Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2018/1331
Karar No: 2022/1257
Karar Tarihi: 24.03.2022

Danıştay 13. Daire 2018/1331 Esas 2022/1257 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/1331 E.  ,  2022/1257 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2018/1331
    Karar No:2022/1257

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Televizyon Prodüksiyon A.Ş.
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 22/10/2015 tarihinde yayınlanan "…" adlı programda 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının tekraren ihlâl edildiğinden bahisle 211.906,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; evlenme programına katılan … adlı şahıs ile stüdyoda izleyici konumunda bulunan şahıs arasında geçen diyalogların, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde olduğu açık olduğundan, bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmeyerek 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen yayın ilkesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
    Öte yandan, davacı yayın kuruluşu hakkında tekerrüre esas alınan uyarı yaptırımına ilişkin … tarih ve … sayılı Üst Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kararın Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 19/11/2012 tarih ve E:2012/3342, K:2012/3114 sayılı kararıyla onandığı görülmekle, tekerrür şartının da gerçekleştiği ifade edilmiştir.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; uyuşmazlık konusu programda kullanılan ifadelerin içeriği itibarıyla bir münakaşa sırasında sarf edildiği ve bu diyaloglarda geçen ifadelerin çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimini olumsuz yönde etkilemek suretiyle zarar verebilecek veya istismar edebilecek nitelikte olmadığı, kaba ve argo nitelikte olduğu kanaatine ulaşıldığından, bu ifadelerin 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesinin ihlâli kapsamına girmediği, öte yandan söz konusu ifadelerin kaba ve argo niteliği dikkate alınarak başka bir yayın ilkesinin ihlâli yönünden davalı idarece ayrıca bir değerlendirme yapılabileceğinin de kabulü gereceği; bu durumda, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle anılan Kanun'un 32. maddesi uyarınca 211.906,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Üst Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına ve 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca esastan incelenen davada dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, uyuşmazlığa konu programdaki görüntü ve ifadelerin televizyon yayıncılığı açısından ekranlarda yer almaması gerektiği, canlı yayınlanan programlarda her zaman risk olmakla beraber gerekli önlemler alınmasının yayıncıların sorumluluğunda olduğu, temyize konu kararda yerindelik denetimi yapıldığı, uyuşmazlık konusu ihlâlin gerçekleşip gerçekleştirilmediğine ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmadığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, sunucunun olaya müdahaleye etmeye çalıştığı, uyuşmazlığa konu görüntüler üzerine reklam arası verildiği ve dönüşünde sunucu tarafından özür dilendiği, kişilerin özel hayatlarının yayınlanmasına rıza gösterdikleri, bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olup olmadığının hakimin takdirinde olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    ESAS YÖNÜNDEN:
    MADDİ OLAY :
    Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 22/10/2015 tarihinde yayınlanan "…'da" adlı programda, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlâkî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanmadan yayınlanamaz." şeklindeki yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle aynı Kanun'un 32. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı şirkete 211.906,00-TL idarî para cezası verilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    İşlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükteki hâliyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında, "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlâkî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." kuralına yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi İncelemesi" başlıklı beşinci bölümünde yer alan 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği; ancak, genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; 273. maddesinde, mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlenmesine ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; 275. maddesinde, bilgisine başvurulan bilirkişinin kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girmediğini mahkemeye bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; 278. maddesinde, bilirkişinin görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceği, bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini her zaman mahkemeden isteyebileceği; 279. maddesinde, bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı belirtilmiş; anılan maddenin gerekçesinde, bilirkişinin raporunu mahkemece belirlenen sınırlar dâhilinde tümüyle maddi vakıalara hasrederek kendisine yöneltilen somut soruları bilimsel dayanaklarını açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz olarak cevaplandırmak suretiyle hazırlaması ve ayrıca raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bağlamında uzman kimliği bulunmayan hâkimin ve tarafların anlayabileceği kavramları ve terimleri kullanmaya özen göstermesi gerektiği vurgulanmış; 281. maddesinde, mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; 282. maddesinde ise, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği kurala bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişi oy ve görüşünün alınmasının zorunlu olduğu; bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde bilirkişilerce hazırlanan raporların olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek rapor elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği; kural olarak bilirkişi raporunun hâkimi bağlamayacağı ve hâkimin raporu serbestçe takdir edeceği açıktır.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 22/10/2015 tarihinde saat 16.20'de başlayan "…'da" isimli yayında, damat adayı katılımcı ile diğer katılımcılar arasında yaşanan tartışma sırasında ekrana yansıyan ifade ve görüntülerin televizyon yayıncılığı açısından ekranlarda yer almaması gereken düzeysiz, kaba, şiddet içeren görüntü ve ifadeler olduğu, genel izleyici koruyucu işareti ile yayınlanan söz konusu programdaki olayın yaşandığı saatin çocuk ve gençlerin ekran karşısındaki zaman dilimleri olduğu da göz önüne alındığında, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasına aykırı yayın yapıldığından bahisle davacı hakkında idarî para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği görülmekle birlikte, söz konusu yayın içeriğinde, işlemin tesis edilmesine sebep olan görüntü ve ifadelerin, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesini ihlâl edip etmediğinin, yani çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlâkî gelişimine zarar verip vermediğinin belirlenmesi özel bilgiyi gerektirdiğinden, uyuşmazlığın genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgi ile çözümlenmesi mümkün değildir.
    Bu nedenle, programda yer alan görüntü ve ifadelerin, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesini ihlâl edip etmediğinin tespiti amacıyla, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekimler ile çocuk ve ergen psikoloğundan oluşturulacak bilirkişi heyetince rapor düzenlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
    Öte yandan, söz konusu bilirkişi heyetince hazırlanacak raporun niteliğine ilişkin olarak;
    Bilirkişi heyeti, mahkeme tarafından kendisine yöneltilen sorulara cevap oluşturacak nitelikte ve görüşüne başvurulan hususu tam olarak açıklayıcı mahiyette bir rapor vermelidir. Somut duruma uygun olmayan ya da somut durum karşısında yetersiz kalan beyanlar, bilirkişi raporu olarak kabul edilmemelidir (ATALAY Oğuz, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, 15. Bası, İstanbul, 2017, s.1940-1941).
    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 20/11/1989'da kabul edilen ve ülkemiz tarafından 14/09/1990 tarihinde imzalanan, 09/12/1994 tarih ve 4058 sayılı Kanun'la onaylanması uygun bulunan, 27/01/1995 tarih ve 22184 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (Çocuk Haklarına Dair Sözleşme)'nin 1. maddesinde, " ...daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır"; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder."; 6112 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasına 27/03/2018 tarih ve 30373 sayılı Resmî Gazete yayımlanan değişiklikle eklenen (ii) bendinde, "Çocuk: Henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder." kuralları yer almaktadır.
    Bu duruma göre, bilirkişilerce mevzuatta yer alan "çocuk" kavramı doğrultusunda, yaş grupları bilimsel açıdan ayrıştırılarak, çocukların ve gençlerin yaş grupları itibarıyla somut ve soyut algılama ve görsel-işitsel içeriklerden etkilenme seviyelerinin yayın içeriği ve saati dikkate alınarak ayrı ayrı irdelenmesi, yayın içeriklerinin 18 yaş altındaki çeşitli yaş gruplarında bulunanlar -örneğin, 0-7 yaş, 8-12 yaş, 13-15 yaş ve 18 yaş altındakiler- için ne gibi etkiler doğuracağının ayrı ayrı irdelenmesi ve çocukların ve gençlerin tek bir grup gibi ele alınarak değerlendirme yapılmaması gerekmektedir.
    Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 24/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi