Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10838
Karar No: 2011/6507

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/10838 Esas 2011/6507 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/10838 E.  ,  2011/6507 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 06/07/2010
    NUMARASI : 2009/50-2010/215

    Davacı vekili müvekkilinin iş akdinin davalı tarafından haksız bir şekilde feshedildiğini, iş akdinin feshi işleminin yasal ve haklı bir nedeninin bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin davalıdan ücret ve izin alacağının bulunduğunu belirterek müvekkilinin öncelikle işe iadesine, ücret ve izin alacağının faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili işe iade davası ile ücret ve izin alacağı davalarının birlikte görülmesinin usule aykırı olduğunu, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davacının verdiği itirafnamede zor durumda olduğu için bu usulsüz işlemi yaptığını beyan ettiği ancak bankacılık sektörü gibi tamamen parasal işlemlere dayanan bir çalışma ortamında, güven ve itimadı sarsıcı bir eylemde bulunan bir personel ile bir banka kurumunun çalışmak zorunda bırakılmaması gerektiği, böyle bir zorunluluğun işveren açısından insan haklarına ve evrensel değerlere de uygun düşmediği, davalı işverence iş akdinin feshinin yasal, sözleşmesel ve oluş bakımından maddi hayat gerçeklerine uygun olduğu, işe iade davalarının özelliği gereği, ücret ve izin alacakları ile ilgili taleplerin, ana talep kabul edilen işe iade davası ile birlikte görülmesi mümkün görülmediğinden, yerleşmiş Yargıtay Yüksek Mahkemeleri uygulamalarıda dikkate alınarak bu yöndeki diğer taleplerinde red olunmasına gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa işçi aynı sürede uyuşmazlığı özel hakeme götürebilir.
    Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.                                                         
    Diğer yandan iş güvencesi kapsamında feshin geçersizliği ve işe iade davalarında yapılacak yargılamada, seri yargılama usulü uygulanacağı 4857 sayılı İş Kanununun 20/III maddesinde açıkça belirtilmiştir. Seri yargılama usulü, aslında yazılı yargılama usulünün biraz daha çabuklaştırılmış bir şeklidir. Dolayısı ile ayrı yargılama usulüne tabi başka taleplerin işe iade davası ile birlikte istenmesi mümkün değildir.
    Somut olayda; davacıya iş akdinin feshine ilişkin bildirimin 08.05.2008 tarihinde yapılmış olduğu, davacı tarafından davanın 29.07.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, işe iade davası açmaya ilişkin bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davada işe iadeye dair talebin süre yönünden reddi gerekirken, mahkemece esasa girilerek karar verilmesi hatalı olduğu gibi, işçilik alacaklarına ilişkin taleplerin de yukarıda açıklandığı üzere işe iade davası ile birlikte görülüp değerlendirilmesi de mümkün değildir. Mahkemece bu husus nazara alınmadan, işçilik alacaklarına ilişkin talepler yönünden tefrik kararı verilmesi gerektiği halde, işe iade davası ile birlikte görülmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi