11. Hukuk Dairesi 2019/2654 E. , 2020/1043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15/01/2018 tarih ve 2016/1006 E- 2018/21 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/02/2019 tarih ve 2018/1085 E- 2019/213 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen olay nedeniyle iş mahkemesinde açılan davada verilen kararın kesinleşmesi üzerine icra takibine konulduğunu, müvekkilinin icra takip dosyalarına toplam 245.029,73 TL ödediğini, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 245.029,73 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, devre esas bilanço düzenlemeleri ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, işletme hakkı devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve hisse devri sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, rücuya konu kararda bahsi geçen alacağın davacı tarafından müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, faiz ve icra dosya masraflarının talep edilemeyeceğini, davanın kabulü halinde müvekkilinin ancak mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olacağını, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; rücuya esas davaya konu olayın işletme hakkı sevir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce meydana geldiğini, tazminat ödemesine konu olayın dağıtım faaliyetinden kaynaklandığını, sözleşmenin 7.4. maddesindeki koşullara göre söz konusu tazminatı ödeme yükümlülüğünün davalıda olduğu, yine sözleşmenin 7.2. maddesine göre tazminata konu olayın ihbar yükümlülüğü bulunan olaylardan olmadığı, davanın zamanaşımına uğramadığı, davacının icra dosyalarına ödediği miktar içerisinde taraflara ait olmayan vekalet ücreti ve bunun işlemiş faizinin de bulunduğunu, bu bedellerin mahsubu sonrası kalan 238.654,66 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 238.654,66 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından icra dosyalarına yapılan ödemelerin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayandığı, bu sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının ise Ankara 25. İcra 2009/2018 Esas nolu icra dosyasına ödeme yaparken icra müdürlüğünce kapak hesabının yanlış yapılması neticesinde bir kısım fazla ödeme yaptığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne, 239.017,13 TL"nin ödeme tarihi olan 13/03/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden katılma yoluyla davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 12.245,26 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 06/02/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile
... özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiye"deki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı ..."a ait olmakla birlikte, ..."tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
... tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı ..."a ait olmak üzere 30.09.2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı ...Elektrik Dağıtım A.Ş"ne devredilerek 30.09.2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 04/10/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında 30.09.2013 tarihinde ...Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle ...Elektrik Dağıtım A.Ş"nin özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı ..."tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 30.09.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ..."ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 30.09.2013 tarihi öncesi, yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı ..."tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise,30.09.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 30.09.2013 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı, 30.09.2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu red edilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.