Esas No: 2022/3495
Karar No: 2022/6252
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3495 Esas 2022/6252 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ve alacak istemleriyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığına karar vermiş, fakat bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusu sonucu davayı reddetmiştir. Davacının temyiz isteği üzerine dosya incelenerek, davacının tahsis talebi olmaksızın yaşlılık aylığına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddedilmesinin hatalı olduğu kararına varılmıştır. Davacının temyiz itirazları kabul edilerek, bölge adliye mahkemesi 10. hukuk dairesinin davanın reddine ilişkin kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak; 506, 1479, 5510 sayılı kanunlar açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 16. İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ve alacak istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı dava dilekçesinde özetle; tahsis talebini reddeden Kurum işleminin iptali ile 01.10.2019 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, her bir aylığın ödenmesi gereken tarihten itibaren işlemiş yasal faizi ile ödenmesine, yaşlılık aylığı bağlanması gereken tarihten sonra 4/1-b sigortalılığı nedeniyle fazladan ödenmiş olunan sigorta primlerinin yasal faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
"Davanın kabulü ile; davacı, 20.09.2019 tarihli tahsis başvurusuna istinaden yargılama aşamasında 51 yaşını 07.08.2020 tarihinde doldurduğundan yeniden dilekçe vermesine gerek olmaksızın 07.08.2020 tarihini takip eden ay başı olan 01.09.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Yasa’nın 4759 sayılı Yasa ile değişik Geçici 81/B-I maddesine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile yaşlılık aylıklarının davacıya 01.09.2020 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddesi de dikkate alınarak yasal faizi ile birlikte ödenmesine, davacının 01.09.2020 tarihinden sonra ödediği 4/1-B primlerin yasal faizi ile davacıya iadesine ve davalı Kurum’un 11.11.2019 tarih ve 17370307 sayılı işleminin iptaline" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
1-Davalı Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; ... 16. İş Mahkemesi'nce verilen 25.05.2021 tarih ve 2019/515 E, 2021/183 K sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
2- Davanın reddine;
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili davanın reddine ilşkin kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506, 1479, 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince aylık bağlanmasına ilişkin davalarda, Kuruma başvuruda bulunulduğu tarih itibarıyla tümüyle oluşmayan tahsis koşullarının yargılama aşamasında gerçekleşmesi durumunda, özellikle, Anayasa’nın 141. maddesindeki, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğunu belirten hüküm, 6100 sayılı Kanunun “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde yer alan, hakimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu yönündeki düzenleme, sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortalar, bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların doyurulması temeline dayanan sosyal güvenlik hukukunun ilkeleri dikkate alındığında, yargılama sırasında tahsis koşullarını sağlayıp sağlamadığı irdelenmeli, koşulların sağlanması durumunda tahsise karar verilmelidir.
Eldeki dava dosyasında, davacının (5519) sicil numaralı iş yerinden verilen ilk işe giriş bildirgesine göre 01.02.1995 tarihi itibari ile 506 sayılı Yasa kapsamında tescil edildiği, davacının 29.04.1999 – 04.05.2000, 27.10.2015 – 30.10.2015 ve 05.12.2017 – 01.06.2019 tarihleri arasındaki vergi kaydı gereğince anılan tarihler arasında 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı olduğu, davacının tahsis talep tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi kapsamında 5.904 gün ve 4/1-b maddesi kapsamında ise 721 gün sigortalılık süresinin bulunduğu, ... Barosu Başkanlığı'nın 28.06.2019 tarihli yazısında; davacının stajını 14.12.1993 tarihinde tamamladığının ve yönetim kurulunun 27.12.1993 tarihli kararı ile baroya kaydının yapıldığının belirtildiği, ... Barosu Başkanlığı'nın davalı Kurum'a yazdığı 19.09.2019 tarihli yazı ile; davacıya ait işe giriş bildirgesinin yazı ekinde gönderildiği ve davacının sigorta girişinin 28.12.1993 tarihi itibari ile yapılmasının bildirildiği, anılan yazı üzerine davalı Kurum tarafından davacı adına 28.12.1993 başlangıç tarihli "topluluk sigortasına giriş bildirgesi" düzenlendiği, davacının topluluk sigortasına tescili ile davacı adına prim borcu tahakkuk ettirildiği, davacının 20.09.2019 tarihli tahsis talebine davalı Kurum tarafından; topluluk sigortasına tescil edilmesi nedeni ile prim borcu bulunduğundan bahisle cevap verildiği, anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacının salt 5510 sayılı Yasanın 4-1-a maddesi kapsamında yargılama devam ederken yaşlılık aylığı bağlanması koşullarının oluştuğu değerlendirilmeden dava tarihinden sonraki bir tarihte davacının tahsis talebi olmaksızın yaşlılık aylığına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davanın reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.