1. Hukuk Dairesi 2019/1613 E. , 2019/4304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, vasiyetnamenin iptali- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, vasiyetnamenin iptali ile tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın 10 parsel sayılı taşınmazı torunu ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, ayrıca mirasbırakanın Perşembe Noterliğinin 08.06.1994 tarih ve 2100 yevmiye numaralı, 12.07.1995 tarih ve 2073 yevmiye numaralı vasiyetnameleri ile 12, 9, 14 ve 18 parsel sayılı taşınmazları davalı gelini Döndü’ye bıraktığını, vasiyetnamelerin tanzim tarihinde mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olmadığını, davalı gelini ve torununun baskı ve tehditleri nedeniyle vasiyetnameleri düzenlediğini, vasiyetnamelerin yasada belirtilen şekil şartlarına uymadığını ileri sürerek ... adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tescili ile vasiyetnamelerin iptaline olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, vasiyetnamelerin düzenlendiği tarihlerde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğu, noter huzurunda yapılan vasiyetnamelerde şekil eksikliğinin bulunmadığını, tehditle vasiyetname yapıldığı iddiasının yersiz olduğunu, davalı ..."ye yapılan temlik nedeniyle mirasbırakanın hesabına devir tarihinde 6 milyon ödeme yapıldığını, mirasbırakanın prostat sorunu olduğunu ve ameliyat olacağı için bedeli aldığını, taşınmazdaki yapının ... tarafından yapıldığını, davalı ..."ye yapılan temliklerin tasarruf nisabı içerisinde olduğunu, mirasbırakanın davacı ..."ye de kazandırma da bulunduğunu gibi adına kayıtlı taşınmazlar da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşturlar.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 10 parsel sayılı taşınmazı 06.06.1990 tarihinde satış suretiyle ...’a temlik ettiği, 12 parsel sayılı taşınmazı Perşembe Noterliğinin 08.06.1994 tarihli, 14, 9 ve 18 parsel sayılı taşınmazları da Perşembe Noterliğinin 12.07.1995 tarihli vasiyetnameleri ile gelini ...’a vasiyet ettiği, ...’nin 23.09.1998 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ölü oğlu ...’un çocukları, ölü kızı ...’in çocukları ... ve ..., ölü oğlu Selahiddin’in çocukları ..., Bülent, Ali, ... ve ... ile oğlu... ve kızı ...’ın kaldığı, ...’nin yargılama devam ederken 2006 yılında öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi Nermin, kızları Leman ve Neriman ile ölü oğlu Adnan’ın çocukları ... ve Barış’ın kaldığı, 142 ada 1 ve 158 ada 6 parsel sayılı taşınmazların ... adına kayıtlı olduğu ve ...’nin kendisinden önce ölen eşi ...’nin toplam 22 parça taşınmazda çeşitli oranlarda payları olduğu, bu taşınmazların bir kısmında ...’nin müstakil payının yanında iştirak halinde de payının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmelidir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar vekilinin, mirasbırakanın davalı ...’e yaptığı temlik ile vasiyetnamelerin iptali talepleri yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarının reddine
Davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin tenkise yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, ölüm tarihindeki net tereke hesaplanırken mirasbırakana eşinden intikal eden 22 parça taşınmazdan 139 ada 7, 137 ada 31, 143 ada 16 (yeni 326 ada 14 ve 326 ada 2), 161 ada 4, 165 ada 3, 166 ada 32, 46 ada 2 ve 46 ada 26 parsel sayılı taşınmazlardaki mirasbırakanın eşinin ve dolayısıyla mirasbırakanın payının hatalı hesaplandığı, bu nedenle net terekenin ve buna bağlı olarak sabit tenkis oranının yanlış belirlendiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen açıklamalar ve ilkeler doğrultusunda mahkemece mirasbırakanın ölüm tarihinde sahip olduğu tüm mal varlığının eksiksiz bir şekilde tespit edilmesi, tespit edilen mal varlığının ve tenkise konu taşınmazların ölüm tarihindeki değerleri dikkate alınarak sabit tenkis oranın belirlenmesi, sabit tenkis oranı belirlendikten sonra davalıya usulüne uygun olarak seçimlik hakkının kullandırılması, seçimlik hak kullanıldıktan sonra bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı tenkis raporuna dayanılarak sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, ... mirasçıları yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Davacıların ve davalıların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer almadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.