
Esas No: 2017/2864
Karar No: 2018/6097
Karar Tarihi: 08.06.2018
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/2864 Esas 2018/6097 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 11.12.2013 olarak düzeltilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği; Dairemizin 10.02.2016 tarihli, 2015/28271 E.- 2016/3383 K. sayılı bozma ilamına uyulmasının ardından mahkemece, şirket müdürüne yapılan 05.11.2013 tarihli tebligat ile takip öğrenilmiş sayılacağı gerekçesi ile şikayetin süre aşımından reddine karar verildiği görülmektedir.
Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 30.12.2009 tarih ve 2009/12-563 E. - 2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, takip borçlusunun hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.
Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan takipte, şikayetçi şirket ile birlikte şirket yetkilisi Selahattin Ölmez takip borçluları olup, her iki borçluya da örnek 7 nolu ödeme emri ayrı ayrı tebliğe çıkartılmıştır. Şikayetçi borçlu şirketin yetkilisi konumunda olan ..."e 05.11.2013 tarihinde yapılan tebliğ işleminin muhatabı, bizzat takip borçlusu olan ... olup, kendisine yapılan tebligat dolayısı ile borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu sonucu çıkarılamaz. Kaldı ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsaydı dahi, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiası da ileri sürülebilecektir.
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği"nin 57. maddesi gereğince ticaret siciline bildirilen adrese TK"nun 35. madde gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerekir.
Somut olayda ise, borçlu şirketin “Yeni mah. Şencan cad. No:35 Didim/...” adresine gönderilen tebligatın 17.07.2013 tarihinde bila tebliğ dönmesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre 06.11.2013 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, ancak dosya içerisinde mevcut ticaret sicili kayıtlarına göre tebligat yapılan adresin şirketin eski adresi olduğu, tebliğ tarihinde ticaret ünvanı ile birlikte şirket adresinin de değişmiş olduğu halde, şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine tebligat çıkartılmadığı görülmektedir. Bu durumda şirkete yapılan ödeme emrine ilişkin tebligat usulsüzdür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. O halde mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olan 11.12.2013 tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına 12.12.2013 günü süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.