3. Hukuk Dairesi 2018/7145 E. , 2019/4611 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; muris ..."ın ... Noterliği"nin 20/08/1993 tarih ve 18505 sayılı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/1032 E., ... K. sayılı dosyası üzerinden açılıp okunduğunu, vasiyetnamenin yapıldığı tarihte, murisin oldukça yaşlı olup, fiili ehliyetinin yerinde olmadığını, murisin okur yazar olmadığı gibi resmi işlem ve prosedürleri anlayacak bilgi ve imkana sahip olmadığını, tüm bu işlemlerin davalı ..."in yönlendirmesi, kandırması, bilerek murisi hataya düşürmesi veya baskı ve tehdit etmesi sonucu gerçekleştiği inancında olduklarını, vasiyetname ile davalı dışındaki mirasçıların saklı paylarının da ihlal edildiğini, belirterek, vasiyetnamenin iptaline, vasiyetnamenin iptalinin mümkün olmaması halinde tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte murisin fiil ehliyetinin yerinde olduğunu, murisin kendi özgür iradesi ile düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ATK raporu ile murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetini haiz olduğu, vasiyetnamenin gerekli şekil koşullarını taşıdığı, tenkis hesabına göre saklı paylara tecavüz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Murisin ölüm tarihinde yürürlükte olan TMK’nın 557. maddesinde vasiyetnamenin iptal sebepleri sayılmıştır. Buna göre; 1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise, 4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa, vasiyetnamenin iptali için dava açılabilir.
Somut olayda; davacılar, murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığı, murisin söz konusu vasiyetnameyi davalının yönlendirmesi, kandırması, bilerek murisi hataya düşürmesi veya baskı ve tehdit etmesi sonucu düzenlediğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
Yerel mahkemece; murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetinin yerinde olduğu, saklı paylarda da tecavüz edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, iptal nedenlerinden olan ""Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması"" hususu ise incelenmemiştir.
O halde mahkemece; davacıların dava dilekçesindeki iddia ve talepleri dikkate alınıp, tüm iddialar üzerinde durularak yapılacak yargılama ile varılacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Kabule göre de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ncı maddesi ve Anayasanın 36 ncı maddesine göre herkes, yasal yollardan faydalanarak yargı yerleri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, 6100 sayılı HMK’nın 27 nci maddesinde belirtilen hukukî dinlenilme hakkını da içeren daha geniş bir haktır ve hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Adil yargılanma hakkı, kanunî, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma, makul süre içinde yargılanma, hakkaniyete uygun yargılanma ve hukukî dinlenilme haklarını kapsar.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun "hukuki dinlenilme başlıklı 27.maddesi, T.C. Anayasasının hak arama hürriyetini düzenleyen 36.maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6.maddesi nazara alındığında; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır.
Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir.
Somut olayda; davacılar vekili 26.12.2014 tarihli son celse için mazeret dilekçesi vermiş, dilekçesinde rahatsızlığı olduğunu beyan ederek, ekine doktor raporunu eklemiştir. Mahkemece davacı vekilinin mazeret talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.