20. Hukuk Dairesi 2016/6851 E. , 2018/1932 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 03.04.2009 tarihinde.....mevkiinde bulunan doğusu ... mirasçıları, batısı ... arsası, kuzeyi .....arlası ile çevrili, yaklaşık 4 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın atalarından intikalen eklemeli 70-80 yıldır zilyetliklerinde olduğu, yararlarına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/05/2013 gün ve 2013/2209 - 6177 sayılı bozma kararında; “Mahkemece çekişmeli parselin öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, orman kadastrosunun yapıldığı 1990 yılına kadar orman sayılan yerlerden olduğunun kabul edileceği, bu tarihten sonra ise dava tarihi olan 03.04.2009 tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, mahkeme gerekçesinde kabul edildiğinin aksine, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda çekişmeli parselin 1957 yılı hava fotoğraflarında, 1963 yılı memleket haritasında orman olarak nitelendirilmediği, ormansız açık alanda işaretlendiği, % 2 - 4 eğimli tarım alanı olduğu bildirilmiştir. Diğer taraftan, mahkemece çekişmeli taşınmazın yörede 1961 yılında yapılan kadastroda ne olarak tapulama dışı bırakıldığı araştırılmamış, 1961 yılı arazi kadastro paftası getirtilmemiş, bu yere yakın başka bir taşınmaz için açtığı davanın kabulü yönündeki davanın Yargıtay tarafından onandıktan sonra kesinleştiği, o dosyada düzenlenen bilirkişi krokisinde çekişmeli taşınmazın bulunduğu ye......aşınmazı olarak gösterildiği, aynı yerdeki iki taşınmaz için birisi 2008 yılında birisi ise 2009 yılında iki ayrı dava açılma nedeni üzerinde durulmamıştır. O halde, mahkemece; çekişmeli taşınmazın yörede 1961 yılı arazi kadastrosunda niçin tapulama dışı bırakıldığı sorulmalı, yöreye ait 1961 yılında düzenlenen kadastro paftası getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerinin tesbit tutanakları ve krokileri ile var ise tesbitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin en eski tarihli ve dava tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilmeli, daha sonra bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten
.....
sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı araştırılmalı, 2008 yılında bu yerin yakınındaki başka bir taşınmaz için açılan dava......Hukuk Mahkemesinin 2008/631 Esasına kayıtlı dosyada karar kesinleşmeden, çekişmeli taşınmaz için niçin 2009 yılında ayrı dava açıldığı ve açılan davada çekişmeli yerin niçin Ahmet ve Hatice yeri okunduğu üzerinde durularak, bu konu yerel bilirkişi ve tanıklara açıklattırılmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli” denilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyulması sonrası mahkemece davanın kabulü il...... mahallesinde bulunan, 28/11/2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ekindeki krokide (A) harfiyle gösterilen 747,25 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tapuya tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1990 yılında yapılıp, 11.04.1991 tarihinde ilan edildikten sonra 11.10.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu, 1958 ilâ 1960 yılları arasında yapılıp, 06.02.1961 tarihinde kesinleşmiş, çekişmeli parsel bu işlemde tapulama dışı bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 19/03/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.