) dilekçesiyle artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafından temyize konu İdare Mahkemesi kararıyla Danıştay tarafından bozulan … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında belirlenen taşınmazın değerinin esas alınarak hüküm kurulduğu iddia edilmiş ise de; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda 23/02/2015 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği, davacı tarafından söz konusu bilirkişi raporundaki tutar dikkate alınarak verilen miktar artırım (ıslah) dilekçesinin 18/03/2015 tarihinde Mahkeme kaydına girdiği, İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E:2018/4178, K:2018/7993 sayılı kararıyla bozulması üzerine İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda … tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği ve temyize konu İdare Mahkemesi kararına dayanak alınan … tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazın değerinin dava açma tarihi dikkate alınarak hesaplandığı, İdare Mahkemesince 07/01/2021 tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacı tarafından miktar artırım dilekçesiyle dava konusu taşınmazın … Bakanlığı sorumluluğunda olan kısmı yönünden miktarın 229.608,00 TL'ye arttırıldığı hususu dikkate alınmak suretiyle davacı tarafından artırılan miktar olan 229.608,00 TL'nin kabulüne karar verildiği, dolayısıyla İdare Mahkemesince davacı tarafından miktar artırım dilekçesiyle artırılan miktar dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğinden İdare Mahkemesince 07/01/2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda … Bakanlığı sorumluluğunda olan temel eğitim alanında kalan kısmı yönünden 229.608,00 TL'yi aşmayacak şekilde hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davacının iddiasına itibar edilmemiş olup, temyize konu İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan "… Bakanlığı sorumluluğunda olan temel eğitim alanında kalan kısmı yönünden, taşınmazın bu kısmının değeri olan 229.608,00 TL'nin Milli Eğitim Bakanlığından alınarak davacıya, dava tarihinden (davanın açıldığı 28.04.2014) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine" ibaresinin "Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda olan temel eğitim alanında kalan kısmı yönünden, taşınmazın bu kısmının değeri olan 229.608,00 TL'nin dava dilekçesi ile talep edilen 10.000 TL'lik kısmının davanın açıldığı 28/04/2014 tarihinden itibaren, miktar artırım dilekçesi (ıslah) ile artılan 219.608,00 TL'lik kısmının ise miktar artırım (ıslah) tarihi olan 18/03/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından davacıya ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın hüküm fıkrasının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/03/2022 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur.
Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin İmar Kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.