Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2513
Karar No: 2015/1229
Karar Tarihi: 16.03.2015

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2014/2513 Esas 2015/1229 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2014/2513 E.  ,  2015/1229 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... geldi. Davalı ... ve ... vekilleri ile .... gelmedi Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimin ifa edilmemesi nedeniyle avans olarak yükleniciye teslim edilen çekler nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ve yargılama sırasında çeklerinin bir bölümünün bedelleri ödendiğinden istirdat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın yüklenici şirket yönünden kısmen kabulüne, faktoring şirketleri yönünden reddine dair verilen karar davacı vekilince sadece davalı ... aleyhine açılan davanın reddine yönelik kısım bakımından temyiz edilmiştir.
    Davacı iş sahibi şirket, davalı yüklenici şirketin taraflar arasında akdedilen 16.02.2011 tarihli sözleşme ile üstlendiği edimlerini ifa etmediğini, bu nedenle 06.04.2011 günü taraflarınca sözleşmenin feshedildiğini, avans iş bedeli olarak verilen çekler nedeniyle borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiş; çek hamili ... ise, yüklenici ile iş sahibi arasındaki hukuki ilişkinin kendilerini bağlamayacağını, iyi niyetli hamil olduklarını ifade ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, dava yüklenici şirket aleyhine kabul edilmiş, ancak; bedelsizlik def"inin şahsi def"i niteliğinde olup 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 599/1 ve 737/2. maddeleri uyarınca ancak temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebileceği, temel ilişkiye taraf olmayan hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket etmesi veya senedin alacağın temliki yoluyla geçmesi gerektiği, somut olayda dava konusu çeklerin davalı faktoring şirketlerine ciro yoluyla geçtiği, davalı faktoring şirketlerinin temel ilişkide taraf olmadıkları, senetleri iktisap ederken bilerek davacı borçlunun zararına hareket ettiklerinin ve kötü niyetli bulunduklarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle faktor davalı ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
    Ülkemizde faktoring ile ilgili kanuni bir düzenleme yapılmadan önce; bu kurum ilk olarak “Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile düzenlenmiştir. Bu kurumla ilgili ayrıntılı düzenleme ise zaman içerisinde değişikliklere uğrayan “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik” ile yapılmıştır. Bu Yönetmelik 10.10.2006 tarih ve 26315 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olup, Yönetmelik"in 33. maddesine göre, Yönetmelik"in 23. maddesinin ikinci fıkrası 01.01.2008 tarihinde, diğer hükümleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik"in 32. maddesi ile; 28.04.1992 tarih ve 21212 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan “Finansal Kiralama Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik”, 08.07.1992 tarih ve 21278 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan “Finansal Kiralama İşlemlerinde Süre ve Sınırın Tespitine Dair Yönetmelik”, 21.12.1994 Tarih ve 22148 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan “Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” ve 26.07.1994 Tarih ve 22002 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” yürürlükten kaldırılmış; tüm bu konular tek bir yönetmelikte düzenlenmiş ve bu Yönetmelik de 23.03.2008 tarih ve 26825, 26.06.2009 tarih ve 27270 ve 24.02.2011 tarih ve 27856 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan düzenlemelerle de Yönetmelik hükümlerinde değişikliğe gidilmiş, son olarak 6361 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra bu Kanun uyarınca çıkarılan ve 24.04.2013 tarih ve 28627 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yönetmelik"in 19. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    Yönetmelik hükümlerinin faktoring ilişkilerinin çözümünde yetersiz kalması nedeniyle, konunun kanun ile düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmış ve bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 13.12.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak mevzuatımıza dahil olmuştur.
    6361 sayılı Kanun"un 9/2. maddesinde “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” hükmü getirilmiş, aynı maddenin 3. fıkrasında ise “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Dairemizin 04.03.2015 tarih ve 2014/2535-1152 Esas ve Karar sayılı ilamında da ayrıntılı bir şekilde gösterildiği üzere, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarında uyuşmazlığın çözümünde uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihteki mevzuatın uygulanması gerektiği kabul edilmektedir. Nitekim, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu"nun 9/3. maddesinin iptali istemini görüşen Anayasa Mahkemesi de 11.02.2014 Tarih ve 2014/6-22 Esas ve Karar sayılı ilamında, itiraz yoluyla iptal isteminde bulunan Mahkemenin gördüğü davada faktoring işleminin 6361 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce gerçekleştiğinden, mahkemenin uyuşmazlığın çözümünde bu Kanun hükümlerini uygulamasının mümkün olmadığından bahisle itiraz başvurusunu mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddetmiştir. Bu durumda, somut olayda faktoring işlemi 18.02.2011 tarihinde gerçekleştiğinden uyuşmazlığın Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
    Uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak mevzuat hükümlerinin tespitinden sonra faktoring sözleşmesinin hukuki niteliğine gelince; Kural olarak, kıymetli evraklarda mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereği kıymetli evrak ile kıymetli evrakın doğumuna esas teşkil eden temel ilişki arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Kıymetli evrak, temel ilişkiden soyut ve bağımsızdır. Ancak, uyuşmazlık konusu edilen çekle ilgili faktoring işleminin gerçekleştiği 18.02.2011 tarihinde yürürlükte bulunan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik"in 22/2 maddesinde “...faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler...” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, faktoring şirketlerinin kıymetli evrakı temellük edebilmeleri için kıymetli evrakın temel ilişkiye ait yazılı belgelerle doğrulanması ve tevsik edilmesi şarttır. Bu durumda, özellikle yönetmelikte “....kambiyo senetlerine dayalı olsa bile....” ibaresine yer verilmesi de dikkate alındığında, faktoring ilişkisinde ciranta ile hamiller (faktoring şirketleri) arasındaki ilişkinin kambiyo ilişkisi olmayıp, alacağın temliki ilişkisi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
    Davalı ciranta yüklenici ile davalı hamil faktor .... arasındaki ilişki kambiyo ilişkisi olmayıp, alacağın temliki ilişkisi olduğundan dava konusu çekleri keşide eden borçlu davacının, eser sözleşmesine dayalı bedelsizlik def"ini, eser sözleşmesinde taraf olmayan, ancak bu çekleri ciro yoluyla iktisap etmiş olan davalı faktoring şirketlerine karşı ileri sürüp süremeyeceği meselesi 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 599 ve 737. maddeleri hükümlerine göre değil, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 167/I. maddesi hükmüne göre belirlenmelidir. Kaldı ki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 599/son maddesinde alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümlerin saklı olduğu da açıkça kabul edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 167/I. maddesinde, borçlunun temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu def"ileri temellük edene karşı da ileri sürebileceği düzenlenmiştir. Bu hükme göre, davacı borçlu, eser sözleşmesinin tarafı olan davalı yükleniciye karşı ileri sürebileceği tüm def"ileri, eser sözleşmesinin tarafı olmayan temlik alan davalı faktor şirkete karşı da ileri sürebilecektir. 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 167. maddesinde yer alan düzenleme dikkate alındığında, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 599. maddesinde olduğu gibi hamile karşı def"i ileri sürülebilmesi için, hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmesi gerekmez. Her ne kadar 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu"nun 9/3 maddesinde "Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def"ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun." düzenlemesine yer verilmişse de, az yukarıda izah edildiği üzere bu düzenlemenin faktoring sözleşmesinin tarihi itibariyle uyuşmazlığın çözümünde uygulanması mümkün değildir. Zira 6361 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanabilmesinin ön koşulu, faktoring sözleşmesinin 13.12.2012 tarihi ve sonrasında gerçekleşmiş olmasıdır.
    Bu temel ilkelerden hareketle somut olaya dönüldüğünde; davalı faktor ..., alacaklı ile borçlu arasındaki temel borç ilişkisini kanıtlamak amacıyla 30.09.2010 tarih, .... sayı ve KDV Dahil 324.000,00 TL bedelli faturayı ibraz etmişse de, yargılama sırasında ... bilirkişi ... tarafından düzenlenen 10.05.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, bu faturanın bedelinin 2010 yılında 324.000,00 TL bedelli çek verilmekle sıfırlandığının belirtilmiş olması ve davacı iş sahibi ile davalı yüklenici şirket arasındaki sözleşmenin bu fatura tarihinden sonrasına, yani; 16.02.2011 tarihine ilişkin olması da gözetildiğinde 30.09.2010 tarihli faturanın faktor şirkete devredilen çek için temel ilişkiyi tevsik edici nitelikte olduğu kabul edilemeyeceği gibi davacı borçlu 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 167/I. maddesi uyarınca davalı yükleniciye karşı ileri sürdüğü bedelsizlik def"ini, dava konusu çeki ciro yoluyla iktisap eden hamile karşı da ileri sürebileceğinden davalı faktor ... hakkında açılan davanın da kabulü ile menfi tespite karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması yerinde olmamıştır.
    Diğer taraftan, karar başlığında davalı şirketin ticari unvanının "..." olmasına karşılık "..." olarak yazılmış olması doğru olmadığı gibi hüküm fıkrasının 6, 7 ve 11 numaralı bentlerinde davalı şirketin ticaret unvanında maddi hata yapılarak "..." olan ticaret unvanının "...." olarak yazılması suretiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesine aykırı olacak şekilde hükümde karışıklığa yol açılması da doğru değildir.
    Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iş sahibi şirketin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı iş sahibi şirket yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL avukatlık vekalet ücretinin davalı ..."den alınarak kendisini Yargıtay duruşmasında vekille temsil ettiren davacı şirkete verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi