11. Ceza Dairesi 2016/6218 E. , 2019/5750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1)Sanık hakkında 2009 takvim yılında sahte fatura düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında 2008 yılında abisi ... ile ismini hatırlamadığı bir şirketi devralmaya karar vererek ... ve ... isimli kişilerle görüştüklerini, abisinin kendisine ortak olarak şirkete katılması gerektiğini söylemesi nedeniyle bu şahıslarla noterde buluştuklarını, abisinin işleri nedeniyle gelmediğini, abisinin bu kişilerle konuşmuş olmasına güvenerek noterde düzenlenen bazı belgeleri imzaladığını, bu belgelerin imza sirküsü olduğunu zannettiğini, bu kişilerin kendisine abisinin gelmemesi ve kimliğini de göndermemiş olması nedeniyle işlemlerin tamamlanamadığını söylediklerini, abisinin de kendisine devir işlemlerinin gerçekleşmediğini söylediğini, konudan 2011 yılında konservatuvar öğrenticisi olması nedeniyle aldığı bursla ilgili işlemler sırasında vergi borcunun olduğunu öğrenmesi nedeniyle haberdar olduğunu, sonra bu kişilerin şirketi birine devretmesi gerektiğini söylediklerini, vergi borcumun kapanması için şirketi devrettiğini, devrettiği şahısları hatırlamadığını, devirle birlikte yanlış işlerin bu şekilde düzeleceğini düşündüğünü, kesinlikle imzaladığı evraklarda şirketi devraldığına dair bir evrak olduğunu anlamadığını, böyle bir şirketinin olmadığını, bu şirket adına fatura düzenlemediğini belirterek suçlamayı kabul etmemesi; tanık olarak dinlenen sanığın abisi ve şirketin diğer ortağı ..."ın ifadesinde de sanığı doğrulayarak ... ve ..."ın devir işlemlerini Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlattıklarını, bunu yaparken kimlik bilgilerini kullandıklarını ve sahte imzalarla bu işlemleri yaptıklarını, vergi dairesinden arandığında şirketin kendileri üzerinde göründüğünü öğrendiklerini, sonra sanıkla birlikte şirketi tanımadığı iki kişiye devrettiklerini, ancak sonradan şirkete hisse haczi yapılmış olduğunu ve bu nedenle devredilemeyeceğini öğrendiklerini, şirketin hiçbir evrağını teslim almadığını belirtmesi; söz konusu şirketi sanığa ve abisine devreden ... ve ..."ın beyanlarında şirketi devrettiklerini ve sahte fatura düzenlenmesi konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtmeleri; Ticaret Sicili Müdürlüğü"nün cevabi yazılarında 24.12.2012 tarihinde arşiv bölümünde çıkan yangın nedeniyle şirket hakkında detay bilgilere ulaşılamadığını belirtmesi ile sanıkların şirketi devrettiklerine ilişkin bilginin doğruluğunun teyit edilememesi; imza ve yazı örnekleri alınan sanığın yazıları ile dosya arasında bulunan suça konu fatura fotokopilerindeki yazıların ve şirket kaşesi üzerinde bulunan imzaların farklı olduğunun görülmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; öncelikle 2009 takvim yılına ilişkin suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilmesi ile bu faturaların sanığa gösterilerek faturalardaki imza ve yazıların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylediği takdirde ise suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri/kişiler tanık olarak dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması ve gerekirse yüzleştirme yapılması; ... ve ..."ın imza ve yazı örneklerinin alınarak suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığa, ... ve ..."a ait olup olmadığı konusunda da bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Kabule göre de; sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 53/3. maddesi uyarınca kendi altsoyu dışında kalan kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki hak yoksunluğunun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.